KYK burslarına dair eylem yapan Ankara Üniversitesi öğrencileri, ekonomik kriz nedeniyle okul dışında bir işte çalışmak zorunda kaldıklarını belirterek, temel ihtiyaçlara bütçe bulamadıklarını söyledi.
Son yıllarda ekonomik krizin hayatımızda epeyce yer etmesiyle geçim sıkıntısı yaşayan birçok üniversite öğrencisi hem okuyup hem çalışmak zorunda kalıyor. Ankara’da hangi kafeye, mağazaya bakarsak yarı zamanlı çalışan çok sayıda üniversite öğrencisini görmek mümkün. Kimisi saatlik ücreti 7-8 TL olan kafelerde okul saatleri dışında çalışıp harçlığını çıkarıyor, kimisi de haftada 4 gün okula gidiyorsa geri kalan 3 gününü çalışarak, geçimini sağlıyor.
Öğrenciler geçim sıkıntısının yanı sıra öğrenim kredisinin kesilmesiyle de karşı karşıya. Ankara’da Üniversitesi (AÜ) öğrencileri, “İnsanca yaşamak istiyoruz” diyerek, 4 Mart’ta Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) Genel Müdürlüğü önünde eylem yapmak istemiş, ancak polis müdahalesiyle karşılaşmış ve 25 öğrenci gözaltına alınmıştı.
Gözaltına alınan Ankara Üniversitesi öğrencileriyle ekonomik krizin yansımalarını konuştuk.
Kızılay’da bir kütüphanede yarı zamanlı çalışmak zorunda kalan AÜ Siyaset Bilimi Kamu Yönetimi öğrencisi Ertürk Soysal, “Ekonomik kriz ülkenin büyük bir kesimini derinden etkiliyor. Biz öğrenciler de bundan nasibimizi alıyoruz” dedi. Soysal, “Öğrenci evinde 3 kişi kalıyoruz. Ev kiraları çok yüksek, bundan kaynaklı eski, yıkık bir evde kalıyoruz. Biraz geride bıraktık ama kış aylarında ki ısınma faturaları, elektrik faturası, kira, mutfak giderleri çok fazla. Özellikle doğalgaz faturası ev kirasıyla yarışıyor. Ev giderleri hayli fazla bide sosyal hayatta da paraya ihtiyaç oluyor” ifadelerini kullandı.
‘Sağlıklı beslenemiyoruz’
Ertürk Soysal, sağlıklı beslenemediğine dikkati çekerek, “Çoğu zaman mutfak alışverişine bir bütçe ayıramıyoruz, herkesin tahmin ettiği gibi günlerimiz biraz makarna yemekle geçiyor. Sağlıklı beslenmek gerek ama biz besleniyoruz diyemem, bu hem şimdi içinde bulunduğumuz durumu hem de geleceğimizi çok etkiliyor. Vücudumuzun en çok gelişmeye açık olduğu bir süreçte sıkıntılar yaşıyoruz” diye konuştu. Eğitim için ayrılması gereken zamanlarının büyük bir kısmını çalışarak geçiren Soysal, “Zengin aile çocuklarıyla toplumun büyük bir kısmını oluşturan yoksul çocuklar arasında bir eğitim eşitsizliği oluşturuyor” diyerek eşitsizliğe vurgu yaptı.
Sistem ölüme mahkum ediyor
Muhalif öğrenciler üzerindeki baskıların da ekonomik olarak zorladığını belirten Soysal, “AÜ Cebeci Kampüsünde muhalif olduğu için onlarca arkadaşa soruşturma açılıyor ve bursları kesiliyor, yurttan atılıyor. Sistem artık kendisi gibi düşünmeyenleri ölüme mahkum ediyor” şeklinde konuştu.
Borçlandırılmış toplum
AÜ Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik 4’üncü sınıf öğrencisi Şeyda Yazıcı ise, “Öğrencilerin hayatını belirleyen ve sistem ile öğrencileri görünmez iplerle bağlayan bir olgu da borçlandırma. İçinde yaşadığımız toplumu borçlandırılmış toplum olarak adlandırabiliriz” dedi. Barınma ve sağlıklı beslenme haklarından mahrum kaldıklarını dile getiren Yazıcı, “Bizim planladığımız ya da yapmak istediğimiz şeylerin ötesinde devletin ücretsiz olarak vermesi gereken haklardan mahrum kalıyoruz. Devletin verdiği KYK bursu/kredi ile sadece yurt ücretleri ve yol giderleri verile biliniyor. Ekonomik krizden bide herkes gibi en derinden etkileniyoruz” diye belirtti.
Yazıcı, şunları ifade etti: “Bir kadın olarak en temel ihtiyacım olan pet ücretine bile ayıracak bir bütçem olamıyor. Kültür sanat etkinliklerine gitmek istiyoruz ama ekonomik kriz bunların fiyatını da etkilediği için gidemiyoruz. En temel ve asgari şekilde ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalıyor ve hayatta kalmak zorunda kalıyorsun. Geçim sıkıntısının yanında okula başlarken bir borcun altına imza atıyoruz. Bu borç bir geleceksizlik politikası olarak önümüzde duruyor.”
Ekonomik kriz yemekhanelerde
Okul dışında kalan zamanında çalışmak zorunda olduğunu ifade eden AÜ Uluslararası İlişkiler öğrencisi Yiğit Oymak, ekonomik krizin öğrencileri fazlasıyla etkilemesini yemekhanelerde gözlemlediğini ifade etti. Oymak, “Birkaç yıl önce öğrenciler yemekhanede çok fazla yemek yemezlerdi, iyi bulmazlardı ama şimdi baktığımız zaman yemekhanede yer yok, çünkü okuldaki en ucuz yemek alternatifi yemekhane” diye anlattı.
Oymak, devamla şunları söyledi: “Bu benim için de geçerli. Ben okula gittiğim zaman yemekhanede yemek zorundayım, kıyafet almam gerekiyorsa yenisini almak yerine eskisini terzide dikmek zorunda kalıyorum. En temel ihtiyaçlarımı karşılamakta bile zorlanıyorum, okulda sonra çalışmak zorunda kalıyorum. Öğrenciler ucuz iş gücü olarak görüldüğü için çok az bir ücret karşılığında çalışmak zorunda kalıyoruz. Tanıdığım bütün arkadaşlarım çalışmak zorunda kalıyor buna rağmen geçinmekte zorlanıyorlar.”
MA / Emrullah Acar