KORKUT AKIN yazdı: “Üç genç şairin ortak, ama tek imzayla çıkarttığı bir kitap ‘Garip’. Garip, ama gerçek olan da bu. Onlar da anlamışlar, Melih Cevdet, o kadar güzel, o kadar bilgilendirici, o kadar içten anlatıyor ki… içinizde duyumsuyorsunuz o insanların yaşadıklarını, duygularını.”
KORKUT AKIN
O kadar çok tanımı var ki şiirin, her biri bir ucundan tutuyor, her biri şiir ama bir yanı eksik, her birinin muhakkak insanın içini ısıtan yanı var. Melih Cevdet Anday, “Şiir, bilinen sözcüklerle bilinmedik sözler kurmaktır” diyor.
“Garip” gerçekten de garip bir akımmış, Melih Cevdet’in anlattığı kadarıyla. Orhan Veli’nin genç yaşta, çok erken ölmesi, Oktay Rifat’ın akımdan çok erken ayrılması ve üzerine bir şeyler söyleyip yazmaması “Garip” üzerinde bir hoşluk da yaratmıyor değil… Sevmeyene rastlamak mümkün değil de bağlı olarak beğenmemek için fırsat kollayan da çok. Gerçekten ilginç bir akım. Gerçekten şiiri sevdiren, okutturan, yaşama sokan bir akım.
Adıyla başlıyor…
Üç genç şairin ortak, ama tek imzayla çıkarttığı bir kitap “Garip”. Garip, ama gerçek olan da bu. Onlar da anlamışlar, Melih Cevdet, o kadar güzel, o kadar bilgilendirici, o kadar içten anlatıyor ki… içinizde duyumsuyorsunuz o insanların yaşadıklarını, duygularını. “Garip şiiri bir temizlik şiiridir, şiirimizi sululuktan, yalancılıktan, yapmacıklıktan kurtarmıştır” diyor açık yüreklilikle. İçinde biraz politika, biraz utanç ve içtenlik taşıyan bir şiir olduğunu söylüyor. Gerçekten de öyledir. Gülümsetirken acıtır da içten içe…
“Şu anda dışarıda yağmur yağıyor
Ve bulutlar geçiyor aynadan
Ve bugünlerde Melih’le ben
Aynı kızı seviyoruz”
dizeleri sizde de aynı etkiyi yaratmıyor mu?
Hasan Ali Yücel’in, aynı kızı sevdiklerini dizelere döktükleri şiirin üstüne, “Peki, neden birbirinizi öldürmüyorsunuz” sorusu sizi de acıtmıyor mu? Bizi bu günlere getiren şiire, şairlere selam olsun.
Başkaldırı şiiri
Sürekli araştırma, sürekli okuma, sürekli çabalama alanı olan şiirin, yine Melih Cevdet tarafından ifade edildiği gibi yoklanmamış birçok olanağı var. Gençleri bekliyor. İşte, onun için de “Garip” bir başkaldırı şiirinin öncüsü ve akımıdır, sahipleri bir süre sonra peşini bıraksalar da.
Orhan Veli (Kanık) de, Oktay Rifat (Horozcu) da, Melih Cevdet (Anday) de başlattıkları akımı aşıp geçmişler bir süre sonra. Orhan Veli’nin erken ölümüyle onun yapıtlarından pek belli olmasa da, şiirini değiştirdiğini öğreniyoruz.
Birbirlerinden etkilendiklerini, diğer şairlerin de “Garip”çilerin dizelerinden yola çıktıklarını öğreniyoruz. Güzel değil mi? İçiniz ışıyor ister istemez, sizde birçok anlam bırakan bir dize çıkış noktası ve alıntılandığı yerle bambaşka bir yere savuruyor sizi. Bu, aynı zamanda şiirin sanat oluşunun kanıtı; alın terinin, emeğin, imajın imajının ürünü.
Toplumcu şiir
Melih Cevdet, “Garip”in toplumcu şiir saymayanları ayıplayacağını söylüyor. Nâzım’ın “Garip” ile aynı çizgide şiirler yazdığını belirtirken, arasındaki farkı, “Nâzım’ın temsil ettiği solcu şiir yüksek sesli şiirdir. Hitabet gibidir, meydanlarda okunur. Bizimki odalarda okunacak şiirdir. Günlük konuşma gibidir” ile anlatıyor. Tabii, kahramanlarının Süleyman Efendi gibi sıradan insanlar olduğunu da atlamadan…
Yayıncıların satmadığı için (ne acı değil mi) basmaktan kaçındığı şiirin hayatın içinden gerçekten büyük bir birikimle ve gerçekten yoğun emekle ortaya çıktığını vurguluyor kitapta yer alan yazılar.
Melih Cevdet’in, Orhan Veli’nin “Ölünce biz de iyi adam oluruz” dizesini anması, en az onun kadar benim de gözlerimi yaşartıyor.
Kalabalığın Şiiri, Melih Cevdet Anday, Orhan Veli ve Garip Üzerine Yazılar, yayına hazırlayan Yalçın Armağan, Everest Yayınları, Eylül 2016, 194 s.