31 Mart seçimlerinin kesin olmayan sonuçları açıklandı. Alınan sonucu AKP’nin geriletilmesi açısından bir başlangıç noktası olarak kabul edebiliriz. Bundan sonra yapılması gereken; kazanılan belediyeleri adil, şeffaf, halkçı bir anlayışla yönetmek ve bir sonraki seçimin başarısı için bir basamak olarak değerlendirmektir.
AHMET SAYMADİ
31 Mart seçimlerinin kesin olmayan sonuçları açıklandı. Alınan sonucu AKP’nin geriletilmesi açısından bir başlangıç noktası olarak kabul edebiliriz. Bundan sonra yapılması gereken; kazanılan belediyeleri adil, şeffaf, halkçı bir anlayışla yönetmek ve bir sonraki seçimin başarısı için basamak olarak değerlendirmektir.
Seçimlerin AKP açısından önemi
AKP açısından bu seçim çok önemliydi. Bugüne dek başvurmadıkları ya da ihtiyaç duymadıkları her türlü hileye başvurmaları da sıkışmışlıklarını açıkça ortaya koyuyordu. İftira, tehdit, gözaltı, saldırı, sahte bildiri, kamu kaynaklarını kullanma, Anadolu ajansını kilitleme gibi her türlü yola başvurdular. AKP açısından seçimin 4 kritik önemi vardı. Birincisi bu seçimden alacakları olumlu sonuç, önümüzdeki genel seçimdeki galibiyetlerinin garantisi anlamındaydı. Kaybederlerse bir sonraki seçimin galibiyetinin ‘garantisini’ kaybedeceklerdi. Onu kaybettiler. İkincisi; ekonomik olarak çok zordalardı. Seçimi kaybetmeleri uluslararası piyasalarda ya da kredi aradıkları mecralarda kredibilitelerini düşürecekti ve borç bulmaları zorlaşacaktı. Birçok belediyeyi kaybetseler de oransal olarak Türkiye genelinde yüzde 51.60 aldılar. Borç bulasalar da faturası çok ağır olacaktır. Üçüncüsü; partiyi, partiye bağlı vakıfları, partiye bağlı şirketleri finanse ettikleri, istihdam yarattıkları en önemli araçları belediyelerdi. En önemlilerini kaybettiler. Bu AKP’nin şah damarının kesilmesi gibi bir şey. Dördüncüsü; Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminde yüzde 50 barajı var. AKP’nin, geleneksel tabanı yüzde 35 civarında, MHP’nin ya da milliyetçi tabanın desteği olmadan iktidar olması imkansız. Seçimin kaybedilmesi, MHP’nin elini güçlendirecekti. Devlet Bahçeli’nin eli sanıldığından daha fazla güçlendi. Cumhur İttifakının kaderi artık Bahçeli’nin elinde.
AKP’nin belediyeleri kaybetmesinin sebepleri
AKP bu kadar kritik bir seçimde adeta çırpındıkça battı. Süreci çok kötü yönettiler. O kadar saldırgan bir tutum takındılar ki referandumda Muharrem İnce’nin süreci yönetememesinden kaynaklı sandığa küsen muhalif seçmen yeniden konsolide oldu Basını o kadar tekelleşmiş bir vaziyette kullandılar ki, kimse onlardan başkasını görmedi. Göstermelik olarak çıkardıkları muhalif isimleri ise kontrolsüz bir şekilde küçük düşürmeye çalıştılar. Adaylar dini siyasete görülmedik derecede alet ettiler, ‘Oyunuz cennetin anahtarıdır’ sözünden ‘İlçemizin kaybı Mekke’nin kaybı gibidir’ cümlesine kadar dün istismarına dönük her türlü söz kullanıldı. Kendilerine oy vermeyenlere ‘Adi’ dediler, vatandaşa ‘Öküz’ dediler. Yoksulların kafasına çay fırlatıp hakir gördüler. Yapılmaması gereken her hareketi, her şımarıklığı yaptılar.
Kürt seçmen yok sayıldı, düşmanlaştırıldı; ‘Kürtler Kürdistan’a’ cümlesinden ‘Kürdistan diye bir yer yok’ cümlesine, ‘Kürtçe konuşan vatandaşlar’dan ‘HDP terörist bir partidir’e varan her türlü ırkçı cümle kuruldu. Sadece Süleyman Soylu bile tek başına birkaç yüz bin oyu AKP’den uzaklaştırmıştır.
