SAİT DEMİR yazdı: “Zorunlu arabuluculuk uygulaması en basit tabirle işçinin hak arama özgürlüğünü engeller niteliktedir. Uygulamayla, işçilerin yargı yoluna başvurmaları engelleneceği gibi işverenin lehine olan anlaşmalara razı edilerek hak gaspı ve kaybı yaşamalarına neden olunacaktır.”
SAİT DEMİR
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nda ‘işçi işveren anlaşmazlıklarına dair değişiklik’ öngören AKP tasarısının 12 Ekim 2017’de TBMM’de kabul edilmesiyle yasalaşan ‘Zorunlu Arabuluculuk’ uygulaması 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Yürürlüğe giren uygulamaya göre işçiler, işverene karşı haklarını ararken mutlaka arabulucuya gitmek zorunda.
Arabulucuya başvurmadan dava açılamayacak
OHAL altında hakları gittikçe eriyen işçi sınıfının en önemli kazanımlarından biri daha elinden alındı. Arabuluculuk uygulaması ile artık işçilerin doğrudan İş Mahkemelerinde dava açması mümkün olmayacak. İşçilerin iş kazası ve meslek hastalığı dışındaki tüm tazminatlar, ödenmeyen diğer tüm ücret ve sosyal hak alacakları ile işe iade için önce arabulucuya başvurması zorunlu olacak. Arabulucuya başvurulmadan dava açılması durumunda herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle dava usulden reddedilecek.
AKP işçi sınıfının haklarını sermayenin insafına terk etti
Arabuluculuk uygulamasının en önemli dayanaklarından birisi olan ‘işçi ve işveren arasındaki anlaşmazlıklarda her iki tarafın eşit haklara sahip olduğu ve beliren anlaşmazlıkları aralarında anlaşarak çözecekleri’ iddiası ise bir aldatmacadan ibarettir. Arabuluculuk, dünyadaki uygulamalar dikkate alındığında özü itibariyle gönüllülük esasına dayanan bir uygulama olması gerekirken ülkemizde zorunlu tutulmuştur. AKP bu yeni uygulama ile yoksulluk içinde kıvranan işçi sınıfının haklarını sermayenin insafına terk etmiştir. İleride karşılaşacağımız tablo ortadadır; işçi, arabulucu önünde hakkından daha azına ikna edilmeye çalışılacaktır.
‘Yargıyı özelleştirme’ projesi
İşçi ile işvereninin birbiri karşısındaki konumları dikkate alındığında eşit olmadıkları ortadadır. Bunun içindir ki tüm dünyada evrensel iş hukukunun temel ilkelerinden birisi olarak da kabul edilen ve iş anlaşmazlıklarında genel kabul gören ‘işçinin korunması ve işçi lehine yorum’ ilkesi bizde de karşılık bulmuş ve geçmiş birçok Yargıtay kararına da yansımıştır. İşçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkesine olan tahammülsüzlüğü de içerisinde barındıran zorunlu arabuluculuk düzenlemesi aynı zamanda iş mahkemelerinin de bir bütün olarak tasfiye edilmesinin önünü açacak bir ‘yargıyı özelleştirme’ projesidir.
Temyiz yolu kapalı, tazminat hakkı zamanaşımı beş yıla indi
Zorunlu arabuluculuk uygulaması en basit tabirle işçinin hak arama özgürlüğünü engeller niteliktedir. Uygulamayla, işçilerin yargı yoluna başvurmaları engelleneceği gibi işverenin lehine olan anlaşmalara razı edilerek hak gaspı ve kaybı yaşamalarına neden olunacaktır. Ayrıca, işe iade davaları, disiplin cezalarının iptali davaları, toplu sözleşme yapılması bakımından işletmenin kapsamına ilişkin davalar, toplu sözleşme yorum davaları ile grev veya lokavtın yasadışı olduğuna ilişkin tespit davalarında Bölge Adliye Mahkemeleri son itiraz mercii olacak, Yargıtay nezdinde temyiz yoluna gidilemeyecektir.
İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla, hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti, kıdem ve ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve iş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat davaları için zamanaşımı süresi on yıldan beş yıla indirilmiştir. Bu madde için sunulan gerekçenin ‘işverenin bugün işten çıkardığı bir işçi için 10 yıl boyunca dava tehdidi altında olmasının yatırım ve gelecek planlarını etkileyecek olması’ şeklinde ifade edilmesi düzenlemenin öncelikle işvereni gözettiği gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
‘Gizlilik ilkesi’ ile sermayenin eli daha da güçlenecek
Ayrıca, arabuluculuk uygulaması ile tarafların üzerinde uzlaşma sağlamış oldukları metinlerin taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça gizli tutulması ilkesi benimsenmiştir. Bu şekilde işçi lehine varılan anlaşmaların emsal gösterilememesinin önü açılmıştır. Bu da işçiyi kazanılmış ve kazanılacak olan haklarından mahrum bırakacak, sermayenin güçlü olan elini daha da güçlendirecektir.
İşçilerin hak arama hakkını elinden alan ve işçiyi alacakları ve diğer hakları konusunda hak ettiğinden daha azına razı etmek üzere dayatılan zorunlu arabuluculuk her yönüyle karşı çıkılması ve ortadan kaldırılması gereken bir uygulamadır.