GÜLFER AKKAYA yazdı: “Feminist hareketin ve kadın hareketinin görevi kadın düşmanlarına karşı topyekün kadınlar cephesini örmektir. AKP’nin erkekleri güçlendirmek için yaptığı ve sabahında bir kadının daha öldürüldüğü çalıştaya ve tüm kadın karşıtı politikalara yönelik mücadeleyi ortaklaştırmaktır.”
GÜLFER AKKAYA
11 Ekim günü Tekirdağ’da bir kadın boşanmak üzere iken kocası tarafından öldürüldü.
Kadın 33 yaşında. Dört çocuğu var. Boşanırken çocuklarını da yanına almış, onları da kendisi gibi kocası olacak adamdan kurtarmayı amaçlıyor. Kriz, işsizlik, erkek egemen toplumun kadınların ücretli olarak çalışmasını kat be kat zorlaştırmasına rağmen ücretli bir işi var ve çalışıyor.
Kolay değil, dört çocuğun bakımından bahsediyoruz. Üç, beş, yedi çocuk doğurun diye yüzünde erkekçe sinsi gülüşle evlilik cüzdanını kadınların ellerine sıkıştıranlar, öğüt nasihate boğdukları bu kadınları unutuveriyor.
Kadınları sosyal güvenceye, devletin desteğine ve korumasına değil, erkeklerin vicdanına bırakıyorlar.
Ki kadınlara karşı en vicdansız kesimi çok sayıda koca oluşturmakta. Bu kocalar kadınları döver, söver, çalıştırır, elindeki parayı alır, benliğini ezmeye, özgüvenini, kişiliğini yok etmeye çalışır. Onlardan nefret ederler ama onların özgürleşmesine de izin vermezler. O kadını kendisinin malı görür.
Erkekliğin tüm saldırılarına rağmen yine de kendisini evlilik adıyla toplumda meşrulaştırılan erkeklik cehennemden kurtarmak isteyen, çıkış yolu arayan, hayata yeniden başlamak isteyen çok sayıda kadın boşanmak için mahkemelere başvuruyor.
Kadınların önemli kısmı boşanma, yani insanca yaşamak için adım attığı bu en önemli aşamada erkekler tarafından öldürülüyor.
Kadınların en çok boşanma aşamasında öldürüldüğünü bilen iktidar bunu engellemiyor. Çünkü o da kadınlar boşansın istemiyor. Elinde evlilik cüzdanı ile düğün düğün dolaşıp kadınları erkeklerin kölesine dönüştürme kurumu olan evliliği özendirdikçe özendiriyor.
Tüm zorluklarına (arabuluculara, maddi zorluklara, boşanma sürecinin kendisine ve toplumsal baskılara) rağmen boşanmaktan vazgeçmemiş, dava açmışsanız ve hele hele bu süreçte öldürülmekten de yırtmışsanız yine kurtulamayacaksınız.
Nafaka mı isteyeceksiniz?
Nafaka ödemekten perişan olmuş, kahrolmuş, bitmiş erkeklere sahip çıkan iktidarı, onun erkeklerini ve hatta kadınlarını karşınızda göreceksiniz.
İktidarın ve onun yandaşı kesimlerin ellerinde iddialarını doğrulayacak tek bir araştırma yokken, kamuoyunu yalanları ile zehirleyerek, kadınları daha yoksul bırakarak, açlıkla terbiye ederek erkeklere ve evliliğe mahkum etmeye çalışacaklar.
Oysa avukatlar da hakimler de biliyor kırpıla kırpıla kuşa çevrilmiş 250, 300 liralık nafakaların bile erkeklerce ödenmediğini.
Niye ödemiyorlar? Çünkü erkeklerin iktidarı erkeklerden yana, o nafaka ücretlerini belirleyenler de onlar, erkeklerin ödememesi için gerekli takipleri yaptırmayanlar da onlar. Kadınları öldüren erkeklere mahkemede kravat takıp, pişmanım dediği için ceza yerine ödül vererek salanlar da onlar.
Bu erkeklik birliğini bilen, devletten, iktidardan bir şey beklemeyeceğinin farkında olan, çocuklarını da yanlarına alarak olabildiğince zorlaştırılmış yaşam koşullarının üstesinden gelmeye çabalayan kadınlar bu kez erkekler tarafından öldürülüyorlar.
Evlerde, sokaklarda, işyerlerinde, duraklarda devletin kolluğu kadınların ölüsünü topluyor.
Ne zaman mı? Her zaman. Ve AKP’nin nafakayı kadınlar için zorlaştırıp erkekler için kolaylaştırmaya çalıştığı 10 Ekim çalıştayının sabahında. Tekirdağ’da.
Kadınların kazanımlarını ellerinden nasıl alırım hedefiyle yapılan çalıştaylardan KHK’lara, değiştirilmeye çalışılan yasalardan, hedef haline getirilmeye çalışılan uluslararası İstanbul Sözleşmesine dek her şeyi yok etmeyi amaçlayanlar bu felaketin altından çıkamayabilir. Çünkü kadınlar erkeklerin kölesi olmamak konusunda kararlılar. AKP’ye üye olan, oy veren kadınların önemli kısmı erkeklere tanınan bu hakların kendilerini vurduğunu biliyor ve bu haksızlığı kabul etmiyorlar.
İster nafaka hakkı başlığı ile, ister erkeklerin işlediği kadın cinayetleri başlığı ile, ister ekonomik kriz ya da kadınların aileye hapsedilmesi başlığı ile formüle edilsin, kadınlar biliyor ki kazanımlarımız peş peşe gasp ediliyor. Ve giden kazanımlar şu partiden, bu siyasi görüşten kadınları etkilemiyor, topyekün tüm kadınları etkiliyor.
Boşanmak isteyen, öldürülen, şiddet gören, tecavüze uğrayan, iş arayan, işten atılan, emeğinin hakkı için greve giden kadınların fotoğraflarına baktınız mı? Başı bağlı, başı açık, Müslüman, Alevi, Kürt, Türk her kesimden kadınlar var orada.
Feminist hareketin ve kadın hareketinin görevi kadın düşmanlarına karşı topyekün kadınlar cephesini örmektir. AKP’nin erkekleri güçlendirmek için yaptığı ve sabahında bir kadının daha öldürüldüğü çalıştaya ve tüm kadın karşıtı politikalara yönelik mücadeleyi ortaklaştırmaktır.
Kadınların birliği için kadın hareketinin çağırısı olan buluşmalara katılmak oldukça önemli. 28 Ekim’de İstanbul’da yapılacak kadın buluşması bu çağırılardan biri.