SYKP Avrupa Kadın Meclisi bir açıklama yayımlayarak 8 Mart’ta tüm kadınları dünyanın dört bir yanında patriarkaya ve kapitalizme karşı sokağa çıkmaya çağırdı: “Tüm kadınları taleplerimizi haykırmak, mücadelemize sahip çıkmak için sokakları, meydanları mora boyamaya çağırıyoruz!”
SiyasiHaber
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Avrupa Kadın Meclisi, 8 Mart için yayımladığı açıklamada “Biz kadınlar erkek/devlet tacizine, tecavüzüne, şiddetine karşı; patriyarkaya, kapitalizme, sermayeye, devlete, militarizme, ırkçılığa, şovenizme, heteroseksizme karşı; sadece yaşadığımız coğrafyada değil tüm dünyada kızkardeşlik köprüleri kura kura mücadele ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
Açıklamada, “Yalnızca geldiğimiz coğrafya olan Türkiye’de değil, yaşadığımız, artık bir parçası olduğumuz Fransa, Almanya, İsviçre gibi ülkelerde kazanılmış haklar yeni iş yasalarıyla tek tek emekçilerin elinden alınıyor. Kadın emeği de bundan nasibini fazlasıyla almaktadır. Kadınlar çeşitli istihdam paketleriyle çok düşük ücrete çalıştırılıyor, nüfusun yarısını oluşturan kadınların ev içindeki emeği silikleştirilmeye çalışılıyor” deniyor.
Açıklama bir çağrıyla sona eriyor: “8 Mart’ta alanlardayız! Dünyanın dört bir yanında patriarkaya ve kapitalizme karşı enternasyonalist mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu bilinçle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü selamlıyoruz. Tüm kadınları taleplerimizi haykırmak, mücadelemize sahip çıkmak için sokakları, meydanları mora boyamaya çağırıyoruz!”
SYKP Avrupa Kadın Meclisi’nin açıklamasının tamamı şöyle:
Yaşam hakkımız, özgürlüğümüz, emeğimiz için 8 Mart’ta tüm dünyada alanları dolduruyoruz!
Bundan tam 162 yıl önce 129 dokuma işçisi kadın, New York’ta bir tekstil fabrikasının 40.000 işçisi ile birlikte, daha iyi çalışma koşulları için direnirken yanarak can verdi. Direnişleriyle tarihe kazınan 129 kadını anmak için 1910 yılında düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda, 8 Mart “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul edildi.
Bizler, emekleyerek başladığımız mücadelemize, taleplerimizden taviz vermeden ve şimdilerde daha da güçlü; ayakta, koşar adımlarla, direne direne devam ediyoruz.
Biz kadınlar erkek/devlet tacizine, tecavüzüne, şiddetine karşı; patriyarkaya, kapitalizme, sermayeye, devlete, militarizme, ırkçılığa, şovenizme, heteroseksizme karşı; sadece yaşadığımız coğrafyada değil tüm dünyada kızkardeşlik köprüleri kura kura mücadele ediyoruz.
Dünyanın dört bir yanında artan emek sömürüsü, muhafazakârlık, şiddet, ırkçılık, cinsiyetçilik ve savaş; kadın, çocuk, LGBTİ bireyler üzerindeki tahakkümün katlanmasını sağlıyor. Baskılara boyun eğmeden, patriarkaya ve kapitalizme meydan okumaya devam ediyoruz.
Küresel sermaye, kâr kayıplarını emekçilerin boğazına giren lokmadan kısarak telafi etmeye çalışıyor. Yalnızca geldiğimiz coğrafya olan Türkiye’de değil, yaşadığımız, artık bir parçası olduğumuz Fransa, Almanya, İsviçre gibi ülkelerde kazanılmış haklar yeni iş yasalarıyla tek tek emekçilerin elinden alınıyor. Kadın emeği de bundan nasibini fazlasıyla almaktadır. Kadınlar çeşitli istihdam paketleriyle çok düşük ücrete çalıştırılıyor, nüfusun yarısını oluşturan kadınların ev içindeki emeği silikleştirilmeye çalışılıyor.
Ortadoğu’da devam eden ve doğrudan tanığı olduğumuz savaştan dolayı milyonlarca kadın ve çocuk göç etmek zorunda kalıyor. Göçmen kadınlar tacize/tecavüze uğruyor, yaşına/bakireliğine göre fiyat biçilerek satılıyor, cihatçı çetelerin sözde “hak yolunda hizmet” babında haremlerini dolduruyor, en ufak bir itirazda katlediliyor.
Ancak biz kadınlar, patriarkanın ve kapitalizmin her türlü tahakkümüne karşı her koşulda direniyoruz. Tarihin akışı içinde Olympe de Gougesler, Rosa Luxemburglar, Clara Zetkinler, Aleksandra Kollontaylar, Mirabel Kardeşler; İsrail siyonizmine karşı mücadele eden Filistinli Şayda Ebu Ğazaliler/Leyla Khalidler; Rojava’da tecavüzcü/katil IŞİD çetelerine karşı mücadele eden Arin Mirkanlar, bilincimizi ve eylemimizi zenginleştiren Şirin Tekeliler, Kate Milletler, Nevin Yıldırımlar; erkeklerce katledilen Güldünya Törenler, Şengül Karacalar ve burada ismini sayamayacağımız birçok kadının ruhu içimizde dolaşıyor.
Ortadoğu’da savaşların bitmesi, barış ve eşit kardeşliğin yeşermesi için;
Göç yollarında kadın bedenleri ve ruhlarının yitip gitmesini önlemek için;
Emeğimizin hakkı için, görünmeyen emeğimizin kamusal alanda var olabilmesi için;
Eşdeğer işe eşit ücret talebimizi yinelemek için;
Tek adam rejimi yerine demokratik, laik/seküler bir Türkiye için;
Avrupa’da yükselen sağ popülizm ile birlikte artan ırkçılık, yabancı düşmanlığına dur diyebilmek için;
Kadınları başı açık veya kapalı şeklinde ayırmaya çalışan iktidara karşı kıyafet özgürlüğünü savunarak kadınlarla ortak paydada buluşabilmek için;
Çocukların evlendirilmesini engellemek için, çocuk istismarının bir hastalık olarak ele alınması değil, bir zihniyet sorunu olarak görülüp çözülmesi için;
Sokakta istediğimiz saatte rahatça yürüyebilmek, özgürce kahkaha atabilmek için;
Bugüne kadar kazanılmış haklarımıza el koymaya çalışanlara karşı, haklarımızı korumak için;
Kadın bilincinin giderek güçlendiği, dünya kadınlarının 8 Mart’ta greve gittiği bir günde, ücretli izin hakkımızı talep etmek için;
Kadın cinayetlerine karşı yaşam hakkını savunmak için;
8 Mart’ta alanlardayız! Dünyanın dört bir yanında patriarkaya ve kapitalizme karşı enternasyonalist mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu bilinçle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü selamlıyoruz. Tüm kadınları taleplerimizi haykırmak, mücadelemize sahip çıkmak için sokakları, meydanları mora boyamaya çağırıyoruz!