GÜLFER AKKAYA yazdı: “Leyla Güven’e sahip çıkmak için onun talebini sahiplenmek gerekmiyor. Ama kadın bir milletvekilin yaşamasını istemek temel insan haklarına sahip çıkmaktır. Artık biliyoruz ki kadınlar ancak kadınlara sahip çıkabilir. Kadınlar kadınları yaşatabilir.”
GÜLFER AKKAYA
Hakkari Milletvekili Leyla Güven bugün itibariyle 72 gündür açlık grevinde.
Kızı Sabiha Temizkan en son “Durumu çok iyi değil. Artık sıvı alımında zorluk çekmeye başladı. Çok zor çünkü sadece sıvıdan aldığı vitaminlerle ayaktaydı. Ama artık midesi sıvıyı kaldıramıyor; kramplar, mide bulantıları yaşıyor” bilgisini paylaştı basınla.
Leyla Güven’in durumunun her geçen gün daha da zorlaşacağı aşikâr. Bunu hepimiz biliyoruz. Çünkü ülkemizde açlık grevleri, ölüm oruçları sık sık gündeme geliyor.
Devletin suskunluğu, görmezden gelişi nedeniyle çok sayıda insan hayatını kaybetti.
Yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda Wernicke-Korsakof hastası var. Bireysel işlerini dahi destek almadan yapamıyor bu insanlar.
Şahsen açlık grevlerine karşıyım. Umarım devrimci geleneğimiz direniş yol ve yöntemleri konusunda kendisini yenileyecek, bana göre insan hayatını daha ön planda tutacak, kendisine değil, karşısındakine zarar vermeye odaklanan, kapitalizmi, cinsiyetçiliği ve sömürgeciliği hedef alan kitlesel tutum alışları örgütleyebilen mücadele biçimleri üretir.
Bu satırlardan olumsuzluk çıkartmayı amaçlayacakların bir dakika durup düşünmelerini öneririm.
Aklımızın arkasında bu öneriler bulunurken Leyla Güven’in açlık grevi eylemine dönelim; çünkü her açıdan ülkenin durumunu özetleyen bir örnek.
Şu an tıpkı ülke içinde ve dışında yüzlerce insan açlık grevinde. Bu insanların bir kısmı hapishanelerde. Hapishanede olan ama yine geçmiş dönemde Meclis’te milletvekili olan Sabahat Tuncel, Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Selma Irmak gibi kadınlar da var. Bu kadınların bazılarının vekillikleri düşürüldü, Gültan Kışanak ise büyükşehir belediye başkanı iken kayyum atanarak hapishaneye atıldı.
Leyla Güven ise hala milletvekili. Yani TBMM’nin üyesi. Ama Meclis’te değil, o da hapishanede. Leyla Güven hem tutuklu hem açlık grevinde. Üstelik açlık grevi kritik günlere ulaşmış durumda. Milletin Meclisinde bir milletvekili ölümle burun buruna gelmek üzere ve bu durum Meclis’te gündem olamıyor. HDP’li vekiller dışında vekillerden ses çıkmıyor.
Aynı Meclis kadınların temsili açısından yerlerde sürünüyor, buna rağmen kadın bir milletvekilinin hakları gasp edilmiş, tutuklanmış, açlık grevinde, Güven’in partisi HDP hariç Meclis’teki kadın vekillerinin Leyla Güven’e ilişkin sesi çıkmıyor. Oysa biz millet kesiminden olan kadınlar beklerdik ki vekil kesiminden kadınlar aralarında dayanışma örebilsin bu konuda.
Leyla Güven’in vekili olduğu HDP başından beri Meclis’te kadınların temsili açısından en yüksek oranda kadın temsilini sağlayan parti. Bu tespitler kadınların siyasete katılmasını amaçlayan, kadın adayları destekleyen, bu alanda çalışan, kadınların Meclis’te temsilini takip eden KA-DER’in raporlarında da mevcut, Meclis kayıtlarında da. Zaten hangi partiden, kaç kadın milletvekilinin seçildiğine ilişkin sayılar sır değil ve bizzat kadın milletvekilleri de ortada.
Siyasette daha çok kadın görmek istiyorsak mevcut kadın siyasetçilere sahip çıkmak zorundayız.
Leyla Güven’e sahip çıkmak için onun talebini sahiplenmek gerekmiyor. Ama kadın bir milletvekilin yaşamasını istemek temel insan haklarına sahip çıkmaktır.
Türkiye kadınların hayatlarını kaybetmesi konusunda sabıkası yeterince yüksek bir ülke. Artık biliyoruz ki kadınlar ancak kadınlara sahip çıkabilir. Kadınlar kadınları yaşatabilir. Yoksa ülkenin hali ortada.
Leyla Güven milletvekili olduğu için Meclis’te kadın milletvekillerinin atacağı adım ve kadın kurumlarının dayanışması ile sesi daha çok duyulabilir. Böylece yeni ölümler, hastalıklar, sakat kalmalar engellenebilir.