ÇEVİRİ – The Region’ın yorumu: “Türkiye ve Rusya bir başka anlaşmaya varamazsa, bölge Rus-Türk ilişkilerinin sona ermesine yol açan büyük askeri operasyonlara tanık olabilir. Türkiye’nin kendisini Suriye’nin gelecekteki planlarına dahil etmesinin tek yolu, İdlib’de bulunan cihatçı grupları, Astana görüşmelerinde temsil edebilmeye devam etmesidir.”
Şu günlerde Suriye Hükümeti, daha önceleri Suriye’nin çeşitli bölgelerindeki mevzilerini yitiren ve söz konusu bölgelerden tahliye edilen cihatçıların sıkışıp kaldıkları İdlib’in sınırına mühimmat ve teçhizat yığınağı yapıyor. Suriye ordusundan bir kaynağın ifadesine göre, İdlib’e yönelik büyük bir operasyonu hazırlık aşaması durumda.
Deraa ve Kuneytra’da art arda elde ettiği zaferlerle özgüven kazanan Rusya destekli Suriye Hükümeti güçlerinin İdlib’e yönelmesi artık her zamankinden daha güçlü bir olasılık.
Halihazırdaki gelişmeler Türkiye’yi tedirgin etmiş görünüyor. Türkiye, ÖSO güçleriyle birlikte Al-Bab ve Carablus’a yönelik olarak Fırat Kalkanı operasyonunu ve YPG kontrolündeki Afrin’e yönelik olarak da Zeytin Dalı operasyonunu yürütmüştü. İdlib’de konumlanmış olan ÖSO ile bağlantılı cihatçı grupların yakın müttefiki olan Erdoğan, Astana Sürecinin sonu olacağına dair Putin’i uyardı. Rusya, İran, Türkiye’nin başlattığı Astana Süreci, Suriye iç savaşını çatışan silahlı grupların diplomatik anlaşmaları yoluyla uluslararası kabul gören bir nihayete erdirmeyi öngörüyor.
Ancak İdlib’deki durum pek çok insan için halen tam bir muamma durumundadır. Yani, İdlib meselesinde gerçekten önemli olan şey nedir?
Türkiye ve Rusya’nın denetiminde oluşturulan Gerginliği Azaltma Bölgelerinden biri olan İdlib, müzakereler neticesinde Suriye’nin diğer bölgelerinden yapılan tahliyelerle pek çok silahlı cihatçı gurubun buluştuğu bir nokta haline geldi. Kesin rakamlara dayanan istatistiklere göre İdlib’de bulunan cihatçı grupların durumu şöyledir:
Ahrar el-Şam Hareketi: Savaşçıların sayısı, çoğunlukla Suriyeliler olmak üzere 15.000 civarındadır. İdlib’de çeşitli siyasi ve medya ofisleri var. Ahrar el-Şam Hareketi, Suriye devrimi sırasında ortaya çıkan dört İslami grup, Kataib Ahrar El Şam, İslami Fajr Hareketi, İslam el-Talia Jemae ve Kataib el-İman al- Muqatila’nın birleşmesiyle ortaya çıkan muhalefet gruplarından biri.
“Faileq al-Şam”: İdlib’de siyasi medya bürosuna sahip durumdalar. Kısmen Özgür Ordu gruplarına bağlı ve Suriye’deki silahlı çatışmada cihatçı gruplara destek için kurulan İslamcı muhalefet gruplarının ittifakına katılan 8.000 silahlı militanı bulunmaktadır. Koalisyon, daha önce Suriyeli İhvan’ı ve Hiet Dere el-Thewra’ya bağlı olan 19 farklı gruptan oluşuyordu.
Çeyş el-Mücahid: Bu hizbin İdlib’de bir medya ofisi ve 1000 savaşçısı var.
Furkan el-Haq: 2012 yılında kurulan ve yaklaşık 2.000 savaşçıya sahip olduğu tahmin edilen bu örgüt, idari olarak İdlib vilayetine bağlı bir kasaba olan Kafr Nab’da aktif durumda ve Özgür Suriye Ordusu’nun bir fraksiyonu olarak hareket ediyor.
Suqour al-Şam: 6.000 savaşçısı bulunan bu fraksiyon Özgür Suriye Ordusu ile birlikte hareket ediyor.
Esteqem Kema Omert’in Fraksiyonu: Bu fraksiyonun, Halep’in doğu kırsalı ile İdlib arasında bulunan 2.000 savaşçısı var.
Fateh al-Şam örgütü: Cephet’ul Nusra’nın isim değiştirmiş biçimi olan bu yapı, Batı ülkelerinden ve farklı Arap milletlerinden cihada katılmak için gelen toplam 6.000 yabancı savaşçıya sahip durumda.
Liwa el-Haq: İdlib’e bağlı olan Saraqib beldesinde yoğunlaşmış olan bu örgütün söz konusu mıntıkada yaklaşık 2.000 savaşçısı bulunuyor. Örgüt Fateh al-Şam’ın bir fraksiyonu olarak hareket etmektedir.
Cund al-Aqsa: Bu fraksiyon, yakın zamanda IŞİD’den ayrılarak Fateh al-Şam’a katılan ancak ayrı bir fraksiyon olarak hareket eden 1000 savaşçıdan oluşuyor.
Suriye İslam Konseyi: Yaklaşık 40 örgüt ve derneğin birleşmesiyle oluşan Suriye İslam Konseyi’nin başkanlık görevini Osama Rifai yürütmektedir.
4 Mayıs 2017’de ilan edilen ateşkese rağmen bu günlerde sürmekte olan askeri hareketlilik “Fırtınadan bir adım öncesi” olarak nitelendiriliyor. Güney’deki cephelerin temizlenmesinin ardından Kuzey Suriye’ye yönelmesi zaten beklenen hareketin İdlib’in ötesinde Halep’in kuzey kesimlerini ve Batı kırsalını da kapsaması muhtemel görünüyor.
İdlib’in kaderi, kenti Suriye’nin kuzeyinde çatışmaların merkezi haline getirdi. Deraa vilayetindeki silahlı grupların tahliyesi tamamlandıktan sonra, Suriye Hükümet güçlerinin bu son büyük kaleye yöneleceğine dair artık göz ardı edilemeyecek alametler belirmiş durumda. Türkiye ve Rusya bir başka anlaşmaya varamazsa, bölge Rus-Türk ilişkilerinin sona ermesine yol açan büyük askeri operasyonlara tanık olabilir. Türkiye’nin kendisini Suriye’nin gelecekteki planlarına dahil etmesinin tek yolu, İdlib’de bulunan cihatçı grupları, Astana görüşmelerinde temsil edebilmeye devam etmesidir.
Çeviri: Mustafa Kemal Ersöz
Kaynak: http://theregion.org/article/13967-an-operation-to-idlib-is-pipeline-facts-figures-of-rebels-idlib