GÖKCAN AYDOĞAN yazdı: “Gezi’nin yüzümüze çarpan fakat bir yandan da hepimizi gülümseten bir arada yaşama ve direnme yeteneğini yeniden yaratmamız gerekli. Seçimi dayanışmayla takip eden, Erdoğan’ın koymaya çalıştığı bariyerleri aşarak birliktelik duygusu yaratan HDP ve CHP seçmeni bunun olabileceğini gösterdi.”
GÖKCAN AYDOĞAN
Kesin sonuçlar açıklanmamasına rağmen seçimlerin sonuçlandığını söyleyebiliriz. Muhalefet büyük bir hayal kırıklığı içerisinde, fakat hatalardan ders almadan bu gidişi değiştirmek mümkün müydü?
Sonda söyleyeceğimi en baştan söylemiş olayım: Tüm hile ihtimallerini hala aklımızdan çıkarmadan, kaybedenin CHP’nin pragmatik siyaseti ve Erdoğan tipi sağın soldan kopyası olmaya çalışmasıdır. Hile ihtimallerini aklımdan çıkarmadan CHP’nin kaybettiğini iddia ediyorum. Çünkü günün sonunda İnce, Erdoğan’ı kutladı ve herkesi sonuçlara sağduyuyla yaklaşmaya çağırdı. Erdoğan’ı kutlaması normal şartlarda medeni bir hareket olarak görülebilir. Fakat faşizmi kurmak için yola çıktığı seçimde bir diktatörün seçim başarısını kutlamak en hafif tabirle faşizme tabi olmaktır. Hal böyle böyleyken bile insanlar sokakları doldurmak yerine İnce’nin ardına dizilip evlerinde bekliyorlarsa hileli seçim tartışması yapmak anlamsızdır. Düşünülmesi gereken hileli seçimin nasıl yapılabildiği değil, Erdoğan’a iradesini teslim ettiği için AKP’lileri eleştiren CHP’lilerin tüm öfkelerine, hayal kırıklıklarına rağmen sokağa çıkmak için İnce’nin iki dudağının arasından çıkacak söze bakmasıdır. Keza, seçimler devam ederken İnce’nin yaptığı önce sandıklarda sonra Yüksek Seçim Kurulu binaları önünde ve sokakta olacağız açıklamasının ardından, on binlerce insan sosyal medyada “sandıkları sokakta koruyacağız, bu sefer ‘tamam’” diye açıklamalar yapıyorlardı.
CHP’nin bu seçimde de açıkça sürdürdüğü -1 Kasım seçimleri sırasında da gerçekleştirdiği- sokak muhalefetini sindirme görevi büyük resme bakıldığında aslında daha net anlaşılıyor. “%50’yi evinde zor tutuyoruz” lafını Erdoğan söylemişse de duruma bakıldığında CHP’ye daha çok yakıştığını söylemek mümkün.
Fakat esas mesele seçim akşamı CHP’nin yeni Gezi direnişlerinin ihtimalinin önünü kesmesi değil. Keza, böyle bir direniş ne İnce’yi dinler ne Erdoğan’ı. Bu yazının esas meselesi, CHP’nin sağ siyasetin soldan kopyası olmaya çalışması stratejisinin, öldüğü halde cenazesinin kaldırılmaması ısrarıdır.
İyi Parti ve Saadet Partisi’nin oylarının toplamı kesinleşmeyen sonuçlara göre %10,36 yapıyor. HDP büyük baskılara, kayyumlara, binlerce üyesinin tutuklanmasına, birçok ilde müşahitlerine bir iki gün öncesinden polis operasyonu yapılmasına, Urfa’da hortlatılan derin devlet taktiklerine rağmen oyların %11,62’sini almıştır.
Yeni Türkiye için kurucu bir siyaset örebilmenin, gerçek bir sol siyasetle Erdoğan’ın her boşluğundan sızabilmenin ihtimalini bir kenara bırakalım, sadece oy sayısı olarak bile CHP’nin nasıl vahim bir hataya düştüğü ortadadır.
CHP’nin artık şunu anlaması gerekiyor: Asla Erdoğan’dan daha başarılı bir sağcı olamayacaksınız. O sebeple, sağa kayarak Erdoğan’dan oy koparma ihtimaliniz yoktur. Ekonomik kriz, Kürt sorunu, işsizlik, tutuklu öğrenciler-akademisyenler-gazeteciler-insan hakları savunucuları-siyasetçiler-aktivistler, sendikalı olma oranlarının dibe vurması, dış borç, OHAL, dış siyaset, kadınların-LGBTİQ’ların cinsel ve fiziksel şiddet sarmalında boğulmaya çalışılması, Alevilerin ve diğer kimliklerin daha da düşman bellenmesi… Liste uzatılabilir fakat değişmeyecek bir nokta var: Bunların hepsine sadece gerçekten sol bir siyaset çözüm önerebilir, MHP’den kopma dinazor milliyetçi İyi Parti, Sivas Katliamı faili ve alkışlayıcısı Saadet Partisi değil. Seçimlerden önce de bunu dile getirdik. Yalnız, Erdoğan’a karşı her yol mubahtır bloğunun gürültüsünde ne yazık ki kaybolup gitti.
Sonuç?
CHP, 1 Kasım’ın da gerisine düşmüş. Şaşırtıcı mı?
CHP ne yapsa partiye sırtını dönmeyen Aleviler, Sivas Katliamı failleriyle ortaklığı da mı sineye çekseydi? Gençler, üniversitede-sokakta kendilerine musallat olan ülkücülerle sırf Erdoğan gitsin diye yan yana yürüyebilecek mi sandınız gerçekten?
Peki, ne yapmalı?
