SAİT DEMİR yazdı: “Metal işçilerinin başta Birleşik Metal’in toplu sözleşme sürecindeki taleplerinde somutlaşan sınıf perspektifli mücadelesini takip etmeleri elzemdir. Zira bu takibat sınıfın mücadeleci karakterini büyütecek, uzlaşmacı ve işveren yanlısı sendikacılığa son verecektir.”
SAİT DEMİR
130 bin metal işçisinin üye olduğu Türk-İş’e bağlı Türk Metal, DİSK üyesi Birleşik Metal ve Hak-İş’e bağlı Çelik İş sendikaları ile sermaye örgütü MESS arasında süren yeni dönem toplu sözleşme görüşmelerinin arabuluculuk sonrasında da anlaşmazlıkla sonuçlanmasının ardından işçi sendikaları grev kararı almıştı. MESS, işçi sendikaları ile Ekim ayında yapılan ilk toplu sözleşme görüşmesinde işçilerle alay edercesine saat ücretine %3,2 zam önermişti. 11 Ocak’taki görüşmede ise saat ücretine %6,4 oranında zam önermesi ve sözleşme süresini 3 yıl olarak dayatması karşısında sendikalar üyeleri ile yaptıkları toplantılar sonucunda 2 Şubat’ta greve gideceklerini duyurmuştu.
MESS’in yeni dönem toplu sözleşmesinde işçilere dayattığı düşük ücret, 3 yıllık sözleşme, esnek çalışma, istirahat günlerinin ikramiyelerden kesilmesi, Ekim ayı önerisi olan enflasyonun altında zam ve Ocak ayı önerisi olan enflasyon oranında zam oldu. İşçi sendikalarının hazırladığı taslaklarda ise enflasyon artı refah payını da içeren geçinilebilir bir ücret, 2 yıllık sözleşme, sosyal haklarda iyileştirme, haftalık çalışma saatinin düşürülmesi, fazla mesai ücretlerinin artırılması, kıdem zammı artırımı, kiralık işçiliğin engellenmesi ve yüzde 15’i aşan gelir vergisi ödemelerinin işveren tarafından üstlenilmesi yer almıştı.
İhracat rekorları kıran, yüksek kârlar açıklayan MESS patronları sıra işçiye gelince “ekonomik kriz, rekabet şartları” gibi gerekçelere sığınabiliyor. İşçi sendikalarının kararını aldığı grev, sermayenin hizmetindeki AKP hükümeti tarafından “milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle 60 gün süreyle “erteleme” adı altında yasaklandı.
MESS ise bildiğimiz MESS! 24 Ocak kararlarının 12 Eylül 1980 darbesi zoruylauygulanması sırasında faşist generallere övgüler dizen, işçi sınıfının kazandığı haklar gasp edilirken ellerini ovuşturan bir sermaye örgütü olan MESS “Ülkemizin sınırlarının hemen yanı başında bu kadar kritik bir süreç yaşanırken tüm tarafların fedakarlıkta bulunması gerektiğini tekrar hatırlatarak” işçi sınıfına aba altından sopa gösterdi.
Ama metal işçileri bu tehditlere ve yasaklamalara papuç bırakmıyor. Mücadelede kararlı olduklarını şimdiden başlayan fiili direnişlerle gösteriyor, Hükümet’in yasaklama kararına direniyor, “milli duyguları kabartarak hak arama mücadelesini bastırma” tuzağına düşmüyorlar.
Yeri gelmişken; bir önceki metal işkolu direnişi sürecinde Türk Metal ve Çelik İş’in uzlaşmacı ve işveren yanlısı tutumu sonrasında toplu sözleşmenin YHK tarafında MESS’in istediği düşük oranlarda bağıtlanmasını metal işçileri asla unutmasın.
Metal işçilerinin başta Birleşik Metal’in toplu sözleşme sürecindeki taleplerinde somutlaşan sınıf perspektifli mücadelesini takip etmeleri elzemdir. Zira bu takibat sınıfın mücadeleci karakterini büyütecek, uzlaşmacı ve işveren yanlısı sendikacılığa son verecektir. Bu da pratikte işçi sınıfının en önemli neferleri olan metal işçilerinin birlik olmasını sağlayacaktır. Uzlaşmacı ve işveren yanlısı tutum ancak birlik, mücadele ve dayanışmayla boşa çıkarılabilir. Metal işçileri bunu başarmaya muktedirdir.