ERDAL KARA yazdı: “Fırat’ın batısında hatırı sayılır bir miktarda seküler seçmen HDP’nin barajı aşması için dayanışma oyu vermiştir. Bu oy % 1.5 ile % 2 aralığına tekabül etmektedir. HDP’nin barajı geçmesi için ‘dayanışma’ oyu veren her yurttaş, açık ya da üstü örtük olarak Türkiye’nin geleceğinin Kürtlerle birlikte kurulabileceğine inanmaktadır.”
ERDAL KARA
Seçimin ertesi günü, daha sandık seçim tutanaklarına atılmış imzaların mürekkebi kurumadan Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır Hürriyet’e verdiği mülakatta seçim sonuçlarını değerlendirdi. Söylediklerinin büyük bir çoğunluğuna katılmak mümkün. Lakin, “Belli bir kesim, CHP’lilere ‘barajı aşması için HDP’ye oy verin’ çağrısında bulundu. Etkisi oldu mu?” sorusuna verdiği cevap kamuoyunda en dikkat çeken husus oldu.
Ağırdır soruyu şöyle cevaplıyor:
“Hayır, çok fazla değil. Bu 11.6’nın 10 puanı zaten Kürt yurttaşlarımızın. Türklerin içinden sadece “HDP barajı geçsin” diye gelen oy yarım puan bile değildir. Cumhurbaşkanı adayı hapiste, örgütlerde tutuklular var, yüzde 12’lerde oy alıyorsa, başarıdır.”
Biz de Ağırdır gibi HDP’nin başarılı olduğunu düşünüyoruz ancak soruya vermiş olduğu cevabın manipülatif olduğundan kuşkumuz yok.
Ağırdır’ın hesabına göre HDP’nin 11.6’sının 10 puanı Kürt yurttaşların oyları. Yarım puandan azı “HDP barajı geçsin” diye Türklerin verdiği oylar. Haliyle geriye kalan 1.1 puandan biraz daha fazlası da Türklerin de içinde yer aldığı diğer etnisiteden yurttaşların oyları. Bu 1.1, barajı geçsin diye HDP’ye oy vermediğine göre kararlı HDP seçmeni olmalı.
Soru bir etnisiteye işaret edilmesi amacıyla sorulmadığı halde Ağırdır’ın cevabı nedense etnisiteye dayandırarak vermesi enteresan: “Türklerin içinde sadece ‘HDP barajı geçsin’ diye gelen oy yarım puan bile değildir.”
Ağırdır’ın manipülatif olduğundan kuşkumuz olmayan “Türkler” vurgusunu şimdilik bir kenara bırakalım ve “HDP barajı geçsin” diye verilen oyların hangi seviyede olduğunu anlamaya çalışalım.
HDP 7 Haziran seçimlerinde % 13.1 oy aldı. Seçimlerin ertesinde AKP savaş siyasetine yöneldi. Kürt Hareketi, AKP’nin savaş siyasetine savaş siyasetiyle karşılık verdi. Özellikle Türkiye’nin Kandil’i bombaladığı Temmuz ayından itibaren müesses nizam HDP’yi şeytanlaştırmak için elinden geleni yaptı. AKP dışındaki burjuva siyasal partileri de şu ya da bu ölçüde bu tutuma ortak oldu. Bütün burjuva medyası HDP’ye kararlı biçimde ambargo uyguladı. HDP 1 Kasım’da 10.8 oy aldı. Şeytanlaştırma, baskı, yıldırma, her türlü yöntem denenerek HDP tecrit edilmeye çalışıldığı halde 1 Kasım’da HDP’ye oy vermekte ısrar eden seçmenin çok büyük bir çoğunluğunu “kararlı” HDP seçmeni olarak değerlendirmek gerekmektedir. Küçük bir seçmen grubu ise hangi etnisiteden olursa olsun barajı geçmesi için 1 Kasım’da da HDP’ye oy veren seçmenlerden oluşmaktadır. 7 Haziran, 1 Kasım ve 24 Haziran seçim sonuçlarını karşılıklı olarak analiz ettiğimizde göreceğiz ki, 1 Kasım’da barajı geçmesi için HDP’ye oy veren seçmenlerin bir kısmı 24 Haziran’da ya HDP’ye oy vermemiş ya da sandığa gitmemiştir.
