GÜLFER AKKAYA yazdı: “Velhasıl devletin halk için “demokratik alternatiflerini” bilmeyenimiz yok. Devlet kendine demokrat. Asıl sorun; sendikaların, siyasi partilerin, demokrasi cephesinin ve velilerin ortak bir tutum alıp gerçek demokratik alternatif sunup sunmayacağıdır.”
GÜLFER AKKAYA
Eğitim-Sen’in, AKP’nin karma eğitime karşı adım adım ördüğü harem-selamlık uygulamasının yeni uyarlaması hakkındaki açıklaması şöyle:
“Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’nde 10 Eylül 2018 tarihinde yapılan değişiklikler ve arkasından başlayan tartışmalar sonucunda, siyasi iktidarın eğitim politikalarına yön veren yaklaşım yeniden görünür hale geldi. İlgili yönetmeliğin 7. maddesinin 11. fıkrasının yönetmelikten çıkarılması karma eğitimle ilgili yeni bir adım atılıyor kaygısı yarattı. Madde 7-(11) Çok programlı Anadolu lisesi, mesleki ve teknik eğitim merkezi ve mesleki eğitim merkezinde karma eğitim yapılır. Bu maddenin çıkarılmasının ardından MEB tarafından yapılan açıklamada, söz konusu değişikliğin bir yargı kararının gereği olarak yapıldığı ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 15. maddesinin karma eğitimle ilgili bir düzenleme içermesinden kaynaklı, ayrıca yönetmelikte yer verilmesine gerek olmadığı ifade edildi. MEB açıklamasında ayrıca karma eğitimin kaldırılmasına dönük bir çalışmalarının olmadığını da belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise ”Bakanlığımız bu konuda açıklama yaptı. Bir mahkeme kararına istinaden bir düzenleme yapıldı. ‘Karma eğitim kaldırılıyor’ gibi propagandaya dönüştürüldü. Karma eğitim olduğu halde devam ediyor. Karma eğitimin ortadan kaldırılması gibi bir şey söz konusu değil. Fakat belli okullarda kız-erkek ayrımı şeklinde eğitim verilmesine imkân sağlayan bir karar da var ortada. Burada tercihlerin daraltılması değil çoğaltılması söz konusu. Demokratik toplumlarda aslolan vatandaşın bu tür taleplerini karşılayacak seçeneklerin arttırılmasıdır. Hiç kimse, hiçbir veliye karmaya ya da olmayana göndermek zorundasın diye bir şey empoze etmiyor. Ama alternatifleri sunuyoruz. Devletin yapması gereken de budur’ diyerek tartışmayı ayrı bir boyuta taşıdı.”
Cumhurbaşkanı sözcüsüne ilk hatırlatılması gereken; demokratik toplumlarda demokrasi sadece erkek cinsinin hakkı değildir. Karma eğitime karşı atılan her adım kadınları eğitim hakkından uzak tutma, erkeklerle eşit, bilimsel-mesleki eğitim hakkına sahip olamamak, cinsiyete göre eğitim almak anlamına gelir ki bu da “erkeklerin demokrasisi” demektir. Kuşkusuz, o demokrasi kadınların kazandığı hakları gasp edecektir. Ki karma eğitime karşı çıkan kararın kendisi bunun parçası zaten.
Ayrıca Kalın açıklamasında kız-erkek demiş. Kız diye bir cins yok. Kadın-erkek diye iki cins var. Daha kadın diyemeyenlerin topluma önereceği demokrasiden ne olur?
Cumhurbaşkanı sözcüsüne göre mesele bir demokrasi meselesi. Devletin yapması gereken halka alternatifler sunmakmış. Eşitlikçi olmayan, cinsiyetçi eğitime güzel bir kılıf uydurulmuş yani: Alternatif sunmak.
Demokrasiyi ancak amaçladıkları durukta inmek için binilecek tramvay olarak gören AKP’lilere belli ki yine demokrasi tramvayı gerekmiş.
Son durak şeriat. Türkiye’de bunu hooop diye getiremedikleri için durak durak getirmeyi planlamışlar ve uyguluyorlar bir zamandır.
Devletin halka “demokratik alternatif” kılıfında sunduğu, işte son durağı şeriat olan bu ara duraklar. Şeriat istikametli demokrasi, AKP demokrasisidir.
Ülkedeki demokratik uygulamaları anımsarsak; Cumartesi Annelerine polisin ağır gazlı saldırısı, toplantı ve gösterilerin yasalanması, grev hakkının engellenmesi, OHAL yerine gelen bu hal, kadınlara yönelik sürekli artarak devam eden erkek şiddeti, çocuklara yönelik erkek şiddeti, LGBTİ+ öznelere yönelik nefret suçları, Alevilerin zorunlu din derslerine karşı bilmem kaç kez Türkiye ve AİHM’de kazandıkları ama bir türlü uygulamaya konmayan davalar hep ileri demokrasi uygulamaları!
Kim diyebilir ki devlet alternatif sunmuyor? Bunlar alternatif değil mi?
‘Eylem yapıcan da ne olacak, otur yerine’ alternatifi.
‘Haksızlığı kabul etmeyip konuşup hakkını arican da ne olacak, sus otur yerine’ alternatifi.
‘Greve grip günlerce güneşin altında, yağmurun altında yorulucan da ne olacak, nasılsa mahkeme sermayedarı haklı bulacak, git kendine yeni iş ara’ alternatifi.
‘Öyle kadın-erkek karma, bir de bilimsel, ha bir de parasız, bunlar yetmezmiş gibi üstüne demokratik eğitim isteyeceksin de ne olacak, tramvayın son durağı şeriat, al sana harem-selamlık’ alternatifi.
Sendikalar sustukça, hak gasplarına karşı sadece sosyal medyada “beli kırılamayacak direnişler” örgütledikçe, veliler kuzu kuzu çocuklarını her türlü eğitim sisteminde okullara yolladıkça, siyasi partiler Ankara’daki binalarında kaldıkça bu tramvay hızla şeriata doğru gitmeye devam edecek.
Hatta kimi duraklarda durmaya bile gerek duymadan gidebilecektir.
Velhasıl devletin halk için “demokratik alternatiflerini” bilmeyenimiz yok. Devlet kendine demokrat.
Asıl sorun; sendikaların, siyasi partilerin, demokrasi cephesinin ve velilerin ortak bir tutum alıp gerçek demokratik alternatif sunup sunmayacağıdır.