MEHMET ALİ KARABEKMEZ yazdı: “Artık Hamdoş TİP İçerisinde oldukça popüler bir kişiliktir. Namı Antep topraklarının dışına taşmıştır. O da bunun hakkını fazlasıyla verir. Parti görev ve örgütlenme için onu nerede görevlendirmişse o hazır ve nazır olmuştur. Çünkü o bundan böyle ‘Türkiye İşçi Partisine Aşık olmuştur’.”
Gaziantep diyarından kişiliği, cesareti, partiye sadakatiyle 1965’lerden öldüğü güne kadar mücadeleyi elden bırakmayan Hamdi Doğan’ı 14 Temmuz 2018 günü kaybettik. O, vasiyet ettiği gibi deyişler, semahlar ve türküler eşliğinde cemevinden alınarak kendi köyü olan Çapalı’da kalabalık bir topluluk tarafından toprağa verildi.
Babası Azap Ali yıllarca ağaların hizmetinde çalışmıştır. Kendisi de babası gibi çeşitli ağaların hizmetini görürken Çapalı’da köyün ağası olan Hasan Bayaz’la tanışır. Kendi hayat hikayesinde* belirttiği gibi ilk siyasal kazanımını ağasından öğrenir. Hasan Bayaz ona kapitalizmi, ağalık sistemini ve sınıf çatışmasını anlatır. Ağa sıradan bir insan değildir. Fransa’da dört yıl kimya eğitimi görmüş, ülkeye döndüğünde Tekel idaresinde bir müddet çalıştıktan sonra Hamdoş’un da yaşadığı Çapalı köyüne modern sayılabilecek bir şarap tesisi yapmıştır. Hasan Bayaz 1946 açılımında Sosyalist Emekçi Köylü Partisi’nde yöneticilik yapmış, cezaevinde yatmış, sosyalizme inanmış bir kişidir.
Hasan Bayaz Türkiye İşçi Partisi (TİP) Gaziantep teşkilatının önemli şahsiyetlerinden biri olan Kürt Reşit’i Çapalı köyüne getirir ve Hamdoş’la tanıştırır. Bu tanışma ile kurulan yeni dostluk Hamdoş’un aynı zamanda TİP ile de tanışması olmuştur.
Hamdoş TİP’te çok hızlı yol alır, çeşitli parti oturumlarında söz alır, köydeki sömürüyü anlatır. Sonraki zamanlarda partinin yöneticileri olan Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Çetin Altan’larla tanışır. Bu insanlar kendisini Ankara’ya davet ederler. Yeni Mahalle parti kongresinde kürsüye çıkar, çok etkili bir konuşma yapar. Daha sonra Ankara’da bir sinemada Yaşar Kemal ile TİP’in konuşmacısı olur. Artık Hamdoş’un önü açılmıştır. Mehmet Ali Aybar 1965 seçimlerinde parti adına TRT’de yapılacak konuşmalarda Hamdoş’a yer vermek istediklerini kendisine söyler, o da kabul eder. O günlerin tek ve etkili aracı olan TRT’den Hamdoş TİP adına, Türkiye halkına hitap eder. Artık Hamdoş TİP İçerisinde oldukça popüler bir kişiliktir. Namı Antep topraklarının dışına taşmıştır. O da bunun hakkını fazlasıyla verir. Parti görev ve örgütlenme için onu nerede görevlendirmişse o hazır ve nazır olmuştur. Çünkü o bundan böyle ‘Türkiye İşçi Partisine Aşık olmuştur’.
TİP’in uygulamada olan ‘Milli Bakiye’ seçim sisteminin yardımıyla 15 milletvekili çıkarmayı başardığı 1965 seçimlerinde Hamdoş kendi köyü olan Çapalı’dan silme 137 oyun tümünü TİP’e çıkartarak bir ilki başarmıştır.
