GÜLFER AKKAYA yazdı: “2 Temmuz, iki seçim arasına denk geliyor. Ve haliyle ikinci turdan da önce. O tarihte katliam yeniden anımsanacak. Binlerce insan Sivas’a gidip katliamı lanetleyecek. Che’nin şapkasını Karamollaoğlugillere takan “solcu” sosyal medya şakacıları o şapkalı paylaşımı 2 Temmuz’da da yapabilecekler mi? Göreceğiz.”
GÜLFER AKKAYA
Haber şöyle:
“Saadet Partisi Gençlik Kolları Genel Merkezi Twitter hesabından, Temel Karamollaoğlu’nun fotoğrafı Che Guevara’nın sözü ile paylaşıldı.
Sosyal medyanın gündemine oturan bu paylaşımda, efsanevi Kübalı devrimci Ernesto Che Guevara’nın bir cephede yoldaşı Fidel Castro'ya yazdığı mektubun sonuna düştüğü “Zafere kadar daima” anlamına gelen, ‘Hasta la victoria siempre Commandante’ ifadeleri yer aldı.”
1 Mayıs’ta açtıkları afişle de devletçi anarşist olmuştu Saadet Partili gençler. Nasılsa yok yok bunlarda.
Popülizm suyuna girince çıkmak kolay olmuyor. Akıntı sizi sürüklüyor. Akıntının olmadığı yerde siz küreklere asılıyorsunuz. Tıpkı Saadet Partili gençlerin “Zafere kadar daima” paylaşımı gibi.
Acaba kaç Saadet Partili genç Che’yi okumuş, onun ideallerini biliyor? Küba devrimini merak edip bakmış? Fidel Castro kim diye merak etmiş? Devrimci kim diye sorgulamış?
Enternasyonalist Che’nin Türkiye’deki mücadele yoldaşları kim? Devletle bir olup Türkiye’deki devrimcilere saldıranlar kim diye sormuşlar mıdır?
Kübalı devrimci Che’nin sözünü paylaşanlar, bu ülkedeki devrimcilere saldıranlar aynı zamanda. Saadet Partili gençler bundan bihaber olabilir mi? Olmaz. Öyleyse neden bu solcu paylaşımlar?
Saadet Partisi geleneği sol, sosyalist söylemleri kullanmakta tecrübeli. İktidara da böyle gelmişlerdi 90’lı yıllarda.
Che gibi halkların kurtuluşu için dağlarda silahlı mücadele vermiş, o dağlarda yaşamış ve ölmüş bir devrimcinin sözünü seçim çalışmaları için pis, nefret yüklü ağızlarına sakız yapanlar, ülkedeki Kürt halkının durumu, kurtuluşu için Kürtçe konuşulabilir demenin ötesinde bir şey diyebiliyor mu?
Saadet Partili gençler devrimcileri sosyal medyaya malzeme ederek oy avcılığına çıkmak yerine, yenilendiklerini ve ülke sorunlarında çözücü olabileceğini iddia ettikleri partilerinin Kürt halkına vaatlerini paylaşsalardı ya!
Hem belki Che’nin sözünden daha etkili olabilirdi bu çıkış!
Ama olmuyor değil mi? İslam’ın kardeşliği halkların özgürlüğüne yetmiyor.
Ama yok, seçim başka, ülke yönetmek başka. Hele bir başa gelelim, o zaman gerçek yüzümüzü, gerçek politikalarımızı gösteririz. Başa gelene dek demokrat, ilerici, ülkenin sorunlarını çözücü görünmek, hatta kendi ideolojini, geçmişini inkar etmek, “mış” gibi olmak bedava. Hile, hurda ile gel, devlet sopası, hot-zot’u ile yönet.
Aynı şeyi zamanında AKP yapmıştı. Ve bizim liberallerimiz başta olmak üzere kimi demokrat ve hatta devrimcilerimiz AKP’yi AKP’den çok savunur olmuşlardı. Atı alan Üsküdar’ı geçince bu kesim ağzı açık bakakalmıştı. Sonra da zaten devletin zoru bunların da başına binmişti. Ardından yandım anam diye bağırmaya başladılar. Ama hala lafı açıldığında burunlarından kıl dahi aldırmıyorlar.
O zamanki gibi şimdi de popülizm her yerdeydi. İnsanların bu seçimlerde de nasıl popülistleştikleri, bu politikaları şişire şişire ne hale geldiklerini hep beraber gözlüyoruz.
İdeoloji, ilke, hesap sorma, toplumsal hafıza, vicdan, adalet… Ararsan bulursun. Çünkü akıllanmayan, ders almayan bir toplumla yüz yüzeyiz.
Saadet Partisi seçim propagandasında Che’yi kullanma cesaretini aklı evvel, “nüktedan”, sosyal medyacı “solcular” sayesinde kazandı. Bu ülkeyi karanlıklara sürükleyen en önemi geleneklerden biri olan Saadet Partisi artık gocunmadan, çekinmeden devrimcilerin değerlerini seçim malzemesi yaparak içini boşatıp, çar çur edebiliyor. Ve bunu bir kısım “solcu” alkışlıyor.
Bazılarının akıllanmasını beklemek için illa kendi canının yanması gerekiyor. Siyasetin dersleri, toplumsal hafıza yetersiz kalabiliyor.
Oysa hepimiz biliyoruz ki Temel Karamollaoğulu’nun adı Madımak katliamı ile anılıyor. Onun temsil ettiği gelenek ülke tarihindeki çokça olumsuz olayın yanı sıra Madımak katliamı ile “yakanlar” adıyla yazıldı ülke siyasi tarihine.
Buna rağmen bu kişiyi ilk olarak "solcular" Che’nin şapkası olan görsel ile ödüllendirdi sosyal medyada.
Oy için her şey yapılır. Zafere kadar kurt kuzu postuna bürünebilir şiarı ile Saadet Partisi pası aldı, koşuyor.
Sonrası malum. Bidon bidon gaz getir, dök gazı, çakmağı çak…
Tüm bunlar olurken her defasında aklıma Yeter Gültekin geldi. Neler hissetti acaba bu yozlaşmışlık karşısında? Bu hafızasızlaşmaya, bu kadar değersizleşmeye, adaletten uzak bu vicdanlara hangi küfürleri bastı? Neler hissetti?
Tüm bunlara karşı şahsen ben edecek küfür bile bulamadım. Sadece midem bulandı. Her iki taraftaki yanardönerliğe, bunlara susulmasına, bu dehşet verici ortamın olağan karşılanmasına ve hatta kabullenişine edecek küfür bile bulamadım.
2 Temmuz, iki seçim arasına denk geliyor. Ve haliyle ikinci turdan da önce. O tarihte katliam yeniden anımsanacak. Binlerce insan Sivas’a gidip katliamı lanetleyecek. Che’nin şapkasını Karamollaoğlugillere takan “solcu” sosyal medya şakacıları o şapkalı paylaşımı 2 Temmuz’da da yapabilecekler mi? Göreceğiz.