Seçimlere altı ay kadar bir zaman kaldı. Genel seçimlerde halk kime oy verecek, seçeneği şimdiden oluşturmamız gerekmiyor mu? Seçeneksiz kalan halkın çoğunluğu ehveni şer olarak CHP’ye daha azı HDP’ye oy verecek veya sandığa gitmeyecek. Dolayısıyla AKP yine seçimden galip çıkacak. Sıkça sorulur “AKP bu sefer kaybedecek mi?” Bu soruya benim yanıtım başka bir sorudur: “Kim kazanacak?” Kazanacak bir seçenek olmayınca AKP de kaybetmiyor, istese de kaybedemiyor. Artık bir seçenek oluşturmanın zamanı gelmedi mi? Bu sorular uzatılabilir. Seçimlere altı ay kaldı ve seçim kampanyasının da hiç olmazsa üç ay önceden başlaması gerekiyorsa; tali mücadele konularıyla oyalanmayı bırakıp bir iktidar seçeneğinin hemen şimdi hazırlanması gerekmiyor mu?
“Parlamento neden önemlidir?” ve “Parlamentoda sosyalist milletvekillerinin olması neden önemlidir?” sorularını tartışmaya açarak, böyle bir çalışmanın bir an önce başlatılmasına kendimce katkıda bulunmak istedim.
Parlamento, yasaların yapıldığı, yürütmenin seçilip denetlendiği, demokrasinin en kritik organıdır. Ama Türkiye’de rejimin son on yıllık dönüşümü neticesinde yasalar parlamentoda değil, AKP (bugün için) bürolarında yapılıyor, parlamentoda onaylanıyor. Son dönemde yasaları denetlemek, gerekirse veto etmek görevi olan Cumhurbaşkanı makamı tarafından yapılmaya başlandı, parlamento göstermelik onay makamına dönüştü. Denetim işini nasıl yaptığını ise dört bakanın soruşturma dosyasının macerasında ve son olarak dosyaların bir kısmının kaybedilmesinde acıklı biçimde görüyoruz. Muhalefet partileri çırpınıyorlar ama nafile; ama sosyalistler parlamentoya girerek bu çürümüş yapıyı tedavi edip, parlamentoya bir işlerlik kazandırabilirler -mi bilmiyorum- ama parlamento önemlidir!
Yolsuzluk dosyaları, Sayıştay’ın denetim raporlarının TBMM gündemine gelmesi türlü dalaverelerle engelleniyor, CHP 128 milletvekiliyle işin üzerine gidiyor, didiniyor ama on yıldır bir sonuç elde edemedi, beş on sosyalist milletvekili olsaydı sonuç değişir miydi bilmiyorum ama parlamentoda sosyalist milletvekili olması önemlidir.
Ülkemiz, emperyalizmin Ortadoğu’da uygulamaya soktuğu mezhepçi-cihatçı faşizme paralel bir rejim tarafından karanlık günlere sürüklenmeye çalışılıyor. Toplum, Sünni mezhebi doğrultusunda ve başta Alevilere olmak üzere laik, demokratik yaşam tarzına düşmanlık temelinde yapılandırılıyor. Bu amaçla din dersleri zorunlu hale getirildi, türban ortaokullara kadar indirildi, fen bilgisi dersleri dahi dini esaslara göre değiştirildi. Laiklik rafa kaldırıldı. Bu durumu değiştirebilir mi bilmiyorum ama üç beş laik milletvekilinin parlamentoya girmesi önemlidir.
Halkın taleplerini hiçe sayan, hatta ender durumlarda halk yararına çıkan mahkeme kararlarını dahi yok sayarak kentlerin ve doğanın talanına devam eden şirketler, belediyeler ancak halkın öz eylemiyle engellenebiliyor. CHP ve HDP milletvekilleri de bu eylemlere gerek meclis kürsüsünden gerekse de eylem alanlarına gelerek desteklerde bulunuyorlar. Bu eylemlere destek vermeleri yeni bir avantaj yaratır mı bilmiyorum ama kent ve doğa savunucusu üç beş milletvekilinin seçtirilmesi önemlidir.
