Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomi üzerinden AKP’ye ve Erdoğan’a yüklendi, 23 Haziran için AKP seçmenine çağrı yaptı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendiriyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından önce çıkan bölümler şöyle:
Türkiye-Fransa maçında Fransa milli marşı okunurken yapılan protestoya üzüldüğümü belirtmek isterim. İzlanda'da kabul edemeyeceğimiz bir olayı bizim milli takımımıza yaşattıkları için de üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Onlar oraya bir mücadele için geliyorlar. Centilmence mücadele yapacaklar. Milli takımımıza karşı gösterilen olumsuz tepkiyi doğru bulmadığımızı belirtmek isteriz.
Ağırlıklı olarak kamu sektöründe örgütlenmiştir. Şubat ayında yeni sözleşmelerin yapılması gerekirdi. Süre doldu, şubat ayıydı, şimdi Haziran’dayız. Hükümet bir türlü randevu vermiyor, görmezlikten geliyor. Dört ayrı randevu talep edilmesine rağmen randevu verilmedi. Niçin vermiyorlar? Seçimler var. Seçimlerden sonra çok düşük bir rakam verecekler. Uzlaşmayacağız diyorlar. Seçim heyetine gidecekler. Kimden oluşuyor bu heyet hükümetin adamlarından. Dört aydır Türkiye'nin en büyük işçi sendikasına (Türk-İş) randevu verilmiyorsa bütün işçi kardeşlerimin oturup düşünmesi lazım. Dört aydır randevu verilmiyorsa o sendikanın da yerinde durmaması, beklememesi lazım.
Sivil toplum örgütlerinin başkanlarıyla görüşüldü, avukatlar, askeri öğrencilerle görüştük. Siyasilerle görüşüldü. Kader mahkumlarıyla görüşüldü. Hemen hemen toplumun her kesimini temsil eden insanlarla görüştük. Tabii Eren Erdem ile de görüştük. 11 aydır Eren Erdem içeride. Deniyor ki "gerçek anlamda adaleti getireceğiz". Bu şu anlama geliyor; "bu ülkede adalet yok, getirmeye çalışıyoruz". Şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum, 17 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor?
"Adaleti getireceğiz" diyorlar. Getirsinler, başımızın üzerine ama samimiler mi değiller mi önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Adaletsizliğin yoğun olduğu alanlardan biri de işsizliktir. Herkes çalışmak, üretmek, evine helal ekmek götürmek ister.
İşsizlik gelecekten beklentilerin bitmesidir, açlık, yoksulluktur. Türkiye’de 8 buçuk milyon insan işsiz. Bunun 1 milyonu üniversite mezunu. Düşünün biz iktidarda değiliz ama nereye gitsem "Ne olursunuz oğluma, kızıma iş bulun" diyor insanlar. Ben merak ediyorum iktidar sahiplerine de bu pusulalar, bu mesajlar gidiyor mu?
Hesap soracağız 23 Haziran’da. Sandıkta gözünü kırpmadan ve hiçbir endişeye kapılmadan Ekrem İmamoğlu’na oyunu vereceksin.
Adana'da 35 yaşında genç bir çocuk intihar etti. Annesi "oğlum bu kadar borç için intihar etmeye değer mi?" dedi. O annenin dramını kimler biliyor acaba? Saray'da oturanlar biliyor mu? Sosyete damadı biliyor mu? Lale Devri'ni yaşayanlar biliyorlar mı?
Saadet Partisinin İBB başkan adayının iki oğlunun da işine son veriyorlar. Ben AKP'ye oy veren değerli vatandaşlarımın vicdanına sesleniyorum. Siyaset yapan, düzgün, ahlaklı bir adama, "sen misin siyaset yapan" diyorlar. Hangi vicdan bunu kaldırır! Senin vicdanın bunu kaldırıyorsa git oyunu Binali Yıldırım'a ver, kaldırmıyorsa adresin tek. Binali Bey dışında gideceksin oyunu vereceksin. Siyaset yapma hakkı elinden alınmak isteniyor. Bunu kaldıracak bir vicdan varsa ben onlara insan demem, insan ayrı bir şeydir. Ahlak, değer, akıl vardır insanda. Rakibinizi bile saygıyla anarsın. Siz rakibinize nasıl değer veririm değil, nasıl yok ederim diye düşünüyorsunuz. Çocuklarının ekonomik değerleriyle oynuyorsunuz.
Ocak-Nisan döneminde karşılıksız çeklerdeki artış yüzde 78. Hapse girmeye sıraya girmişler, hapishanelerde de yer yok. Geçen geldi bir grup, "çekim karşılıksız çıktı, 6 milyon alacağım var alamıyorum, 1 milyon ödeyeceğim var ödeyemiyorum, şimdi ben hapse gireceğim" diyor. Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Dış güçler mi yönetiyor bu ülkeyi? Protesto edilen senetlerde de aynı durum var. 482 bin 610 kişi son dönemde icraya verilen kişi sayısı. 2018 sonu itibariyle icra dairelerinde, biraz önce söylediğimiz 482 bin kişi hariç, 29 milyon 727 bin 512 belge var. Nüfusun yarısının icrada işi var.
Borç batağından bu vatandaşı kim kurtaracak? "Efendim Türkiye kötü yönetiliyor", hayır efendim, Türkiye yönetilmiyor. Dediler ki "fiyatlarda yüzde 10 indirim yapacağız". Oldu mu? Olmadı. E ne yaptı damat, gene devam ediyor. Belediye zabıtalarına görev verdiler "fiyatlar indi mi" diye. Ne oldu, hiçbir şey olmadı, damat yine yerinde. Toptancıları suçladılar, bunlar teröristtir dediler, ne oldu fiyatlar? Düşmedi. İçişleri Bakanlığı denetleyin dedi. Ne oldu? Yine düşmedi. En son baktılar ki böyle olmuyor, "biz TÜİK’teki bürokratı görevden alalım, oraya arkadaşımızı koyalım, fiyatlar düşecek" dediler, yine düşmedi. Bir rüzgâra kapılmışız gidiyoruz. 82 milyon, freni patlamış bir kamyondayız ve yokuş aşağı gidiyoruz. Direksiyonda kimse yok.
Türkiye’nin en büyük ihalelerini yandaşlarına dolarla verdi? Köprü geçişi dolar garantisi, yol geçişi dolar garantisi. Neden dolar kardeşim? Türk Lirası yok mu? Kim yaptı? Dış güçler mi? Kim yandaşlarının sözleşmelerine, 123 milyar dolar olan projelere devleti kefil etti? Kim döviz geliri olmayan şirketlere, "dövizle iş yapabilirsin" dedi? Kim tarımı bitirdi? Kim milyarlarca dolar tarım ürünü ithal etti? Kim devletin silah fabrikasını Katar ordusuna sattı? Buna dur, yanlıştır, doğru değildir, bu devletin bir haysiyeti vardır demelisin. En kısa zamanda 23 Haziran'da sandığa giderek demelisin arkadaşım. Demelisin!
Papazı neden bıraktılar? Papazdan sonra birini daha bıraktılar, "Yakında Türkiye’ye dönecek" diyor ve Trump, Erdoğan’a teşekkür ediyor. E AKP’ye oy veren kardeşim. Türkiye Cumhuriyetinin bu hale düşmesine sen razı mısın?
(Evrensel)