Mehmet ZENCİR yazdı: “Koruyucu hizmetlere kafa yorulduğunda bu kronik hastalıklara yol açan toplumsal sağlık sorunları gündeme gelecek… Bunun yerine tercih tıbbileşmeye, tedaviye kaydırılıyor. Tedavi edici hizmetlerde de yararlanım yelpazesi ve tıbbi teknoloji kullanımı artırılıyor.”
MEHMET ZENCİR
Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu
Kronik Hastalıkların yönetilmesini sağlayan entegre çözümlere yer veren “Sağlık Teknolojileri Liderler Zirvesi” 27 mart 2017 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Zirvede sağlık, sağlık sigortacılığı, medikal, bilişim, telekomünikasyon ve teknoloji sektörleri bir araya geldi. Zirvede kronik hastalıkların yönetilmesini sağlayan entegre çözümlere (bu alanda geliştirilen teknolojiler, medikal ölçüm cihazları ile entegre çalışan sistemler, veri aktarım cihazları ve teknolojileri, kişisel verilerin korunması ve bilgi güvenliği, IOT platform yazılımları ve sağlıktaki yeri), gelecek sağlık teknolojileri ve inovasyon konularına yer verildi.
Zirve amacını şöyle tanıtmıştı: “Hastalık takibini online yapmayı sağlayan entegre mobil takip sistemleri; diyabet, hipertansiyon, obezite, astım, aritmi, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi her geçen gün sayıları hızla artan Kronik Hastalıkların yönetilmesinde farkındalık sunmaktadır. Erken tanımak, doğru ve zamanında tedavi etmek, hatta önleyebilmek ya da geciktirebilmek farkındalığı artırmakla mümkündür. …..Kronik Hastalıkların yönetilmesindeki değişim ve yenilikleri değerlendirmek için düzenlenen toplantının Ana Amacı; Kronik Hastalık Yönetim Sistemlerinin bilinirliliğinin artırılması, tüm paydaşların bir araya gelerek ortak çözüm alternatifleri oluşturması ve sürdürülebilir sağlık sisteminin yaygınlaştırılmasıdır.”
Sağlık teknolojileri sermayesi boş durmuyor, her geçen gün pazarı daha da genişletiyor. Tüm neoliberal sağlık reformlarının manifestosu olarak ifade edilen kronik hastalıkların artışı ve yönetilmesi burada da karşımıza çıkıyor. Sağlık Bakanlığı yetkilisi Memişoğlu “…bugün dünyada 36 milyon kişi dolaşım sistemi ya da bulaşıcı olmayan hastalıklardan vefat etmiş. Bu grubun iyi takip edilmesi lazım” diyor ve evde tıbbi teknolojilerin kullanılması ile hastaların tüketici rollerinden arınacaklarını iddia ediyor: “Artık tüketen değil, üreten bir sağlık sistemi oluşturmamız gerekiyor. Hastalanmadan sağlığımızı koruma yöntemlerini öğretmemiz gerekiyor.”
Ne yazık ki bu toplantılara uzmanlık dernekleri ve özel hastanelerin bilinen akademisyenleri de katılıyor, konuyu enine boyuna tartışmadan destekleyici açıklamalar yapıyor.
“… İleri yaş çok arttı. Şu anda hepimizin evinde mutlaka bir yaşlı var. Dolayısıyla bunlar birer bakım hastası. Hastaneye getirmek çok zor, oradaki bakımları çok zor. Bunları kabul edecek hastaneler de yok ayrıca. Bunları birer birer hastaneye alırsak ihtiyacı olan insanların bakımı mümkün olmayacak. Dolayısıyla evde bakım için, hastanın şekeri, tansiyonu, kilosu, vücut ısısı, solunum problemleri evden takip edilebiliyorsa bu gerçekten Sağlık Bakanlığı için çok büyük kazançtır.” Memorial Sağlık Grubu Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez
“KOAH tanısının erken konulması, ağır hastanın evinden takibi, egzersiz ve aşılama gibi etkinliklerin hastalığın şiddetini azaltacağı, sigorta sistemine yükünü hafifleteceği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Bilgilendirme ve izlem açısından internet tabanlı teknolojilerin kullanılmasının sağlık çalışanlarının işini kolaylaştıracağı, hastalığın kontrolünü arttıracağı çok açık. Maliyet hesabı yapıldığında ise ileri teknolojiler büyük avantaj sağlıyor.” Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu
Göz dikilen bu pazarın oldukça büyük olduğunu hatırlatmak gerekir. Şeker hastalığının sıklığının %14’e yaklaştığını, hipertansiyonunun %30’lar civarında olduğunu hatırlatalım.
Tıp endüstrisine pazar yaratmayan hiçbir şey gündeme gelmiyor. Aile hekimleri ile sevk zinciri ile temas kurmayı başaramayan, her hastaya ancak 5 dakika ayırabilen sağlık sistemimiz hastalık yönetiminde çareyi buldu(buldurtuldu): Eve taşınan tıbbi teknoloji. Her yer hastane.
Kronik hastalıkların önlenmesi tercih edilmiyor, tedavi edici hizmetler tercih ediliyor. Siyasal tercih burada etkili. Koruyucu hizmetlere kafa yorulduğunda bu kronik hastalıklara yol açan özellikle endüstriye bağlı hava kirliliği, sağlıksız metalar (tütün, gıda, GDO, alkol vb.), insancıl olmayan çalışma yaşamı, toplumsal güvencesizlikle her geçen gün daha da artan stres gibi toplumsal sağlık sorunları gündeme gelecek… Bunun yerine tercih tıbbileşmeye, tedaviye kaydırılıyor. Tedavi edici hizmetlerde de yararlanım yelpazesi ve tıbbi teknoloji kullanımı artırılıyor.
Tıp endüstrisi tüm yaşamımıza göz dikmiş durumda. Hasta ile sağlıkçı arasına giren teknoloji her geçen gün daha da büyüyor. Bu politikalarla sağlık çalışanı ve birey teknolojiye bağımlı hale geliyor. Temas daha da azalıyor. Tıbbi hizmetler mekanikleşiyor.