Şunu görmek lazım: İnce yeni şeyler söylediği için sokaklar dolmadı. Erdoğan’ın seviyeyi milli kıraathanelere çektiği bir seçim sürecinde tabii İnce “böceklerin içinde tanrı” gibi durmaktaydı. Lakin esasında yapmaya çalıştığı, Erdoğan’la aynı şeyi söylemeden aynı düzlemde konuşmak, sürekli sağ seçmene soldan göz kırpmaya çalışmaktı. “Sokaklar neden doldu o zaman? İzmir, İstanbul mitinglerini izlemedin mi adam?” diyenler olabilir. İzledim, merak etmeyin, izledim. Erdoğan’dan bu kadar bıkmış seçmenin alanları doldurmasından daha doğal bir şey var mı?
Esas soru, İstanbul’da alanları dolduranların kaçı sokaklarda çalışma yürüttü? Kaçı CHP’nin seçim politikalarına, muhalefet ediş tarzına müdahil oldu? Alanlardaki insanları, AKP mitingindeki kalabalıktan ayıracak olan budur. Bu yapılmadıysa sonuca şaşırmak da pek anlamlı değil. Seçim kazanılsaydı dahi parlamentonun geleceği belli değildi. Bu noktada değişimi sandığa kitleyen CHP, sokakta Erdoğan’a direnmeyi daha en başından yok sayarak, esasen Erdoğan’ın elini rahatlattı.
Erdoğan’ın seçim mitinglerinde heyecan yoktu, kalabalıklar yoktu. Seçim konuşmalarında yeni hiçbir şey yoktu. Fakat yine kazandı. Çünkü alternatifi yok.
CHP ve HDP bu alternatifsizliği doldurabilir. Yeni bir söylemi cesaretle sahiplenebilir. Erdoğan’ı gerçekten köşeye sıkıştırabilir. İnsanların merakını celbedebilir, “yeni bir şeyler söylüyorlar, acaba denesek mi?” diye sorgulatabilirler. Barışın, demokrasinin, sosyal adaletin gerçekte ne olduğunu gösterebilirler. Sokakta insanların yeni bir hayatı kurmasına köstek değil destek olabilirler. Kutuplaşmaya inat omuz omuza durulabildiğini gösterebilirler.
Hatırlayalım, Erdoğan tarihteki ilk diktatör değil. Kaybetmeyeceğini düşünen son diktatör de olmayacak.
Fakat şunu da unutmayalım. Hiçbir diktatör de, siyasetini diktatörünkine benzetmeye çalışan solumsu bir muhalefetle devrilmedi. CHP tarihte Erdoğan’ın karşısına dikilebilecek bir muhalefetin önünü tıkayan Truva atı olarak anılmak yerine, Erdoğan’ı yıkan en geniş sol muhalefet bloğunun güçlü öznelerinden biri olarak anılmak istiyorsa yapması gereken açıktır. Erdoğan iktidarının yalanına, polis-asker şiddetine, kayyum adaletsizliğine, cezaeviyle terbiye etmeye çalışmasına, yok saymasına maruz kalmış ama yine de sağın artıkları olan Saadet Partisi ve İyi Parti’nin toplam oyundan çok oy almış HDP’yle, Türkiye’ye nasıl nefes aldıracağını düşünmeye başlaması gerekli. CHPlilerin öfkesine, gücüne ve sokakta örebilecekleri bir direnişin meşruiyetine güvenmeli.
Çünkü Erdoğan kazandı.
Son halkayı zincire geçirdi.
Faşizm, muhalefetin HDP’den uzak durmasıyla faşizme verdiği utangaç onay, Avrupa’nın göz yumması ve Erdoğan’ın derin devletin tüm eski katillerini çeperinde toplamasıyla kurumsallaşıyor. Önümüzdeki süreçte Erdoğan seçime ihtiyaç duymazsa seçim yapılmayacak bir süreç olacak. Savaş naralarının daha da yükseldiği, ekonomik krizde kırılan emekçilerin öfkesini Erdoğan’a değil de Erdoğan’ın peşinde Türkiye’yi felakete sürükleyecek savaşlara kanalize ettiği bir süreç olacak. Devletin bekası, daha da fazla Erdoğan’ın bekası olacak. Bu durumda CHP, ya MHP gibi Erdoğan’ın yanına dizilecek, ya da Erdoğan’ı eleştirirken ve direnirken HDP gibi vatan hainliği suçlamasını göğüsleyecek.
Bu seçim ve genel olarak yenilgi yılları bir ders olsun. CHP çok acil şekilde pragmatik sağ siyaseti bırakmalı, kabuk değiştirmeli, sırtındaki kamburları atmalıdır. Günümüzde dünyada örnekleri oldukça çoktur. Sistem-içi siyasette iyice sağa kaymış sosyal demokrat partilerin hepsi bu dönemde kabuk atmakta ve içerden çalkalanmaktadır. Fakat aynı zamanda halkta karşılıkta da bulmaktadır. İngiltere, Fransa, İspanya bunun en öne çıkan örnekleri. Erdoğan’a dur demek için elimizde daha kuvvetli bir umut, daha iyi bir reçetemiz yok. Sokağa çıkmanın üzerindeki korku bulutunu yıkmamız gerekli. Gezi’nin yüzümüze çarpan fakat bir yandan da hepimizi gülümseten bir arada yaşama ve direnme yeteneğini yeniden yaratmamız gerekli. Seçimi dayanışmayla takip eden, Erdoğan’ın koymaya çalıştığı bariyerleri aşarak birliktelik duygusu yaratan HDP ve CHP seçmeni bunun olabileceğini gösterdi. CHP’nin tek yapması gereken sokağa çıkmak isteyen, yan yana durmak isteyen insanların önünde köstek olmayı bırakmasıdır.