Her şeye rağmen 1 Kasım’da HDP’ye oy veren yurttaşların çok büyük bir çoğunluğu kararlı HDP seçmeni olduğu için 1 Kasım seçim sonuçlarını baz alacağız.
Üç büyük ilde barajı aşması için HDP’ye verilen desteğin seviyesi
1 Kasım seçimlerinin ardından Kürt Hareketi özyönetim siyasetine derinlik kazandırdı. Sonrasını biliyoruz. HDP’ye yönelik kesif şiddet, terör ve bastırma dalgasıyla yüz yüze geldik. Hala binlerce HDP yöneticisi gözaltında, bir önceki dönemin eşbaşkanları da içinde olmak üzere birçok HDP milletvekili hapis cezası aldı ya da tutuklu. HDP’nin siyaset yapma olanaklarının nerede ise sıfır seviyelerine kadar düştüğü geçtiğimiz iki buçuk yıl içinde Fırat’ın batısında kararlı HDP seçmeninin sayısının arttığını iddia etmek gerçekçi olmayacaktır. Toplumsal muhalefetin mevcut durumu da bunu ortaya koymaktadır zaten.
1 Kasım seçimlerinden bugüne Türkiye, Irak ve Suriye Kürdistan’ında yaşanan gelişmelerin ise tam tersi yönde bir yönelime işaret etmesi beklenirdi. Özyönetim direnişleri esnasında uygulanan vahşetin, Kürdistan Referandumu’nda AKP’nin takındığı Kürtlere düşmanca tutumun ve Suriye Kürdistanı’na yönelik olarak gerçekleştirilen Cerablus, Afrin harekatlarının bölgede HDP’nin oylarının artışına neden olması beklenirdi.
Özcesi, Fırat’ın batısında kararlı HDP seçmeninin sayısında azalışın, bölgede ise artışın olması eşyanın tabiatına uygundu.
Önce Fırat’ın batısına bakalım.
1 Kasım’a göre HDP oylarını İstanbul’da (Tablo 1) 236.330, İzmir’de (Tablo 2) 83.869, Ankara’da (Tablo 3) 72,375 arttırmıştır. Bu üç ildeki 392.500 oy artışı Türkiye’deki 51 milyon geçerli oyun % 0.77’sine tekabül etmektedir. Bu üç ilde 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerine mukayeseli oy artışı oransal olarak şöyledir:
İstanbul’da 1 Kasım’a göre % 26.12, 7 Haziran’a göre %10.7; İzmir’de 1 Kasım’a göre % 26.35, 7 Haziran’a göre 16.27; Ankara’da 1 Kasım’a göre % 34.82, 7 Haziran’a göre % 23.98 oranlarında oy artışı görünmektedir. Bu üç il içinde oy artışı en fazla İstanbul’da olmuş olsa bile oransal olarak en düşük il İstanbul’dur.
Bu üç ildeki oyların ayrıntılı analizi bize şu sonuçları vermektedir.
- Her üç ilin bütün ilçelerinde oy oranları 1 Kasım seçimlerinin üzerindedir.
- İstanbul’da Kadıköy, Maltepe, Kartal, Şişli, Beylikdüzü, Ataşehir, Sarıyer, Beşiktaş, Bakırköy, Büyükçekmece, Adalar, Şile; İzmir’de Karşıyaka, Çiğli, Konak, Narlıdere, Balçova, Dikili, Urla, Menderes, Seferihisar, Foça, Kınık, Ödemiş, Karaburun; Ankara’da, Çankaya, Mamak, Keçiören, Etimesgut, Sincan, Yenimahalle ilçelerinde HDP oyları oransal vore mutlak olarak belirgin biçimde 7 Haziran seçimlerinin üzerindedir. Bu ilçeler aynı zamanda CHP’nin oyunun yüksek olduğu ilçelerdir.