Artık dikişleri patlayan elbise gibi, kurulan vahşi rejimin durdurulamaz sonuçları olarak işçiler onar, yirmişer, üçyüzer aynı anda iş cinayetlerine kurban gidiyor. Sendikal örgütlenmeleri ya engelleniyor ya da sarı sendikalara mafyatik yöntemlerle mecbur ediliyorlar. Sosyal demokrat milletvekilleri sorunla ilgileniyorlar ama yetersiz kalıyorlar. Sendikacılar, işçilerin haklarını savunmak için çalışıp didiniyorlar; aşındırmadık kapı, yapmadık basın açıklaması bırakmıyorlar ama sonuçlar pek parlak değil. Birkaç sendika başkanının milletvekili seçilip parlamentodan işçilerin sorunlarına çözüm bulmaya çalışmaları sonuç verir mi bilmiyorum ama birkaç sendikacının milletvekili olması önemlidir.
AKP’nin ‘yeni’ rejimi kadınlar için de tam bir cehennem. Kadına yönelik şiddet ve cinayetler tüm hızıyla devam ediyor, ‘türban hakkı’ verilirken ‘medeni haklardaki’ gerilemelere her gün yenisi ekleniyor. Kimi kadın milletvekilleri bu konuya duyarlılık gösteriyorlar ama durduramıyorlar; bu sorunlara el atması ne tür iyileştirmeler başarabilir bilmiyorum ama birkaç feminist kadının milletvekili olması önemlidir.
Alevilerin, kimliklerinin tanınması ve ‘normal’ vatandaş olarak kabul edilmeleri beklentilerine AKP’den bir türlü olumlu yanıt verilmediği gibi, din dersleri zorunlu hale getirilerek asimilasyona eşik atlattılar. Alevi örgüt yöneticileri birçok miting düzenleyip, birçok çalıştay vb etkinlik yapmalarına rağmen bir sonuç elde edilemiyor. Sivas’ta bir utanç müzesinin kurulması dahi başarılamadı. Alevilerin eşit yurttaşlık haklarında bir ilerlemeye neden olur mu bilmiyorum ama birkaç Alevi örgütü yöneticisinin milletvekili olması önemlidir.
Haziran İsyanı sonrasında toplumsal muhalefeti iktidara taşıyacak mekanizmalar, süreçler oluşturulamadı; sonrasında Dikmen, Tuzluçayır, Hatay direnişleriyle, Kuzey Ormanları Savunması’yla, forumlarla ilerletilmeye çalışılan isyanı iktidara taşıyacak bir organizasyon oluşturulamadı. ‘Geziciler’den birkaç aktivistin parlamentoya girmesi Haziran potansiyelini birleştirip iktidar alternatifine dönüştürebilir mi bilmiyorum ama birkaç ‘Gezici’nin milletvekili olması önemlidir.
Türkiye’nin mezhepçi faşizm olarak da adlandırdığımız bir döneme girdiğini, mezhepçilik ekseninde restore edilen sömürge tipi faşizmin sokakta da kendi IŞİD tarzını uygulamaya sokma eğiliminde olduğunu Cumhurbaşkanından başlayarak tüm devlet ricalinin tutum ve uygulamalarından izleyebiliyoruz. Kitle pasifikasyonuna ve toplumun teslim alınmasına dayalı kalıcı bir iktidar projesinin yeniden Alevi katliamlarına benzer tehlikeler hazırladığı bir süreçte, özsavunma araçları açısından ne tür olanaklar sağlar bilmiyorum ama birkaç devrimcinin milletvekili olması önemlidir.
Evet, merak ediyorum, parlamentoda sosyalist milletvekillerinin olması neden önemlidir?
Sendika.org’dan alınmıştır.