7 devrimci öğrencinin hayatını kaybettiği 16 Mart Beyazıt Katliamı’nın üzerinden 42 yıl geçti. Katliamla ilgili dava apaçık biçimde devlet eliyle zaman aşımına uğratıldı. Katliamın faillerinden hiçbiri tutuklanmadı.
SiyasiHaber
16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüs'ten toplu halde çıkan öğrencilerin üzerine Eczacılık Fakültesi önünde atılan bomba ve ardından gerçekleşen silahlı saldırı sonucunda 7 öğrencinin ölmesinin ve 41 öğrencinin de yaralanmasının üzerinden tam 42 yıl geçti.
Faşist çeteler tarafından düzenlenen bombalı ve silahlı saldırı sonucunda Hatice Özen, Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl ve Murat Kurt isimli 7 öğrenciler hayatını kaybetmişti.
Hırant Dink cinayeti sanığı Reşat Altay polis ekibinin başında
16 Mart 1978 günü dikkati çeken bir değişiklik olmuştu. Her gün öğrenciler faşistlerin saldırı olasılığına karşı tedbir almak üzere polis gözetiminde okul kapısından çıkarlardı. O gün daha önce görev yapan polisler farklı görevlere gönderildiğinden onların yerine yeni bir ekip görevlendirilmişti. Ekibin başında, daha sonra hızla yükselerek, Hırant Dink Cinayeti esnasında Trabzon Emniyet Müdürü olan Komiser Reşat Altay bulunuyordu.
Saat 13.45’de öğrenciler ana kapıdan topluca dışarı çıktılar. Dışarıda “Beyazıt Komünistlere Mezar Olacak” diye slogan atan faşist grup vardı. Görevli 7 polis onlara doğru gittiler.
Topluca yürüyen öğrenci grubunun başı Eczacılık Fakültesi’ne geldiği an öğrencilerin ortasına atılan bir bomba patladı. Arkasından da öğrenciler silahlarla ateş altına alındılar.
5 öğrenci olay anında, 2’si ise kaldırıldıkları hastanede yaşamlarına yitirdi, kırktan fazla öğrenci de yaralandı.
Gerek bombayı atan gerekse ateş edenlerin arkalarından gitmek isteyen polisler ise, komiser Reşat Altay tarafından engellenmişlerdi.
Zaman aşımı kararı alındı
Olay sonrası 17 kişinin yargılandığı davada sadece Sıddık Polat isimli kişi 11 yıl ceza aldı ve cezası da daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozuldu ve beraat etti.
20 Ekim 2008 tarihinde İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “zaman aşımı” kararı alındı ve bu karar Yargıtay tarafından onaylandı.
DİSK’ten “Faşizme İhtar” eylemi
Katliamın ardından, hayatını kaybeden öğrencilerin arkadaşlarının üniversiteyi işgal etmesi üzerine İstanbul Üniversite Senatosu, okulu süresiz kapattı. Devrimci öğrencilere dönük saldırı geniş kesimlerin tepkisiyle karşılanırken, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 2 gün süreyle 2 saat iş bırakarak "Faşizme İhtar" eylemleri düzenledi.
Katliam öncesi yapılan ihbar dikkate alınmadı
Katliam, gerçekleştiği günden dokuz gün önce bir yazıyla polise ihbar edildiği halde tedbir alınmamış ve 7 öğrencinin ölümü, 41 öğrencinin ise yaralanmasına seyirci kalındı.
Faşist-derin devlet işbirliği
16 Mart katliamı birçok açıdan turnusol işlevine sahip. Katliam Türkiye’nin devlet yapılanmasına ilişkin şifrelerin açığa çıkması adına en kritik duraklardan biriydi. 16 Mart Katliamı; 1977 1 Mayıs’ı başta olmak üzere yurdun birçok yerinde meydana gelen, başını ülkü ocaklarından faşistlerle kontrgerilla destekli resmi güçlerin çektiği katliam ve provokasyon girişimlerinin devamı olma özelliğini taşıyordu.