Değerli dostlar,
Bulunduğum Almanya ziyaretinin yolculuklarla geçen son günlerinde benim için çok ama çok değerli, gerçekten dost bir insanın acı kaybını geç öğrenmenin ayıbını yaşıyorken, O’nu layıkıyla anabilmenin en doğru yolunun bu değerli insan hakkında yüreğimin derinliklerinde taşıdığım duyguların yazılması gerektiğini düşündüm.
Değerli insan Mustafa Kâhya ile tanışmamız geçtiğimiz yılın Haziran ayında, Ermeni Sosyal Demokrat Hınçak Partisi’nin 15 haziran 1915 günü İstanbul Beyazıt Meydanı’nda asılarak katledilen 20 devrimci neferinin 98 yıl sonra da olsa bir İLK’e imza atılarak bir avuç aydın insan tarafından İstanbul’da anılması girişimlerine her ikimizin de aktif katılımı çerçevesinde oldu. Benzeri bir etkinliğin bu yılın haziranında Ankara’da düzenlenmesine dek internetten sadece birkaç kısa yazışma, bir-iki kez de telefon görüşmesinde bulunmayla sınırlı kalan bu ilişkinin İNSANİ boyutunun, ne derinlik, ne de yüksekliği ölçülür cinsten değildi ama !
İlk görüşmemizde ona pek doğal olarak yönelttiğim “Nerelisin ?” sorusuna verdiği cevap üzerine aramızda neredeyse bir dil-tarih-coğrafya konferansına dönüşen konuşmamızın, “1955 yılında doğduğu Antalya’nın İbradı ilçesinin de, ilk ve orta öğretim sonrası ilk öğretmen okuluna gittiği Antalya’nın Aksu ilçesinin de, 68’in devrimci eylemlerinden etkilenerek sol görüşe sempati duymaya başlamasının ardından öğretmen okulunun son yıllarında siyasi eylem ve düşünceleri nedeniyle sürgün edildiği ilk öğretmen okulunun bulunduğu Samsun’un Perşembe’sinin de birer Elen (Rum) yerleşkeleri olmasının yanında, 75-76 döneminde ilk öğretmen okulundan mezun olduktan sonra öğretmenliğe başladığı Diyarbakır’ın Bismil ilçesinin Boyacık köyünün eski bir Ermeni köyü olması gerçeğine dair süren samimi söyleşinin ondaki etkilerinin ne denli insancıl olduğu belleğimden hiç çıkmayacak değerdeydi.
Konunun manevi ağırlığı onu ne derece etkilemiş olacak ki, telefon görüşmemizden günler sonra bana yolladığı iletisinde “Konuşmamız sonrasında Wikipedia’da yaptığım arama-taramada zamanında öğretmen olarak atandığım Diyarbakır’ın Bismil ilçesinin Boyacık köyünün tarihçesine karşılık [Köyün adı ve geçmişi hakkında bilgi yoktur], kültürü hakkındaysa [Köyün gelenek, görenek ve yemekleri hakkında bilgi yoktur] kahreden ibarelerini okuduğumda, tarif edilemez bir utançla günümüzde bile bu toprakların en kadim halklarından Ermenilerin izlerinin nasıl bir vahşiyetle silindiğinin şahidi de oldum” diye yazma samimiyetinde de bulunmuştu. (Sözkonusu tarih ve kültür soykırımı vahşetini verdiğim linke tıklayarak okuma bedbahtlığını yaşamayı arzulayanlara, onu kaleme alanlar yerine utanarak sunuyorum.)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Boyac%C4%B1,_Bismil
Salt dürüst ve namuslu insanlara özgü bir duruşla “Sizlere yapılan kanlı soykırım bugün de tarih ve kültür soykırımı şeklinde sürüyor hâlâ ve bizler, kendini ilerici, devrimci, demokrat, sosyalist vs. tanımlayan kesimlerin insanları bile, en fazla bizleri ilgilendirmesi gereken bu kadar yaşamsal bir meseleye gerekli bir duyarlılık ve ilgiyle yaklaşmıyoruz ne yazık ki !” sözleriyle her Ermeni insanının yüreğinin derinliklerinde hissettiği acıyı bu kadar açık bir netlikte itiraf edişiyse, O’nun acılı gerçeklerle manevi olarak yüzleşmeye ne kadar hazır olduğunun göstergesiydi.