Hamdoş parti içi bölünmelerde hep Aybar’ın safında yer tutmuştur. Aybar’ı Türkiye’ye özgü bağımsız sosyalizmin savunucusu olarak görmüştür. Hamdoş’a göre TİP’in diğer liderleri Behice Boran, Sadun Aren Sovyetler Birliği’nden fazlaca etkilenen kimselerdi. ‘1968 Çekoslovakya olayında görüldüğü gibi bir sosyalist ülkenin başka bir ülkenin iç işlerine müdahale etmesini desteklemişlerdir’ demiştir.
TİP’in Malatya kongresindeki tartışmaların ışığında ‘Kürt Sorununa’ parti politikasında daha fazla yer vermeye başlaması ile birlikte partinin kapatılması gündeme gelmiştir.
1974’lerde ikinci TİP ve TSİP kurulurken Hamdoş bunlardan uzak durmuş, Mehmet Ali Aybar ve ekibi Sosyalist Devrim Partisi’ni (SDP) oluşturduklarında Hamdoş burada yerini almış, bıraktığı yerden partili mücadelesine devam etmiştir.
Sonraki yıllarda 12 Eylül Türkiye’de tüm partileri kapatır, gözaltılar ve işkenceler dönemi başlar. Hamdoş da bu dönemde tezgahtan geçer. Ama gözaltıyla kalır, tutuklanmaz.
12 Eylül sonrasında BSP kurulur ve çeşitli sol sosyalist yapılar bu partide birlikte mücadeleye başlarlar. Hamdoş burada yer almaz. Daha sonra ‘Geleceği Birlikte Kuralım Parti Girişimi’ ile Dev-Yol ile SDP taraftarları ve bazı sosyalistler BSP ile yollarını birleştirerek ÖDP’yi kurarlar. Hamdoş SDP’lilerle birlikte ÖDP’li olur. Ancak hiçbir zaman TİP’teki gibi ÖDP’li olamaz ve kendi deyimiyle ÖDP’ye bir türlü ısınamaz. Zaman zaman gelir gider, partiye uğrar, o kadar.
Hamdoş daralıp küçülen ÖDP ile siyasal ilişkisini azalttıktan sonra SDP’li ve eski TİP’lilerden oluşan 30-35 kişilik bir grupla Özgür Düşünce Derneği’nin (ÖDD) kuruluşuna öncülük eder. Fakat kısa bir süre sonra çeşitli gerekçelerle 13 arkadaşıyla birlikte ÖDD’den istifa ederek CHP’ye toplu geçiş yaparlar. Hamdoş bu geçiş esnasında ÖDD’nin artık miadını doldurduğundan kapatılması gerektiğini savunur. Ama derneğin diğer yöneticileri bu düşünceye karşı çıkarak dernek faaliyetine devam eder.
Böylece Hamdoş hayatının son dönemlerinde siyasal yaşamına CHP’li olarak devam eder. Kendisi ile bire bir yaptığımız görüşmede ‘Sınıf mücadelesinin ve sosyalizmin bayrağını en üst noktalara taşımış bir kişilik olarak, CHP tercihinin sebebi nedir?’ şeklindeki sorumuza şöyle cevap vermiştir: ‘Ben kırsal alanda halkın içerisinde okur-yazarlığı ilkokulu dışarıdan bitirerek öğrenmiş sıradan bir köylüyken siyasete atılmış ama halktan hiç kopmamış, halkıyla bağlarını her daim diri tutmuş birisiyim. Bu nedenle bugün paramparça halde, halkla tüm bağları kopmuş, adeta birbirinin kuyusunu kazan sol grupların içerisinde siyaset yapmayı düşünmediğimden, ayrıca her şeye rağmen CHP’nin halkımızın çeşitli yoksul kesimleriyle ilişkileri söz konusu olduğundan bu tercihte bulundum. Ayrıca bilesiniz ki tanıdığınız Hamdoş bu ilişkiler içerisinde her zaman kendi yolunu bulur’ demiştir.
Güle güle Hamdoş, yolun açık ve aydınlık olsun…
* Hamdi Doğan (Hamdoş) ‘Türkiye İşçi Partisi’ne Aşık Oldum’, İletişim Yayınları, 2009.