Lokavt kararı alan işveren sendikası MESS’in taleplerini karşılamaması halinde 5 Şubat’ta greve gideceklerini hatırlatan Birleşik Metal-İş Sendikası Başkanı Adnan Serdaroğlu, “Sabrımız taştı, grev kapıda! Metal işçilerinin kazanımı Türkiye işçi sınıfının kazanımı olacaktır” dedi.
Metal işkolunda çalışan 130 bin işçinin toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde uzlaşı sağlanamadı.
TİS görüşmelerinin sonuçsuz kalması ardından işçi sendikaları grev kararı alırken, işveren sendikası Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ise lokavt (topluca işten çıkarma) kararı aldı.
Bu gelişmelerin ardından Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş), “Metal İşçilerinin Gerçeği” başlıklı bir basın toplantısı düzenledi.
Konuşmanı tamamı:
Aylardır onurlu bir mücadele sürdürüyoruz. Hazırlıklarına 2019 yılı Mart ayında başladığımız Grup Toplu Sözleşme süreci önemli bir eşikte. On binlerce metal işçisinin ekmeği ve geleceği için aylardır ayaktayız. 130 Bin metal işçisinin ve dolayısıyla onların aileleriyle birlikte yaklaşık 500 bin kişinin geleceği için kararlı biçimde mücadele ediyoruz.
Sorumluluğumuzun farkındayız. Bu sorumluluğumuz, yalnızca MESS’le yapılacak grup toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi arkadaşlarımıza değil, bir bütün olarak işçi sınıfına karşıdır. Bu ağır yükün farkındayız. İşte bu nedenle, attığımız her adımı defalarca düşünerek, tartarak atıyoruz. Taleplerimizi de aynı sorumluluk ve ciddiyetle hazırladık. Şimdi de aynı biçimde taleplerimizin gerçekleşmesi için mücadelemizi çeşitli biçimlerde sürdürüyoruz.
Değerli arkadaşlar,
Görüşmelere 7 Ekim’de başladık. Bugüne kadar 7 görüşme yaptık. Ancak bildiğiniz gibi bu görüşmelerden bir sonuç elde edemedik. Sözleşmenin önemli maddesi olan ücret maddesinde MESS önce yüzde 6, sonra yüzde 8 ve son olarak yüzde 10 teklif etti. Bizim talebimiz ise bilindiği üzere yüzde 34. İşverenlerin talepleri ile bizim taleplerimiz arasında önemli fark var.
MESS, bugüne kadar metal işçilerinin taleplerini karşılayacak adımları atmadı. İşverenlerin bu güne kadar gösterdiği yaklaşım sorunu masada çözmekten oldukça uzak. Bu teklifler, işverenlerin uzlaşma içinde olmadıklarını gösteriyor.
Dileriz henüz vakit varken taleplerimizin gereğini yaparlar. Aksi halde adım adım greve yaklaşıyoruz.
Değerli basın emekçileri,
Biz, taleplerimizi oluştururken bir çok faktörü göz önüne alıyoruz. Öyle ayak üstü görüşmeler ve değerlendirmelerle değil, deyim yerindeyse kılı kırk yararak belirliyoruz taleplerimizi. Elbette önce işçi arkadaşlarımızın aldıkları ücretlere, çalışma koşullarına bakıyoruz. Sonra tek tek fabrikaların durumlarına, sektöre ve bunun gibi bir çok kritere bakıyoruz. İncelikli ve bilimsel çalışmalar yapıyoruz. Elbette bütün bunları işçi arkadaşlarımızla, işyeri komitelerimizle değerlendiriyor ve bir çok toplantı yaparak belirliyoruz taleplerimizi.
İşverenler ise krizden, rekabetten söz ediyor. Kriz gerekçesi ile, işçilerin kazanılmış haklarını geriye götürmek isterken, düşük ücretle çalışmaya devam etmelerini istiyor. Biz de diyoruz ki, kimse kriz fırsatçılığı yapmasın.
Belirtmek isterim ki, metal sektöründe karlılık devam ediyor. Biraz sonra arkadaşlarımız sektörün içinde bulunduğu durum hakkında sizlere ayrıntılı bilgiler sunacak. Sizler de göreceksiniz ki, yaşanan kimi sorunlara rağmen işverenler kar elde etmeye devam ediyor.
