SEÇTİKLERİMİZ – Fehim TAŞTEKİN Al-Monitör için yazdı: İdlib’de ilan ettiği hedefleri tutturamayan ve Rusya ile yeni bir yol haritası üzerinde anlaşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye siyasetini petrol pazarlığına çekmeye çalışıyor.
Erdoğan, 5 Mart’ta Moskova’da Rusya lideri Vladimir Putin’le gerçekleştirdiği zirvede, Suriye ordusunun ocaktan bu yana girdiği yerlerde oluşan yeni statüyü koruyan ve M-4 otoyolu ile yolun her iki tarafından altışar kilometre derinliğinde güvenlik koridorunun açılmasını öngören mutabakata imza atmıştı. Zirveyle ilgili ilginç detaylar paylaşan Erdoğan, Putin’e, Kamışlı ve Deyrizor bölgesindeki petrolü Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) elinden almayı, buradan gelecek gelirle Türkiye tarafından inşa edilecek toplu konutların finanse edilmesini önerdiğini anlattı.
Kamışlı ve Deyrizor’u çok önemsediklerini vurgulayan Erdoğan, “Buranın üzerinde Amerika’nın da planı var. Kamışlı üzerinde de Putin’in bir planı var. Ben Putin’e şu teklifi yaptım: ‘Buradan elde edilen petroller yardımıyla, biz işin müteahhitlik tarafını yaparız, eğer mali noktada destek verirseniz, gelin yıkılmış olan Suriye’yi ayağa kaldıralım.’ Putin de ‘olabilir’ dedi. Aynı teklifi [ABD Başkanı Donald] Trump’a da yapabilirim. Teröristler nemalanacağına buralardan gelecek imkânla Suriye’yi yeniden imar etme şansımız doğar” diy konuştu.
Erdoğan İdlib gerilimi sırasında görüştüğü Trump’ın kendisine “Ben artık burada askerimi tutmayacağım, burada büyük harcamalar yapmak istemiyorum ve askerimi çekeceğim” dediğini aktarıp ekledi: “Şimdi biz bekliyoruz.”
Erdoğan’ın Suriye siyasetini SDG, Halk Savunma Birlikleri (YPG) veya Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile ilişkilendirmesi hem sahadaki muhatapları üzerinde baskı kurmasına hem de iç kamuoyunda sınır ötesi askeri harekâtlarla ilgili soruları bastırmasına yarıyor. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları “Kürt koridorunu önleme” gerekçesine dayandırıldığı için iç siyasetten güçlü itirazlar gelmemişti. Ancak İdlib’de Suriye ordusuna karşı başta Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) gibi terör örgütü listesindeki gruplara desteğe dönüşen Bahar Kalkanı Harekâtı sadece muhalefet değil, ordudan bazı kanatların da içine sinmedi. Özellikle bazı emekli askerler Bahar Kalkanı’nı eleştirmekten kaçınmadı. Fazla kayıplar verilmesi de kamuoyunda ters etki yarattı.
Şimdi Erdoğan, İdlib’deki hezimeti gündemden düşürmek ve Suriye macerasını güncellemek için petrol meselesini yeniden ısıtıyor. Burada iç kamuoyunu susturmaya dönük PKK-YPG gerekçesi dışında iki nokta daha öne çıkıyor: Erdoğan ekonomik çarkın dönmesi için inşaat sektörüne çok önem veriyor. Suriye’de toplu konut projeleriyle inşaat sektörünü içine düştüğü kötü durumdan kurtarmayı umuyor. Bu konutlara sığınmacıları yerleştirmeyi vadederek de Suriyeli “misafirler” ile ilgili içeride oluşan rahatsızlığı artı puana çevirmeye çalışıyor…
… Fehim TAŞTEKİN’in Al-Monitör’deki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN