“Elleri sabunlu suyla yıkamak” koronavirüs mücadelesinde bütün otoritelerin net şekilde hemfikir olduğu konulardan biri. Ancak çok değil, günümüzden 170 yıl kadar önce bunun ne kadar önemli olduğunun tıp otoriteleri bile farkında değildi.
Bugünlerde yaklaştığınız her ekranda, uzmanların ve otoritelerin “ellerinizi yıkayın” uyarısına yeniden denk gelmeniz birkaç dakikadan fazla sürmüyor.
“Elleri sabunlu suyla yıkamak” koronavirüs mücadelesinde bütün otoritelerin net şekilde hemfikir olduğu konulardan biri. Ancak çok değil, günümüzden 170 yıl kadar önce bunun ne kadar önemli olduğunun tıp otoriteleri bile farkında değildi. O günlerde bir doktorun insanlığa el yıkamanın hastalığı önlemedeki önemini kabul ettirme mücadelesi, tımarhaneye kapatılması ve dövülerek katledilmesiyle sonuçlanacaktı.
Lohusa humması ya da doktor salgını
Macar doktor Ignaz Semmelweis, Viyana’daki doğumhanede 1846’da işe başladığında, bir çok hamile annenin yaşamını yitirmesine neden olan ve henüz gizemi çözülmemiş lohusa humması en büyük tehdit haline gelmişti. Doğumlara yardım eden doktorlar arasındaki yaşamını yitirme oranı da oldukça yüksekti. Birçok anne, ölüme doktorların neden olduğuna inandığı için bu gizemli hastalığa “doktor salgını” diyordu. Ve doğumhane yerine ebe evlerinde doğum yeniden tercih edilmeye başlanmıştı.
Ölümlerin nedeni hakkında yoğun şekilde araştırma yapan Doktor Ignaz Semmelweis, hummadan ölen bir meslektaşının hastalanmadan kısa süre önce bir humma kurbanına otopsi yaparken parmağını yaraladığını öğrenince, sorunun yanıtını bulmuş gibi hissetti. Doktorlar hummalı kadınlara otopsi de yaptıkları için kendileri de hastalanıyor, sonradan doğumuna yardımcı oldukları diğer hamile kadınlara da hastalığı bulaştırıyordu. Ama öte yandan ebelerin, hummalı vakalara otopsi yapmadıkları için hastalığın yayılmasında rolleri olmuyordu. Semmelweis, doktorlara ellerini iyice yıkamalarını ve tıbbi gereçleri, klorin-kireç yağı (kalsiyum hidroksit) karışımı solüsyonla yıkamaları talimatı verdi. Lohusalık humma vaka sayısı bir anda keskin şekilde düştü. Haklıydı.
Birkaç yıl sonra teorisini, Viyana Tıp Cemiyeti’ne sunduğunda ise meslektaşlarından sert eleştiriler ve tepki gördü. Doktorlar, bu açıklamayı, kendilerinin temiz insanlar olmadığını ima ettiğini ve o günlerde kabul gören geleneksel hijyen kurallarına saldırı gibi algıladı.. “Doktorlar, nasıl ölümün sebebi olabilir ki?” diye sordular. Sonraki süreçte Semmelweis’in bulgularını tıbbi yayınlarda yayınlamasına bile izin vermediler.
Cenazesine 10 kişi katıldı
Ölüm oranındaki açık düşüşe rağmen Viyana Doğumhanesi bile eski uygulamalarına geri döndü. Bu durumdan büyük ızdırap duyan Dr Semmelweis, 1850 yılında üniversitedeki işinde de kendisine diğer doçentlerden farklı kısıtlamalar getirilmesi üzerine istifa ederek ülkesi Macaristan’a döndü. Peşte’de bir doğumhanede işe başladı ve orada da ölüm oranının azalmasına sağladı. Ancak, yine de o günkü tıp dünyasına el yıkamanın önemini kabul ettirememenin derin üzüntüsü ve hayal kırıklığı ile sinir krizleri geçirmeye başladı. Çoğu insan ona delirmiş gözüyle bakmaya başladı. 47 yaşında olduğu 1865 yılında bir akıl hastanesine konuldu. 14 gün sonra hastanede ölü bulundu. Akıl hastanesindeki bekçilerin dövmesiyle yaralanmıştı. Enfekte olan el yarasının neden olduğu kangren ölüm nedeni olarak kayda geçti. İki gün sonra 15 Ağustos 1865 günkü cenazesine sadece sadece 10 kadar kişi katıldı.
Semmelweis’in Peşte Üniversitesi doğum kliniğindeki görevine János Diescher atandıktan sonra ölüm oranı aniden yüzde 6 arttı. Ancak Macaristanlı doktorlar bu konuda sessiz kaldı ve nedenleri üzerine araştırma yapmadı. Ta ki 20 yıl kadar sonra Fransız bilim insanı Louis Pasteur, Semmelweis’in gözlemlerinin de katkısıyla ‘mikrop teorisi’ni ortaya atıncaya kadar… Semmelweis’in çalışmaları üniversitelerde ilgi görmeye başladı.
1891 yılında mezarı Budapeşte’ye taşındı. Ölümünden 100 yıl sonra 1964’te doğduğu ev nakledildi ve bu ev anıt müze haline getirildi. Bugün Macaristan’da ve dünyanın bir çok yerinde üniversiteler, sağlık merkezleri, doğumhaneler onun adını taşıyor. Keşfedilen bir gezegene bile adı verildi. Trajik yaşam öyküsü, ‘Semmelweis refleksi’ deyiminin doğmasına neden oldu.
Semmelweis Refleksi nedir?
pressturk’taki habere göre Dr Semmelweis’in ‘ellerin yıkanması’ şartının gördüğü reaksiyon, sonraki yıllarda, yerleşik normalara, kabullere ve paradigmalara uymayan yeni bir görüşü, refleksvari bir şekilde, dinlemeden anlamaya çalışmadan hemen reddetme eğiliminin, Semmelweis Refleksi diye nitelendirilmesine yol açtı… Bu nitelemeyi ilk kez, ‘Hayat Oyunu’ kitabında, Amerikalı romancı ve yazar Robert Anton Wilson yaptı.
(A3Haber)