- İstanbul’da, Sultangazi, Arnavutköy, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Sultanbeyli, Esenler, Silivri; İzmir’de Torbalı; Ankara’da Bala, Haymana, Beypazarı ilçelerinde HDP oyları oransal ve mutlak olarak belirgin biçimde 7 Haziran seçimlerinin altındadır. Bu ilçeler aynı zamanda CHP’nin oyunun düşük olduğu ilçelerdir.
- Her üç ilde de, 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye oy verme eğilimi içine giren muhafazakar Kürt seçmenin 1 Kasım 2015 seçimleriyle birlikte başlayan HDP’den uzaklaşma eğiliminin 24 Haziran’da da devam ettiği görülmektedir. Bu eğilim, Bölge’deki (18 il) seçim sonuçlarında çok daha belirgin olarak görünmektedir. Bölgedeki bu eğilimin azalan oranda metropollere yansıdığı söylenebilir.
Sonuç: İstanbul, İzmir ve Ankara’da HDP barajı geçsin diye verilen oy geçerli oyların asgari % 0.77’sini oluşturmaktadır. Azami oranı kestirebilmek zordur. Burada belirleyici faktör, bölgede kendisini hissettiren muhafazakar seçmenin uzaklaşma eğiliminin metropollere ne ölçüde yansıdığı gerçeğidir. Biz bu faktörü devre dışı bırakarak değerlendirmemize devam edeceğiz. Ağırdır’ın manipülatif davrandığı çok açıktır. Sadece bu üç ilin seçim sonuçları barajı aşması için HDP’ye verilen desteğin geçerli oyların asgari % 0.77’si olduğunu göstermektedir.
Fırat’ın batısında barajı aşması için HDP’ye verilen desteğin seviyesi
Üç metropol kentteki (İstanbul, İzmir ve Ankara) geçerli oyların Fırat’ın batısındaki (Bölge’deki 18 il dışta bırakılarak) geçerli oylara oranı % 33.4’tür. Üç büyük kentteki sonuçları Fırat'ın batısındaki bütün illere genelleştirdiğimizde HDP'nin barajı aşması için verilen oylar geçerli oyların %2.3'üne tekabül etmektedir. Kuşkusuz böylesi düz bir hesap yapılamaz. Bu nedenle, üç metropol kentte gördüğümüz bu eğilimin Fırat’ın batısındaki diğer kentlerde ne oranda olduğunu anlayabilmek için Tablo 4’deki sonuçları değerlendirmekte yarar var. Bu tablodaki verilerden aşağıdaki sonuçları çıkarmak mümkündür.
- Amasya, Balıkesir, Çanakkale, Çorum, Edirne, Hatay (%3.75 ile en yüksek il), Kırklareli, Muğla ve Tekirdağ’da HDP oyları 7 Haziran 2015 seviyesinin oransal olarak belirgin biçimde üzerindedir. Çorum dışta bırakılacak olursa bu iller aynı zamanda CHP’nin oyunun görece yüksek olduğu illerdir.
- Adana, Antep (%3.32 ile en yüksek il), Kırşehir, Konya, Maraş, Mersin ve Malatya’da HDP oyları 7 Haziran seviyesinin oransal olarak belirgin biçimde altındadır. CHP Kırşehir’de oylarını belirgin biçimde arttırırken, Adana ve Mersin’de belirgin biçimde, Antep’de kısmen oy kaybetmiş, Konya, Maraş ve Malatya’da oy oranını korumuştur.
