KORKUT AKIN yazdı: “Akif Nuray, her ne kadar sektörel çerçevede bakıyormuş gibi gözükse de genel anlamda yaşamı çevreleyen konuları ele almış, her zaman, her alanda rehber olacak yazılar yazmış. Kendisinin de dediği gibi rakamlarla bakıyor gerçekliğe.”
KORKUT AKIN
“Eleştiri aynı zamanda öngörüdür” üst başlığıyla haftalık sektörel Taşıma Dünyası gazetesindeki yazılarını bir araya getiren Akif Nuray, iktisat, lojistik, finans, bankacılık, planlamacılık üzerinden siyasete, politikaya, stratejiye bakıyor. Yaşamı rakamların yarattığı iddiasındaki Nuray, yine o rakamlar üzerinden eğitim, sanat, kültür yani tüm yaşamı seriyor gözlerimizin önüne.
Gazete sayfalarında kalmasın
Gazetelerin köşe yazarları her hafta yeni bir konu bulur ve onun üzerinden görüşlerini okurlara aktarır. Bu gerçekten çok zorlu bir çabadır, çünkü hem en ilgi çekici konuyu bulacaksınız hem de okura belli anlamda rehberlik edeceksiniz. Gündemin yoğunluğuyla doğru orantılı olarak okurun ilgisini çekmekle bitmiyor iş, bu kez konu gündemden düşünce o yazı -bir gazete sayfasında yer aldığını da unutmayın- iyiden iyiye karanlıklara boğulur. Buna da bağlı olarak gazete yazılarını toplarken ayıklamak, ince eleyip sık dokumak, belki bazı cümleleri -hatta paragrafları- atmak gerekir. Okur da bunun farkındadır, güncelliği geçince unutur o kitabı raflarda…
Başvuru kitabı…
Akif Nuray, her ne kadar sektörel çerçevede bakıyormuş gibi gözükse de genel anlamda yaşamı çevreleyen konuları ele almış, her zaman, her alanda rehber olacak yazılar yazmış. Kendisinin de dediği gibi rakamlarla bakıyor gerçekliğe. Tam da bu nedenle hem itiraz ediyor hem savunuyor hem övüyor hem yeriyor. Egemen erk, her ne kadar seçim süreçlerinde “reklam” çerçevesinde iyi, doğru ve güzel yaptığını açıklasa da “rakam” çerçevesinde bu o kadar iyi, doğru ve güzel olmuyor. İyi de her şeyi mi yanlış, eksik yapıyor? Kesinlikle hayır! İyiyi kötüyü, eksiği fazlayı, güzeli çirkini siz okudukça ayıracaksınız. Nuray, titiz bir yazar, hazır lokma sunmuyor okuruna, geniş bir tabakta yer şeyi bir arada, ama kesinlikle birbirine karıştırmadan sunuyor… Onca bilginin –yazarın deyişiyle rakamın- arasından hayatın diğer alanlarına dair de ufuk açıyor.
Sahi, öyle olmuyor mu?
Günümüz gençlerinin, teknolojiden de sonuna kadar yararlanmalarının da etkisiyle fazla düşünmediği, geleceğe yönelik bir proje geliştirmediği, giderek artan işsizlikle mücadelede umutsuzluğa kapıldığı bu günlerde yaşamın her anında her alanda yapılacak bir şeyler bulabilmesinin yolunu gösteriyor.
Nuray, 2015’teki bir yazısında ayrıntılı rakam verdikten hatta önceki yıllarla kıyasladıktan sonra, resmi rakamlara göre sanayi üretimimizin arttığını, kârlılıkların enflasyonun üç katına çıktığını yazıyor. Ardından, “…komşu ve çevre ülkelerdeki çatışmaların içeriye sıçratılması, (sürekli) seçim konuşmaya başlamamız gücümüzü bölüyor. Savcıların hukuktan kaçmaları bizi yoran büyük kurguların sonuçları” diyor. Ekonomik sonuçların siyasallaştığını vurguluyor. Hemen bir sonraki yazısında bu kez “dünyanın f abrikası” olarak nitelediği Çin’in yavaşlamasının, dış ticaretini azaltmasının ülkemize etkilerini irdeliyor. Şöyle bir bakınca aradan dört yıl geçmesine rağmen nicel değişiklikler olsa da nitel bir değişiklik yok.
İlginç bir yaklaşımla, Varlık Fonu oluşturulduğunu, yüzde 65’i yabancı bankacılığımızın bunu sevmeyeceğini söylüyor. Galiba kimse sevmedi… oluşturanlar bile. Nedenini, niyesini, çözüm önerilerini “Ekonomiye Karşıdan Bakış”la yakalamak mümkün.
Arz ile talep…
“Benzer eğitim düzeyinde olduğumuz ülkelerden 3 kat fazla kazandığımızı dünya rakamları söylüyor; dünyanın merkezindeyiz çünkü. Müşterilere, pazarlara, turistlere Brezilya, Kore 8,500 km. uzaklıktayken biz sadece 2,500 km uzaktayız. Yapısal reform dedikleri Sanayide 4.0 dedikleri aslında Süreç-Odaklılık. Yani bir işin nasıl yapılacağını tanımlamak ve öyle yapmak. Sonuç-Odaklılık da sonucun sorumluluğunu taşımak demek. İman gücü demek değil. Bunlar da ‘İstihdama Duyarlı Eğitim’ demek.” Üç satırla onlarca hem de kasap çengeli misali büyük soru sorduruyor Akif Nuray.
Organize ve koordine…
Peki, hiç mi eksiği, hatası yok yazarın ve kitabın? Var, tabii. 463 sayfalık koca bir ansiklopedi… Hem başvuru kitabı, hem hep el altında tutulmalı, ama alabildiğine hacimli. Sorunlar çok, yol uzun… Aslında yazılsa birkaç kitap daha olur… Kuşkusuz yine rehber olur.
Bir küçük anekdotu aktarmadan geçmeyeyim…
İtalya’nın hem de güneyinde, deniz kıyısında bulunduğu bir geziden aktarıyor yazar: “Bir Kuzey Avrupa ülkesinin restoranında; iki İtalyan’ın bulunduğu, çıkarttıkları gürültüden anlaşılır (biz de öyleyiz aslında). Gürültünün kaynağındayız, ama hayret! Kumda yüzlerce kişi güneşleniyor, voleybol oynayanlar bile var. Ne kumda ses çıkıyor ne de suda. Hemen yan taraftaki halı sahada futbol oynayan 10 gençten de sadece top ve ayak sesi geliyor. Zaten trafikten de ses çıkmıyor, motor sesi, fren sesi, korna sesi… Niye yok bağırış çağırış, tartışma? Organize ve koordine insanlar çünkü. Michelangelo’yu, Leonardo da Vinci’yi, Arşimet’i yetiştirmişler…”
…daha kırk fırın ekmek yememiz gerekiyor besbelli. “Ekonomiye Karşıdan Bakış” ilk ısırığı almanız için…
Ekonomiye Karşıdan Bakış, Akif Nuray, Cinius Yayınları, Ocak 2019, 463 s.