Örgütlü bir devrimci olan Mustafa Kâhya ile son kez yaz ortalarında HDP’nin bileşenlerinden olan partisi SYKP’nin Ankara’daki kongresinden sonra görüşebilme olanağı bulduğumda ona “2015’e sadece aylar kaldığı halde, Ermeni davasıyla ilgili yapılmasını arzuladığımız çalışmalar hakkında partiniz de dahil olmak üzere SOL CEPHEDE YENİ BİRŞEY YOK gibi bir intibam var, TBMM’de parlamenter grubu olan HDP’nin «ERMENİLERE YAPILAN SOYKIRIMIN T.C. TARAFINDAN TANINARAK, MAHKÜM VE TAZMİN EDİLMESİ» yönünde bir kanun tasarısı sunması için ne gerekiyor ?” soruma “NAMUSLULUK VE DÜRÜSTLÜK GEREKİYOR, KENDİ KENDİMİZLE YÜZLEŞME CESARETİ, LAYIKIYLA İNSAN, YANİ İNSANOĞLU İNSAN OLABİLMEK GEREKİYOR” cevabı zaten bildiğimiz acı gerçeği ifade etse de elimde olmayan bir reaksiyonla “HDP’DE TARİF ETTİĞİN VASIFLARA SAHİP İNSANLAR YOK MU PEKİ ?” diye yüksek sesle düşünmekten de kendimi alamamıştım. Kendisiyle sadece dolaylı olarak ilişikli HDP’nin TBMM Parlamenter Grubu üyelerine yönelik sorumun zorluğunun verebileceği manevi rahatsızlıktan doğrudan kendisine pay biçmemesinden kaygılandığımdan da “SEN MİLLETVEKİLİ OLSAYDIN KEŞKE” deyivermiştim.
Bana öyle geliyor ki, günün 24 saati olur-olmaz her fırsatta kendilerinin “Ermeni halkının tarif edilmez acılarını paylaşan dostları” olduğu iddiasındakilerden 2015’te vicdanlarına düşen insani en büyük görevin, leylimley “T.C.”nin, neynimney “T.B.M.M.”sinde milletvekili grubu olan HDP etiketli olanlara düştüğünü herkesin bildiği bir yer ve zaman biriminde yaşayan Mustafa Kâhya’nın beyniyle yüreği, yanıtı bilinmeyen soruların ağırlığına dayanamadı sanki… aksi halde, her ne olursa olsun tertemiz yürekli O cesur insan, ne yapar eder, 2015’te bizleri yapayalnız bırakmazdı eminim !
Mustafa Kâhya, belki de ona dünyevi yaşamında son olarak yönelttiğim sorunun cevabını hemen anında ve can-ı yürekten bir samimiyet ve maneviyetle verebildiği için HDP’nin isim ve resimleri gazete sayfalarından hiç düşmediği halde, haklarında pek az bilgi ve ilişkimiz olan onlarca milletvekilinden farklıydı elbet…
O fiziken aramızdan ayrıldıktan sonra bile, insanlık adına vermeye çalıştığımız mücadele saflarında hep bizlerle olacak kadar inançlı ve inatçı bir devrimci, Ermeni halkına yapılan soykırımın sayısız sonuçlarından ilk ve en önemli engelin, bizlerin kendi tarihsel vatanımız Batı Ermenistan’a geri dönüp yerleşme davasının, ilk günden dürüst bir savunucusu, uluslararası hak, hukuk ve adaletin yerini bulması çabalarının yürekten sevdalısı, düşüncelerinden ödün vermeyen kararlılıkta, namuslu, dürüst, tek kelimeyle sapına kadar değerli bir insandı işte !
Mustafa Kâhya’nın anısını yaşatmak, O’nun gönül verdiği değerli fikirlerinin gerçekleşmesi için çaba göstermek, elinden düşürmediği mücadele bayrağını daha da yükseklere çıkarmaya çalışmak demektir. 2015’e ramak kala, bu doğrunun öncelikle kurucu üyelerinden olduğu partisi SYKP ve paralelinde de temsil ettiği politik birimin bileşenlerinden olduğu HDP saflarında bulunup da kendilerini O’nun dostu, arkadaşı, yoldaşı olanlara duyurmak görevimi bu yazımla yerine getiriyor, değerli anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Sarkis HATSPANIAN
Almanya, 22 eylül 2014