Bugün taleplerimizin gerekçesini sizlerle paylaşmak üzere toplandık. Birazdan sizlere ayrıntılı bilgileri vereceğiz. Araştırma Dairemiz ve Toplu Sözleşme Dairemiz tarafından yapılan araştırmayı, “Metal İşçisinin Gerçeği” raporunu sizlerle paylaşacağız. Raporumuza baktığınızda sizler de göreceksiniz ki, otomotivden beyaz eşyaya, demir dökümden, elektroniğe geniş bir alanı kapsayan bu sektörde önemli bir iktisadi sorun yaşanmıyor. Bazı işyerlerinde kimi dönemsel sorunlar yaşanıyor olabilir. Ancak, bu dönemsel ve kısmi sorunlar işçilerin haklarını geriletmenin, düşük ücret zamları teklif etmenin gerekçesi olamaz, olmamalıdır.
Raporumuzda da göreceksiniz ki, metal işçisinin verimliliği oldukça yüksek. Alınan ücretle yaratılan katma değere bakıldığında Avrupa ülkeleri içinde en düşük ücret alan işçilerin ülkesi Türkiye. OECD ülkeleri içinde Çalışma sürelerinin en uzun olduğu ülke yine Türkiye.
Çalışma koşullarımız oldukça ağır. Çalışırken hastalanan, bel fıtığı olan, sağlığı bozulan, bizleriz. Çalışırken arada kısa süreli dinlenmek istiyoruz, çay molası dediğimiz bu molalara bile olmaz deniliyor. En insani taleplerimiz karşılanmıyor.
Ücretlerimiz ise, yan ödemeler ve sosyal haklar dışarda bırakıldığında asgari ücretin biraz üzerinde. Oysa, biliniyor ki, işçiler için önemli olan kök ücrettir, yani çıplak ücrettir, alınan saat ücretidir. Aldığımız ücretler giderek asgari ücrete yaklaşıyor.
Öte yandan reel ücret kaybımız giderek artıyor. Her geçen gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Aldığımız ürünlere her gün zam yapılıyor. Bugünlerde doğal gaz faturaları gelmeye başladı. Neredeyse geçtiğimiz yılın iki katını ödemek durumunda kaldık.
TUİK tarafından açıklanan enflasyona ise inanan hiç kimse kalmadı. Alım gücü kaybımızın ne boyuta geldiğini bilimsel verilerle raporumuzda ortaya koyuyoruz.
Değerli basın emekçileri,
Günlerdir fabrikalarda sesimizi yükseltiyoruz. Yürüyüşler, fazla mesai eylemleri, bildiri okuma, üretimden gelen gücün kullanılması gibi bir dizi eylem yapıyoruz.
Kent meydanlarında, alanlarda kitlesel basın açıklamaları yapıyoruz.
Son olarak geçtiğimiz Pazar günü Gebze’de binlerce işçinin katılımıyla görkemli bir miting yaptık. Metal işçisinin coşkusu ve kararlılığı bir kez daha görüldü.
Anlaşılan sesimiz henüz MESS yetkililerine yeterince ulaşmamış. Bu sesin, bu çığlığın duyulmasını, anlaşılmasını bekliyoruz.
Hiç kimse metal işçisinin mücadele azmini, kararlılığını test etmemelidir.
Değerli basın emekçileri,
İşverenler bir de hükümetin grev erteleme uygulamasından cesaret alıyorlar. Grev anayasal bir haktır. Bu hak aynı zamanda devletin altına imza koyduğu uluslararası sözleşmelerde de tanınmıştır.
Ayrıca, 2015 yılında bakanlar kurulunun ertelediği MESS grevleri nedeniyle hükümet, Anayasa Mahkemesi tarafından suçlu bulundu ve metal işçilerine 50 bin lira maddi tazminat ödemekle cezalandırıldı.
Bir çok defa söyledik, şimdi bir kez daha bu konunun altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum. Olası bir grev yasağını kabul etmemiz mümkün değildir. İşçilerin grev hakkını kullanması değil, bu hakkın engellenmesi milli güvenliği tehdittir. Erteleme adına yasaklama yasa tanımazlıktır.
Biz grev meraklısı değiliz. Ama greve de her koşulda hazır olduğumuzu da bilin. Olası bir yasak durumunda, Anayasadan ve uluslararası sözleşmeden doğan grev hakkımızı her şart ve koşulda kullanacağız.
Henüz yol yakınken, henüz vakit varken MESS’ten taleplerimizi karşılayacak adım atmasını beklediğimizi belirtmek istiyorum.
Sendikamızın örgütlü olduğu 41 fabrikada yaklaşık 10 bin işçi adına yürüttüğümüz, grup toplu iş sözleşmesinde artık sona yaklaşıyoruz.
Grev kararımızı aldık. 5 Şubat’ta Grevdeyiz! Ve artık bıçak kemiğe dayandı. Sabrımız taştı: GREV kapıda!
Metal işçilerinin kazanımı Türkiye İşçi Sınıfının kazanımı olacaktır.
Yaşasın Mücadelemiz!
Yaşasın DİSK! Yaşasın Birleşik Metal-İş