- Fırat’ın batısındaki illerde 24 Haziran seçimlerinde HDP’nin aldığı oyun 7 Haziran seçimleriyle mukayesesi yapıldığında barajı aşması için HDP’ye verilen oylarda üç metropol ildeki desteğe göre negatif bir sapma görünmektedir. 7 Haziran seviyesini aşan il sayısı az, altında kalan il sayısı fazla olduğu gibi, geri kalan illerin büyük bir çoğunluğunda oy oranları ya 7 Haziran seviyesine çok yakın, ya seviyesinde ya da az bir miktar altındadır. Bu şartlar altında üç büyük şehirdeki orandan yola çıkarak yukarıda işaret ettiğimiz % 2.3 oranına ulaşmak mümkün olmayacaktır.
Sonuç: Burada ayrıntılarına girmemek üzere şunu söyleyebiliriz. Bizim yaptığımız hesaplamalara göre barajı aşması için HDP’ye verilen destek Fırat’ın batısında oransal olarak toplam % 1.5 ile % 2 seviyeleri aralığındadır.
Bölge’deki seçim sonuçlarının değerlendirilmesi
Bölge’de seçim sonuçlarının değerlendirilmesi için Bölge İllerinde HDP’nin Oy Değişimi (Tablo 5) ve Diyarbakır İlçelerinde HDP’nin Oy Değişimi (Tablo 6) tabloları aşağıda yer almaktadır.
Şimdi bu tablolar ışığında seçmen davranışlarının yönüne bakabiliriz.
Bu tabloları ele alarak sonuçlar çıkarmadan önce şu hususun altını kalınca çizmekte yarar var. 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimleri yüz yıla yaklaşan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en anti-demokratik seçimleri olmuştur. Ne türden uygulamaların yapıldığını, baskı, sindirme, yıldırma ve terör politikasının boyutlarının hangi ölçülerde olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir de bunlara seçim hilelerini eklemek gerekir. Bunları bir kez daha tekrar etmenin gereği yok. Ancak durumu sadece bu faktörlerle izah etmek mümkün gözükmemektedir. Baskı, sindirme, yıldırma ve terör politikalarının, seçim hilelerinin seçmen üzerinde daha az etkili olduğu kent merkezleri ve merkez ilçelerdeki seçim sonuçlarıyla kırsal bölgelerdeki seçim sonuçları arasında yapılacak karşılaştırmalı bir analiz, yukarıda işaret ettiklerimiz dışında seçmen davranışlarını etkileyen, hatta belirleyen faktörler olduğunu göstermektedir. Bu itibarla kolaycılığa kaçmadan, topu taca atmadan, hangi faktörlerin bu sonuçlar üzerinde etkili olduğu üzerine düşünmek geleceği kazanabilmek için zorunlu görünmektedir. Kimseye akıl vermek istemeyiz, bu itibarla bu konuya zorunlu kalmadıkça değinmeyeceğiz. Esas olarak seçim sonuçlarının ortaya koyduğu gerçeklerle ilgilenmekle yetineceğiz.
Bölge’deki seçim sonuçlarını değerlendirmek için 18 ili esas aldık. Vermiş olduğumuz tablolardan (Tablo 5 ve 6) çıkardığımız sonuçlar şunlardır:
- Ağrı ve Iğdır dışta bırakılırsa sandığa gitmeme oranı beklendiği kadar değildir. Ya Türkiye ortalaması seviyesinde ya da bu ortalamanın birkaç puan altındadır.
- 7 Haziran 2015 seçimlerine göre ilçelerde oransal olarak oy kayıpları çok daha yüksektir.
- 1 Kasım’dan 24 Haziran’a Ardahan ve Urfa hariç Bölge’deki oransal oy kayıpları, Fırat’ın batısının aksine süreklilik göstermiştir. HDP’nin oy trendi açısından Fırat’ın batısı ile doğusu arasında tam tersi bir yönelim dikkati çekmektedir.
- Bölge’de (18 il) 1 Kasım’a göre mutlak oy kaybı 122 bindir. Bölge’de geçerli oy sayısı 232 bin artmıştır. Geçmiş seçim sonuçlarından yola çıkarak HDP’nin bölgede oy oranının asgari % 50 olduğu varsayıldığında HDP’nin bölgede gerçek mutlak oy kaybının 240-250 bin seviyelerinde olduğu görülmektedir. Bu oy miktarı Türkiye genelinde % 0.5 oya tekabül etmektedir.
