Mayıs ayında sonuçlanan ve 35 gün süren Hindistan seçimleri, Türkiye’de sıradan bir haber olarak gelip geçti. Seçimin kendisi; asimetrik feodal örgütlenme tarzıyla, 800 milyonluk seçmen sayısıyla, elektronik oy pusulalarıyla ve çok aşamalı oluşuyla diğer seçimlerden farklılık göstermesinin yanında, 2009 seçimlerinden tamamıyla farklı bir koltuk dağılımın meydana gelmesi nedeniyle de ilgiyi hak ediyor.
Korkut Boratav Hoca, Sendika.Org’da yayımlanan “Hindistan solunda seçim tartışması” başlıklı yazısında Hindistan’daki politik arenayı, Türkiye ile benzerlik noktasından ele almış.[1]
Hindistan’ın CHP’si sayılabilecek Kongre Partisi, 1947 yılındaki bağımsızlık hareketinin mimarı ve Ghandi yanlısı görüşleriyle tanınıyor. 10 yıllık dönem boyunca iktidar olan Kongre Partisi’nin bu seçimde oylarında %36’dan %19’a düşüş gerçekleşti. İktidara ise Narendra Modi önderliğindeki milliyetçi-muhafazakar Bharatiya Janata Partisi geldi. Bir önceki dönemde aldıkları %19’luk oyu %31 seviyesine yükselttiler.
Boratav, BJP liderliği ile ülkenin uluslararası sermaye çevrelerine tam teslim olarak gerici-milliyetçi bir eksene kaydığını tespit ediyor. Kongre Partisi, uygulamaya koyduğu refah programını kısmen başarıyla sürdürmesine, yoksul kesimlere yapılan harcamaları artırmasına rağmen; BJP liderliğini orta sınıfları iyi manipüle ederek laiklik karşıtı şoven ve köktenci çizgiyi neoliberalizm ile uyumlu olarak sağlamlaştırmıştır. Yoksullara yapılan ciddi harcama, ülke ekonomisinin büyümesine karşın eğitimli orta sınıfları rahatsız etmiş ve onları Kongre Partisi’nden uzaklaştırmıştır.
Kolayca fark edilebilecek CHP/Kongre ve AKP/BJP benzerliğinin yanında, gözden kaçırılmaması gereken bir husus var. Burjuva siyaset alanındaki bu analoji, radikal sol söz konusu olunca ortadan kayboluyor. Her ne kadar Boratav, “Ancak, ülkenin gericiliğe, vahşi kapitalizme sürüklenmesini frenleyebilecek güçlerin ağırlık merkezi, sosyalist harekette değil, (ne yazık ki) hâlâ Kongre’dedir. “ dese de radikal sol cepheyi ve kendine has bir hareket olan Naksalitleri unutmamak gerek.
Naksalit Hareket, muhatabı olan Hindistan Devleti’nin hamlelerini boşa çıkarma aşamasını çoktan geçmiş. Devlet, Naksalit Hareketin hamlelerini karşılamakta zorlanıyor. Naksalit Hareket; gücü, doktrini ve etki alanı bakımından dünyada özgün bir yerdedir.
Naksalit Hareket (Hindistan Komünist Partisi-Maoist / HKP-M), Hindistan topraklarında kapitalizmin girmesi zor olan ve “Kızıl Koridor” olarak da adlandırılan bakir ormanlık bölgelerinde aktif olan bir örgüt. Kırsal alanların %45’inde ve 604 yerleşim yerinin 160’ında, 15.000 silahlı militan ile de facto iktidar olan bir hareket. Militan ve sempatizanların çoğunluğunu yoksulun yoksulu denebilecek Dalit’ler ve Adivasi’ler oluşturuyor.
Naksalit hareketi oluşturan parçalı örgütler, 2004 yılında HKP-M adını alarak birleştiğinden beri genel seçimleri boykot etti. Örgüt, boykot sürecini etkili şiddet eylemleri yaparak yürütüyor ve yoksul kesimler üzerindeki etkisi her geçen seçim boyunca artıyor.
Seçimlere katılan Marksist örgütler ise, koalisyon kurdukları diğer partiler de dahil edildiğinde %5 lik bir oy potansiyeline sahip.
Türkiye’de gerilla hareketine dayanan Kürt partisi, “Türkiyelileşme” hedefiyle iki dönemdir seçimlere aktif katılıyor ve devrimciliği burjuva siyaset arenasında işletme çabasını güdüyor. Seçimleri boykot eden sol sosyalist yapıların ise eylemlilik ve etki gücü çok az.
Türkiye ile Hindistan arasında, radikal solun etki alanı ve karakteri bakımından arada ciddi farklar mevcut. Kürdistan coğrafyasındaki savaş dışında, Türkiye bir devrim ülkesi olmaktan uzaklaşırken; boykotçu veya seçimlere katılan sosyalist örgütleriyle Hindistan halen “devrimci” kelimesinin sık geçtiği bir ülke.
Seçim dönemi boyunca, Left Front (Sol Cephe) adını alan koalisyonun sloganı şuydu: “Kongre’yi reddet, BJP’yi bozguna uğrat!” 2014 seçimlerinde, 543 koltuklu parlamentoda, koalisyon partilerinden Hindistan Komünist Partisi-Marksist 9 sandalye, Hindistan Komünist Partisi 1 sandalye, Devrimci Sosyalist Parti ise 1 sandalyeye sahip oldu. Toplam oy oranı ise %4,3 civarında.
Seçimleri boykot eden Naksalit Hareket’in propaganda faaliyeti 2009 seçimlerine göre epey düşük. 2009 seçimleri boyunca, seçimin yapılmasını ciddi biçimde engelleyen süreçle kıyaslandığında, Hint liberal çevreleri durumu umut verici olarak görüyor. Kongre Partisi’nin birincil iç tehdit olarak gördüğü Naksalit Hareket’e karşı yürütülen Green Hunt (Yeşil Av) operasyonuna rağmen büyümeye devam eden bir örgüt söz konusuydu. Naksalit Hareket’in şimdilerde giderek etki alanını kaybetmesinde ve şiddet eylemlerinin azalmasında, ülkenin şoven-gerici bir eksene kaymasının etkisinden ve yeni başbakan Modi’nin payının yüksek olduğundan söz ediliyor. Ancak Parti Basın Sözcüsü Azad, Genel Sekreter Ganapathy, Merkez Komite Üyesi Kishenji gibi etkileyici yaşam öyküleri olan liderlerin öldürülmesinin rolünü de unutmamak lazım.
Şiddet dozu öncekilere göre düşük olsa da, seçim dönemi boyunca süren eylemlerin bazılarından söz etmek gerek.
Hareketin tarihi dikkate alındığında, eylemlerin ciddi bir kitlesellikle yapıldığı açık. Hindistan’ın nüfus ve üretici güçleri geliştirme kapasitesi düşünülürse eylemler ve Naksalit Hareket, Asya kıtasını etkileme potansiyeline sahip. Hindistan’da yalnızca eyleme niyetinde olanlar değil; eyleyenler var…
Dipnotlar:
[1] http://siyasihaber.org/sectiklerimiz/hindistan-solunda-secim-tartismasi-korkut-boratav-sendika-org