SEÇTİKLERİMİZ – Derya OKATAN’ın Artı Gerçek’teki Selahattin DEMİRTAŞ röportajı: “HDP bir siyasi parti olarak, hedefini önümüzdeki seçimde demokrasi ittifakının parçası olarak iktidara yürüyüş şeklinde belirlemelidir. Bunu yapacak birikimi de gücü de vardır ve ben HDP’nin bunu başaracağına inanıyorum.”
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 4. Büyük Olağan Kongresi’ne hazırlanıyor. HDP, 23 Şubat Pazar günü toplayacağı kongrede, yeni dönemi göğüsleyecek kadrolarını ve yeni dönem politikalarını belirleyecek.
Kongrenin odağında; 'Türkiyelileşme', 'demokrasi ittifakı', 'Kürdistani partilerle ittifak' gibi bir dizi tartışma konusu bulunuyor. İstanbul’da 31 Mart yerel seçimleri ile yenilenen İstanbul seçiminde kritik bir rol oynayan HDP’nin Kongre’de alacağı kararlar da karanlık günlerden geçen Türkiye siyaseti bakımından önem taşıyor.
HDP içinden aktörlerle HDP’nin yeni dönem politikalarını konuştuk. Farklı siyasi çevrelere ise “nasıl bir muhalefet” sorusunu yönelttik.
HDP Kongresi öncesi başlattığımız söyleşiler dizisinin bugünkü konuğu HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş.
Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demirtaş, sorularımıza avukatları aracılığıyla yazılı olarak yanıt verdi.
Halkın HDP’den en ciddi beklentisinin çözüm gücü haline gelmesi olduğunu belirten Demirtaş, “Türkiyelilik” tartışmalarına dair de değerlendirmelerde bulundu. Demirtaş’a göre, “Türkiyelilik” kavramı “devlet partisi” ile özdeşleştiriliyor. HDP, devlet partisi değil halk partisi olduğu için de “Türkiye partisi değilsin” denilerek aforoz ediliyor.
Demokrasi İttifakı konusunda da vurgularda bulunan Demirtaş, önce demokrasi ittifakı, seçimlerden sonra da demokrasi koalisyonunun kurulabileceğini belirtiyor. Demirtaş, ayrıca bir erken seçim bekliyor ve o zamana kadar kurulması halinde seçimin mutlak kazananının demokrasi ittifakı olacağını söylüyor.
HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın verdiği yanıtlar şöyle:
HDP 4. kongre ile birlikte yeni bir dönem başlatmış olacak. Kongreden beklentileriniz nelerdir?
Siyasi partiler kongrelerini, geçmiş dönemin muhasebesini yapmak, üyeler ve delegelerle birlikte yeni dönemde daha güçlü bir mücadele yürütebilmenin zemini olarak görmeliler. Kongreler, parti içi demokrasinin güçlendirilmesinin de siyasete halkın doğrudan katılımının artırılmasının da önemli bir fırsatıdır. HDP de bugüne kadar tüm kongrelerini her açıdan yenilenmenin ve güçlenmenin vesilesi haline getirmiştir. Önümüzdeki kongrenin de bu amaçlara hizmet edeceğine inanıyorum.
'HDP'den beklenen çözüm gücü haline gelmesi'
HDP’nin kongre sonrası hedefleri neler olmalı size göre?
HDP’nin hedefleri parti programında açıkça belirtilmiştir. Burada başlık başlık belirtme gereği duymuyorum. Ancak bu hedeflere ulaşabilmenin taktik yöntemleri, mücadele biçimleri, örgütlenme tarzı, söylem ve eylem tarzları en açık şekilde kongre sürecinde netleşir. Kongre hazırlıkları kapsamında yapılan halk toplantıları, konferanslar, kamuoyu yoklamaları gibi mekanizmalarla kongrenin içeriği en katılımcı yöntemlerle belirlenir. HDP bütün bunları yoğun bir şekilde yaptı zaten. Buralardan çıkan sonuçlar kongre zemininde hayat bulursa tabanın beklentisi karşılanmış olur.
Bütün bu tartışma süreçlerinden takip edebildiğim kadarıyla halkın HDP’den en ciddi beklentisi, çözüm gücü haline gelmesidir. Kadrosuyla, söylemiyle, ittifaklarıyla, eylemiyle bir bütün olarak çözüm umudu haline gelen etkili bir HDP, herkesin ortak beklentisidir.
'HDP devlet partsi olmadığı için 'Türkiye partisi değilsin' deniliyor'
HDP’nin hem Kürt sorunu konusunda yeterince politika üretemediği ama öte yandan tam olarak Türkiye partisi de olamadığı tartışmaları var. Bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tartışmalar, eleştiriler ve öneriler HDP’yi büyütme ve güçlendirme amacıyla yapıldığında çok önemli katkı sunuyor elbette. Ben de tartışmaları buradan izliyorum. HDP yönetimi de tüm eleştiri ve önerileri dikkatle takip ediyor, bunlara değer veriyor. HDP’ye yönelik akıl almaz hukuk ve ahlak dışı saldırılara rağmen parti yönetimi mazeretlerin ardına sığınmadan elinden gelen gayreti gösteriyor. Kürt sorununun çözümü için politika üretmek ile Türkiye’nin tüm ezilenlerinin partisi olmak, iki ayrı uçta ve uzlaşmaz tutumlar değildir. Aksine, iç içe geçmiş bir politika hattının kararlıca takip edilmesinden başka bir şey değildir aslında.
“Türkiyelilik” kavramı o kadar yanlış tartışıldı ki, Kürtler bu kavramdan “Türkleşmek” gibi bir anlam çıkarmaya başlarken, Kürt olmayanlar da “Kürt sorunundan uzaklaşmak” anlamı yüklemek istediler. Bence iki yaklaşım da yanlıştır. HDP, Kürt sorunu dahil Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümü için mücadele ediyor, etmelidir de. Zaten tüm sorunlar bu kadar iç içe geçmişken birini diğerinden ayırarak çözmek de mümkün değildir. Bu açıdan bakıldığında HDP sadece Kürtlerin değil Türkiye’de yaşayan her yurttaşın temsilini bulabileceği bir halk partisidir, devlet partisi değildir. Çünkü devletin partisi olmaz, demokrasilerde siyasi partiler halkı temsil eder. Ancak Türkiye merkez siyasetinde birçok parti kendini devlet partisi olarak konumlandırmış ve resmi ideolojinin ateşli savunucusu olmuştur. Buna da “Türkiye partisi” olma biçimi deniliyor. HDP bu ölçülere uymayınca da hep birlikte HDP’yi aforoz edip “Sen Türkiye partisi değilsin” diye ona bağırıyorlar. Asında bir ölçüde haklılar, çünkü belirttiğim gibi HDP devlet partisi değil, halk partisidir. Türkiye halklarının partisidir, devletinin değil. Devlet partileri hem Kürt sorununun çözümünü savunup hem de Türkiyeli olamıyorlar çünkü devletin resmi ideolojisi buna uygun değil. Ama HDP her ikisini aynı anda yapabilir. Herkesin meseleye bu açıdan bakmasında yarar var.
…Derya OKATAN'ın Artı Gerçek'teki Selahattin DEMİRTAŞ röportajının tamamı için TIKLAYIN