KORKUT AKIN yazdı: “Halûk Ünal, kamerasını çevirdiği kişi ve kurumların üstüne basa basa vurguladığı demokrasi ve ekolojik yaklaşımı alabildiğine yansız ve güçlü görüntüler eşliğinde aktarıyor biz izleyiciye…”
KORKUT AKIN
Daha çok haber kameralarından ve Hollywood filmlerinden gördüğümüz coğrafyada, Suriye’nin kuzeyinde yaşayanların içinden, orayı anlatan bir belgesel Jiyan’ın Hikayesi. Orada yaşananları bilmek ve doğrusunu öğrenebilmek imkanı elde ediyoruz, bu gerçekten yalın, sakin ve bir o kadar da önemli anlatımla… Halûk Ünal, kamerasını çevirdiği kişi ve kurumların üstüne basa basa vurguladığı demokrasi ve ekolojik yaklaşımı alabildiğine yansız ve güçlü görüntüler eşliğinde aktarıyor biz izleyiciye…
Sinema hayattır…
Hep karşımıza çıktığı gibi, filmlerde Yeşilçam ve/veya Hollywood kalıpları gerçekmiş gibi verilir. Dolayısıyla o sınırlı ve güdümlü bakış ile görürüz çevremizi… Oysa kamera, gözdür ve yalın gerçekliği gösterir. Yönetmen Ünal, buna çok dikkat etmiş, gerçek yüzleri ve gerçek görüntülerini maskelemeksizin aktarmayı başarmış. Bir tek nokta çok üzdü beni… Her ne olursa olsun, bir sanat yapıtını üretenlerin adlarının jenerikte yer alması gerekir. Ancak yaşadıklarımız, ülkemizin içinde bulunduğu bu vahşi baskıcı süreç, bu doğal hakka izin vermiyor. Üzülmekten başka ne gelir elden… Umarız bir gün bu gerçek görüntülerin ardından gerçek adları da görürüz…
Aşk için…
Çağlar boyunca egemen erk ve erkekler tarafından baskı altında tutulan kadınlar, coğrafyanın dayattığı siyasal nedenlerle silaha sarılmışlar. İnsan ve ekoloji temelli bir toplumsal kalkınmanın önemini kavradıkları için, kadını erkeği ile seferber olmuşlar, eşit ve özgür bir dünya için. ”Gelecek kuşakların aşkı yaşaması için veriyoruz bu mücadeleyi” diyor Jiyan Tolhildan.
Kadın, yaşam, özgürlük…
İçinizdeki erkeği öldürmedikçe ne huzur duyabilirsiniz ne de özgür olabilirsiniz… Özellikle siyasal İslamcı düşüncenin -filmde de özellikle IŞİD düşüncesi olarak öne çıkıyor- kadını ikinci sınıf görmesi, gelişememenin en önemli kıstası zaten. IŞİD militanlarının, cennete gitmek için verdikleri mücadelede eğer kadınlar tarafından öldürülürlerse cehennemlik olacakları inancı bunun göstergesi…
Bir de kadın erkek eşitliği denilince, bizim ülkemizde hemen akla gelen taciz ve tecavüzün -ki Kürt gerillalar arasında çok yoğun olduğu, devletin hemen her açıklamasında yer alıyor- o kamplarda olmadığını izleyince, bizdeki gazete, televizyon ve egemen erk söylemine inanmak mümkün gözükmüyor.
Afrin, Rojava ve Kamişlo çizgisinde gerçekleştirilen belgeselde, yerel yaşamın bir diğerinden pek de farklı olduğunu söylemek zor. Hemen bütün yerleşim merkezlerinde Türkmen, Arap, Süryani ve Kürtler var ve hep birlikte daha demokrat, daha çevreci ve eşitlikçi bir yaşam kurmak için Rojava Anayasasını hayata geçirmeye çalışıyorlar. Aslına bakarsanız, bir daha izlemek gerek filmi, hem ayrıntıları yakalamak hem de mesajı kaçırmamak için…
Yerel öykü, evrensel anlatım
YPJ Merkez Karargah Komutanı Jiyan Tolhildan’ın yaşamı üzerinden kurgulanan “Jiyan’ın Hikayesi” yerel bir öykü gibi duruyorsa da, gerek güçlü sinema dili ve gerekse yalın kamera kullanımı ile evrensel bir anlatıma dönüşmüş. Muhakkak ki, güç koşullar altında yaşıyor ve savaşıyorlar… Muhakkak ki, kendilerine de -başta erkek arkadaşları olmak üzere- anlatmak zorunluluğu hissediyorlar… Muhakkak ki, içinde bulundukları coğrafyada yoksulluğun ve yoksunluğun etkisiyle birçok şeyden mahrumlar… Ama bir o kadar da mutlu, bir o kadar da umutlu ve heyecanlılar kadınlar. Kendi bulundukları yerde eşitliği sağlamışlar, sözlerini dinlettikleri gibi halkın da beğenisini kazanmışlar. Unutmadan eklemeliyim, Jiyan Tolhildan, belgeselin bir yerinde, “Askerlikte itiraz yoktur, emre itaatsizlik düşünülemez bile, ama bizde her şey ortaklaşa kararlaştırılır” diyor. Bu, belki de filmin savsözü…
Jiyan’ın Hikayesi, Yönetmen: Hâluk Ünal, belgesel, 80 dakika, Kuzey Suriye, 2017.