GÜLFER AKKAYA yazdı: “İki aşama ile sonuçlanacak olan bu seçimin ilk aşamasında AKP önce Meclis’teki çoğunluğunu kaybedecek. AKP’nin Meclis’teki çoğunluğunun düşürülmesi için tek çare HDP’nin barajı aşarak Meclis’e girmesi. HDP’siz Meclis, AKP’li Meclis demek. Bunu artık herkes biliyor ve CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi de bu gerçeği dillendiriyor.”
GÜLFER AKKAYA
Oy isteme bahanesi ile insanların işyerlerine gidip kurşun yağdırıyorlar, yaralananları hastanede vahşice katlediyorlar.
Oy isteme bahanesi ile insanları tehdit etmeye devam ediyorlar. Yıllardır valisi, kaymakamı halkı AKP’ye oy vermezseniz sizi buralarda barındırmayız, köyünüze hizmet getirmeyiz diye baskılıyorlar. Ve dediklerini de yapıyorlar.
Daha dün (perşembe) İçişleri Bakanı bir mitingde başka bir partinin seçmenine nereye oy vermesi gerektiğini “söyleyebiliyor.” “Söylüyor” ama “söyleyen” İçişleri Bakanı olunca halkı korku sarıyor. Malum evler basılıyor, suçsuz insanlar terör örgütüne yardım, üyelik gibi akıl alamaz suçlamalarla aylarca, yıllarca cezaevlerine konuyor. Cezalar alıyor.
Yine de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun seçmenlere nereye, kime oy vereceğini, üstelik tehdit yüklü tonda söylemesi bu iş #Tamam dedirtmekten başka anlam taşımıyor.
”CHP’liler sosyal medyada ‘HDP barajı aşamayacak, her aileden bir kişi HDP’ye oy versin’ diye paylaşımlar yapıyor, yazıklar olsun. Burada İstanbul’da böyle 1-1,5’lik bir kuru kesim var. Parası yerinde, ayak ayak üzerine uzatmış ‘acaba hangi fitneyi oluştursam’ diye bakıyor. Şimdi HDP’ye oy verecek. … CHP’liler kendinize gelin, partinize oy verin. Kim size partinize oy verdiniz diye karşı çıktı. Gidin partinize istediğiniz gibi her yerde oy verin.”
Bu ifadelerde esas ilgi çeken kısım HDP’ye oy vermeyin baskısı değil. “Kim size partinize oy verdiniz diye karşı çıktı” cümlesi. Bu bir itiraf adeta. İlk olarak ülkenin geldiği baskıcı ortamı göstermesi açısından adeta ibret verici nitelikte. Çünkü söyleyen bizzat İçişleri Bakanı’nın kendisi. Ayrıca CHP’lilere belki henüz niye CHP’yi destekliyorsunuz baskısı yapılmamış olabilir ama HDP’li seçmenlere bu baskı hep yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Sandıklar kaçırılarak, açık oy kullanmaya zorlayarak, bu köyde HDP’ye oy çıkarsa köyü yakarız, yıkarız tehditleri ile… Sizi burada barındırmayız diyerek… Ki biliyorsunuz çok sayıda insan yaşadığı yerden bu vb baskılar nedeniyle göç ettirildiler.
Bakanlar, valiler, kaymakamlar, muhtarlar üzerinden bu tarz baskılar yapılarak HDP’li seçmenin HDP’ye oy vermesinin önüne geçmeye çalışan AKP, yeni bir aşamaya sıçrayarak CHP’lilere de ne yapmaları gerektiğini “söylüyor” baraja karşı HDP’ye oy vermeyin diye “uyarıyor.”
Neden?
Çünkü iki aşama ile sonuçlanacak olan bu seçimin ilk aşamasında AKP önce Meclis’teki çoğunluğunu kaybedecek. AKP’nin Meclis’teki çoğunluğunun düşürülmesi için tek çare HDP’nin barajı aşarak Meclis’e girmesi. HDP’siz Meclis, AKP’li Meclis demek. Bunu artık herkes biliyor ve CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi de bu gerçeği dillendiriyor.
Öyle ki bugüne dek katıksız Kürt düşmanı olan ulusal faşist kimi yazarlar bile köşelerinde bunu yazmaktalar. Kürtleri ya da HDP’yi kabul ettikleri için mi? Hayır. Matematik ortada olduğu için. Cumhuriyet’in geleceği bugün HDP’li seçmenin vereceği oylara bağlı, onun için.
İlk turda HDP demokrasi güçlerinin, demokratik, aydın, barış ve birlikte yaşamı savunan seçmenlerin, yani toplumsal ittifakın oyuyla Meclis’e girmeyi başarınca sıra ikinci tura gelecek.
İkinci tur birincisinden kolay olacak. Çünkü halk birinci turda AKP’yi yenmiş, Meclis’te çoğunluğu kazanmış bir muhalefetten aldığı moral ve güçle ikici tura girecek. Bu durum insanları daha da umutlandıracak ve herkes bu güçle Muharrem İnce’yi destekleyecek. İnce belki de sürpriz oranda farkla Cumhurbaşkanı olabilecek. Bence olabilecek en gerçekçi tablo budur.
Anket şirketlerinin açıkladığı sonuçlara inanmamalıyız. Anketler değil, biz gerçeğiz. Oyu biz atacağız. Başkası gelip atmayacak. Kararlı olursak, yani birinci turda HDP, ikinci turda İnce dersek başarırız.
HDP’nin Meclis’e girebilmesi de, İnce’nin seçilebilmesi de birbirinden ayrı iki durum değil, bilakis birbirine göbekten bağlı. Çünkü ilk turda baraj aşılmazsa ikinci turda İnce de kazanamaz. İlk turu kazanan AKP ikinci turda kolayca ve hatta hileye, hurdaya gerek duymadan Erdoğan’ı seçecektir. Çünkü karşısında yenilmiş, dağılmış, iddiasını yitirmiş bir muhalefet olacak.
Öyle ki bu moral bozukluğu ile seçmenin bir kısmı oy kullanmaya bile gitmeyecektir.
Oysa ilk turda HDP’li Meclis ile Meclis’teki çoğunluğu ele geçirmiş, ilk turdan zaferle çıkmış bir muhalefet olacaktır. Ve bu muhalefetin daha da yükselttiği umudun etrafında toplaşacak yeni yeni insanların da desteği ile ikinci tur rahatlıkla alınacaktır.
Bitirirken; bu kez geçmiş dönemlerden alınan derslerle sandık güvenliği, Anadolu Ajansı hileleri, YSK oyunları konusunda da hayli hazırlıklı bir muhalefete tanıklık ediyoruz. Referandumda oylara sahip çıkamayan siyasi partiler bu konuda bu kez hepimize söz verdiler. Yanı sıra sivil girişimler de yine aktif olarak çabalamakta.
Biz de üzerimize düşeni yapalım. Oy atalım, sandıklara sahip çıkalım. Sonra halaya duralım.