- Bir ölçü olması için Diyarbakır’ın ilçelerinde de seçmen yönelimini ele aldık. Diyarbakır’ın merkez ilçeleri ile taşrasında (Hani ve Eğil’de kayıp çok daha yüksektir ) belirgin bir yönelim farklılığı göze çarpmamaktadır. 1 Kasım seçimlerine göre Diyarbakır’ın ilçelerinde oransal olarak oy kaybı % 7.97 (Silvan) ile 21.14 (Hani) aralığında değişmektedir.
Sonuç: 7 Haziran seçimlerinin ardından AKP’nin savaş siyasetine Kürt Hareketi savaş siyasetiyle karşılık verdi ve 1 Kasım Seçimleri’nin ardından politikasını özyönetim direnişleriyle derinleştirdi. Bu tutum nedeniyle, 7 Haziran’da HDP’ye oy vermiş olan muhafazakar/mütedeyyin ve orta sınıf Kürt seçmenin 1 Kasım başlayan HDP’den uzaklaşma eğiliminin 24 Haziran’da da devam ettiği görülmektedir.
Sonucun sonucu, özetin özeti
Bunca değerlendirmeyi Ağırdır’ın manipülasyonu nedeniyle yapmak zorunda kaldık. Yoksa tartıştığımız bedahattır. Tartışmadan varestedir. Seçim sonuçlarının analizi bir gerçeği apaçık göstermektedir: % 1.5 ile % 2 aralığındaki bir seçmen HDP’ye barajı geçmesi için oy vermiştir. Ağırdır gibi bu işin erbabı olan bir kişinin rakamların dilini çözemediğini, anlayamadığını düşünmek doğru olmaz. Çözmekte, anlamakta ama yine de manipülasyon yapmaya ihtiyaç duymaktadır.
İdeoloji böyle bir şeydir işte. Bir fikre saplantılı olarak bağlı kaldığınızda, kamuoyu araştırmacısı bile olsanız gerçeği, rakamların dilini anlamak istemezsiniz. Sosyalistler için çok bilinen bir örnektir, laboratuarda materyalist, gündelik hayatında idealist deriz. Ağırdır da öyle işte. Önyargılarının kurbanı. Ya da şöyle … Durum değişti, görmemek için direniyor… 7 Haziran seçimlerinin ardından aynı falsoyu yapmış olsa da öyle hakikati görmesini isteriz. Nihayetinde aynı tarafta bulunuyoruz onunla.
Sonucun sonucunun sonucu
Özetin özetinin özeti,
Uzun lafa gerek yok. Sandık başındaki kulun bildiğini Allah’tan saklamaya da gerek yok. Fırat’ın batısında hatırı sayılır bir miktarda seküler seçmen HDP’nin barajı aşması için dayanışma oyu vermiştir. Bu oy genel seçim sonuçları itibariyle % 1.5 ile % 2 aralığına tekabül etmektedir. Bu rakamı küçük göstermekten, önemsizleştirmekten, silikleştirmekten ne Kürtlerin, ne sosyalistlerin, ne seküler eğilime sahip olan yurttaşların hiçbir çıkarı yoktur. Geçmişte ya da şu anda, hangi siyasal yönelime sahip olursa olsun HDP’nin barajı geçmesi için “dayanışma” oyu veren her yurttaş, açık ya da üstü örtük olarak Türkiye’nin geleceğinin Kürtlerle birlikte kurulabileceğine inanmaktadır. Mesele bu kadar basittir. Ötesi lafı güzahtır, totolojidir.
Ağırdır’ın yaptığı manipülasyonun öncelikli nedeni sanırım, son yıllarda AKP’nin yeminli Kürt düşmanı olduğunun büsbütün ortaya çıkmış olmasına rağmen hala Kürt Sorunu’nun AKP eliyle çözülebileceğine yönelik kör inançtır. Herkes böyle bile…