Yaptıkları usulsüzlükleri, fırsatçılıkları, rantçılığı, ırkçılıkları ve kibirlerini yazsak sayfalar yetmez.
Seçimin belirleyici gücü: HDP
HDP’nin, ‘Kürdistan’da kayyumları kovmak, batıda AKP-MHP faşizmini geriletmek’ olarak tarif edilen taktiği bu seçimin kaderini belirlemiştir. Kürt Özgürlük Hareketi’nin bu fedakar tutumu, ve bu tutumdan geri adım atmayışı, CHP’ye başta İstanbul, Mersin, Antalya, Adana’yı ; Esenyurt ve Küçükçekmece gibi ilçeleri kazandırdı. Hem seçilenler hem de oy verenler HDP’nin yükü omuzlamasının, başarıya olan katkısının farkında. Bu katkı, olmasa bu sonuç imkansızdı. Kürt Hareketinin bu tutumunun motivasyon düzeyini Selahattin Demirtaş da verdiği mesajlarla perçinledi.
Eksikler, hatalar
CHP kimi yerlerde gösterdiği yanlış adaylar sebebiyle kaybetti. Balıkesir’de Ahmet Akın’ın aday gösterilmemesi kaybettirdi, seçimin İyi Parti’ye bırakılması HDP seçmenini de ikna edemedi. Balıkesir alınabilirdi. Mersin’de HDP aday göstermemesine rağmen Akdeniz ilçesinde aday çıkararak, Akdeniz ilçesini AKP’ye teslim ettiler. Cepte görülen Trakya’da Keşan, Hayrabolu, Tekirdağ merkez gibi yerler kaybedildi. Muhtemelen bu tarz taktik hatalarla kaybedilen başka yerler de vardır.
Seçimin kazananları
Seçimin kazananı HDP’dir. Belirlediği taktikle hem kayyumları kovmuş hem AKP’nin geriletilmesinde kaldıraç işlevi görmüştür. Bu kadar darbelenmiş bir partinin, bu başarıyı sağlaması, bu konsolidasyonu oluşturması taktire şayandır. Seçimin kazananı Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu ikilisidir. Seçim sürecini büyük bir ustalıkla götürmüşlerdir. Seçimin kazananı Artvin’dir Artvin Cerattepe’nin hesabını sormuş, Murgul hariç bütün ilçelerden AKP’yi kovmuştur. Seçimin kazananı Ayhan Bilgen’dir, Kars’ta oynanan bütün oyunları boşa çıkarmıştır.
Seçimin karşı cephedeki kazananı Devlet Bahçeli’dir. Cumhur İttifakı içerisindeki gücünü zirveye çıkardı, Bir büyükşehir, 10 il, 227 ilçe veya belde kazandı.
Seçimin kaybedenleri
Seçimin en büyük kaybedeni Erdoğan’dır. Karizması fena çizilmiştir. Seçimin kaybedeni Binali Yıldırım’dır, bu sonucun hesabını Erdoğan acı bir şekilde soracaktır. Seçimin kaybedeni Anadolu Ajansıdır, itibarı AKP seçmeni nezdinde de artık sıfırdır. Seçimin kaybedeni AKP’nin trol ordusudur, yandaş gazetecileridir.
Sonuç yerine
AKP başta İstanbul olmak üzere sonuçları hazmetmekte oldukça zorlanacaktır. Erdoğan belediyeleri bütçe yoluyla, kanun değişikliği yoluyla, alım güçlerini kısıtlamak yoluyla birçok açıdan kıstırmaya, çalışamaz iş yapamaz hale getirmek için elinden geleni yapacaktır. Bu açıdan AKP’ye malzeme vermemek şarttır.
Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere kazanılan tüm belediyeler, liyakatli kadrolarla yürütülmeli, doğru projeler ortaya konulmalı, bütçe disiplini uygulanmalı, her türlü lüksten, gösterişten, israftan kaçınılmalı, rövanşist bir tutum alınmamalıdır.
Bir sonraki seçime giderken kullanılacak en önemli argümanlardan birisi bu belediyelerdeki başarı hikayeleri olmalıdır. Ancak Erdoğan’ın bu başarı hikayelerinin bile oluşmasına fırsat vermeden, baskın bir seçime gitme ihtimali de mevcuttur.