GÜLFER AKKAYA yazdı: “Ayrıca artık kadınların görünmeyen emekleri üzerinde hesap yapılan seçim vaatlerine de tam cepheden itirazımız var. Emekliler, öğrenciler ya da hangi kesimden bahsedilecekse bu kesimlerin içinde kadınlar özel olarak, pozitif ayrımcı politikalarla görülmeli, desteklenmeli.”
GÜLFER AKKAYA
Seçim atmosferine girmemizle adayların erkeklik hormonlarının tavan yapması bir oldu. Bir birinin üzerine bırakılmış koçlar gibi kafa kafaya tokuşup durmakta adaylar.
Ergen erkek kavgalarına, ağız dalaşlarına, hayatlarımızda karşılığı olmayan şakalara, esprilere ihtiyacımız yok. Adayların kendilerini toparlamaları gerekiyor.
Değişmesi, düzeltilmesi gerekli tonlarca sorun varken bunlardan bahsetmeyip ben daha iyi laf sokarım yarışı ile oy avcılığı yapma zamanı değil.
Zaman sorunları kaynaklarıyla gösterip çözüm önerilerini sunma zamanı.
Öyle “Gelince ben yaparım” tarzı kuru laflarla değil.
Yıkım halinde bir ülke kalacak kazananlara.
Ekipleriyle, alanında uzman kadın ve erkeklerden oluşan siyasi birimlerle karşımıza çıkmalılar. Sırf adayları değil, o adayların beraber çalışacak kolektif gücü de görmemiz, hangi soruna nasıl çözüm öneriyorlarsa bunu bilmemiz gerekiyor.
İstediğimiz şey kavga olsa, üst perdeden konuşmalar duymak olsa, artistik hareketler olsa bunun için yeni adaylara ihtiyaç duymazdık. Bunların “daniskasını” yapan biri zaten var. Yenisine gerek yok. Biz tam da bundan kurtulmak istiyoruz.
İhtiyacımız olan şey hukuk alanında toplumu rahatlatacak, emek alanında emekçileri görecek düzenlemeleri yapan, iş cinayetlerini sonlandıran politikalar…
İfade, ama sırf ifade yetmez, örgütlenme özgürlüğünün önünü açacak siyasal ortamı sağlayacak politikalar…
Kadın erkek eşitliği konusunda yasaları harekete geçirecek, kadın cinayetlerini durduracak, bakım emeğini kadınların üzerinden alıp kamusal alana taşıyacak, kadınları ucuz işgücü olmaktan çıkartacak politikalar…
Emeklilerin, köylülerin sorunlarının nasıl çözüleceğini, üretimi hedefleyen ekonomi hamleleri öneren politikalar…
Eğitimin bilimsel, parasız ve ulaşılabilir olmasının nasıl sağlanacağına dair politikalar olmalı.
Yoksa adayların ağız dalaşı değil.
Açıkça söylesinler mesela, hiç kuruşa satılan şeker fabrikaları yeniden kamusallaştırılacak mı?
Halka küfrede küfrede halkın zenginliğini üzerlerine geçirenlere yönelik politikaları var mı?
Demokrasi, eşitlik, barış deniyor ya.
Hiç yere tutuklanan, hatta ceza yiyen, cezaevlerinde üst üste istif edilen insanlar için ne yapmayı düşünüyorlar? Sayıları yakınları ve akrabaları göz önüne alınınca milyonları bulan bunca “hukuk mağduru” insana nasıl bir çözüm sunuyorlar?
KHK ile ya da başka ali cengiz oyunları ile işlerinden olanlar için çözüm önerileri ne?
Herkes anadilinde konuşabilecek demek bir şey ifade etmiyor. Herkes kendi inancını ve inançsızlığını da yaşayabilecek demokratik ortama nasıl geçecek? Bunları duymak istiyoruz, bilmek istiyoruz.
Biz oy vereceğiz. Bizim ne yapacağımız belli.
Peki ama oy vereceğimiz siyasi partiler ve adaylar bizlere ne verecek?
Geldiklerinde ne yapacaklarını bizlere açık, sade, anlaşılır şekilde anlatmalarını istiyoruz. Bunları anlatırlarken isterlerse eğlenceli bir dil de kullansınlar. Başımız üstüne. Ama kimse kaynağını, olabilirliğini söylemeden şu kesime bu kadar ödeme, bu kesme bu kadar ödeme yapacağız demesin.
O bütçe bizim bütçemiz, ucuz, basit politik hesaplara malzeme edilmesine de itirazımız var.
Ayrıca artık kadınların görünmeyen emekleri üzerinde hesap yapılan seçim vaatlerine de tam cepheden itirazımız var. Emekliler, öğrenciler ya da hangi kesimden bahsedilecekse bu kesimlerin içinde kadınlar özel olarak, pozitif ayrımcı politikalarla görülmeli, desteklenmeli.
Emekli olma şansına sahip kaç kadın var diye sorulmalı ve alınan cevap üzerinde bir zahmet düşünülmeli artık?
Neden kadınlar erkelerden daha az emekli oluyor sorularının sorulmadığı emek politikalarına, emeklilere “insanca maaş”lara da itirazımız var.
Evde ölene dek çalışan kadınların emeğinin görülmediği yerde, evde çalışan kadınlara sosyal güvence ve emeklilik hakkının sağlanmadığı emeklilik ve sosyal güvence politikalarını kabul etmiyoruz. Çünkü bu adil değil. Bu sömürünün daniskası.
Kadınlarla erkekler arasında her alanda tam bağımsızlık politikalarından bahsetmeyenler bize AKP’yi gösterip kendilerine razı olmamızı bekliyorlar.
Bunlar doğru hesaplar değil. Çünkü kadınlar AKP’yi kadın düşmanı politikalarından dolayı istemiyorlar. Aynı şeyi kim yaparsa ona karşı da duracaklar. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Kadınlar erkeklerden, devletten ve sermayeden alacaklılar. Bu alacağı almadan kimseye rahat yok.
Ergen oğlanların seçim meydanlarında sataşmalarına benzemez kadınların tokadı.
Herhalde siyasi partiler ve adayları dünyayı izliyorlardır. Dünyanın çok yerine yayılan kadın emeğinin isyanının sesini duymuşlardır.
Unutmasınlar Türkiye kadın hareketi hiç kolay lokma değil.
Şimdi boş lafları bırakıp bizlere ne yapmayı planladıklarını (vaat değil, ne yapacaklarını) açıkça ilan etsinler. Kadın erkek kulaklarımızı açmış dinliyoruz.