VARBET DİRENYAN yazdı: “Peki öğrenilmiş bu çaresizliğin çıkışı yaklaşık 200 bin kişilik seçmen iradesinde nasıl çözümlenir, o bilinmez ama etkin siyasetin yokuş aşağı çöken, bağımlı ekonomisinde her gün yeni bir değişime gebe olduğu nor peyniri gibi bembeyaz ortadadır.”
VARBET DİRENYAN
Dünya’nın Türkiye Cumhuriyeti hariç hiçbir yerleşik ülkesince tanınmamasına rağmen, hemen her dev kapitalist öğesinin bir doktrin giderinde malını satabildiği, sömürü düzeni yangınında basit bir politik hesapla nüfus sayımı bile yapılmayan “ülkeciğin” genel seçim günüydü 7 Ocak 2018.
Nüfusu belli olmayan ama kayıtlı seçmeninin 190 bin 553 olduğu bu harikulade coğrafyada, baharı andıran bir günde seçmenin yüzde 66,2’si, sakin adımlarla, dinlenerek ve ara kahve molalarıyla sandık başına geçti. İçinde yaşayıp, derinine inince sandığın yanına yaklaşmayanların da hayli büyük olan kitlesini, umutsuzlukla ifade edebilmek, yenilen muhalefetin pazartesi eğlencesi gibi duruyor aslında. Ama neticede mizah yeteneği hayli yüksek Kıbrıs Halkının, boykotçulara kızıyor görünseler de, midesine oturmuş bir taş gibi sandıktan çıkan sonuçlar.
Bir sosyal medya fenomeninden öte ayran içmediğinden midesi ekşimemiş Mahmut Anayasa’nın çağrısı “Bırak beytambal galsın” sözü sanki sonucu oy kullanmasına rağmen hazmedemeyenlere bir yanıt gibi boykotçuların başı dikliğini temsil ediyor aslında. Çünkü çıkan sonuç işgal altındaki ülkenin gerçeği, ”beytamballığı” temsil ediyor. Yani bana da kimseye de yaramayanı.
Kuzey Kıbrıs Halkını Türkiye Cumhuriyeti’nin üstün gayretleriyle sonuçsuzluk üzerinden kesintiye uğramış görüşmeler için varlığına müsaade ettiği, katlandığı düşünülen azınlık hükümetinin önder bileşeni, “TC’nin kulu ve elçisi” UBP kesinleşmiş gibi görünen sandık sonuçlarında yüzde 35’in üzerinde bir oy oranıyla, toplam 50 vekilcik için verilen mücadeleden birinci çıkmış durumda. Bir önceki seçimin yüzde 38’lik önderi, dünyada kooperatifçiliğin icat edildiği coğrafyada sendikal kuvvetlerin daima desteğini sırtında bulabilen, Mustafa Akıncı gibi Erdoğan’a kafa tutabilmeyi en az bir kez denemiş bir cumhurbaşkanını zirveye taşımış CTP yüzde 20’lere gerilemiş ve hezimet çanlarını Trodos Dağları’na gömmüş bir partinin hüznüyle iniyor akşam rutubeti.
Yerel halkın sağ cenahlarında “Davutoğlu’nun Partisi”, “Büyükelçiliğin Partisi” gibi yakıştırmalarla anılan, ismiyle ne yanından birleştirilebileceği kestirilemeyen “Halkın Partisi” ise daha ilk seçiminde, geçmiş dönemin boykotçuları ve/veya CTP’nin bıkkınlarıyla diğer umutsuzlardan aldığı oylarla yüzde 17 gibi rakamlara erişerek, Oğul Denktaş’ın zaman zaman sarsarak geleneği sürdürdüğü yüzde 8’lik DP’den çok ileride bir sonuca erişmiş durumda. Merak edenlerin diğer partileri de okumlayabileceği rengarenk bir demokrasi şöleni yaşanıyor adada.
Ortada olan sonuç şu ki; aslında halkını gözünün içine bakarak yanıltabilen, işgalleri ve sömürüyü kabullendirebilen, hukuksuzluğa zirve yaptırsa da magazinle geçiştirebilen, çözümlerden uzak, TC’ye daima bağımlılık yanlısı bir düzeneğin aktörleri yeniden sahne alıyor. Kıbrıslı sabaha kızgın uyanmış olsa da 10:00 kahveciğinde aktörlerin tek parti iktidarı kuramayacağını hatırlayarak içi rahatlıyor.
Peki öğrenilmiş bu çaresizliğin çıkışı yaklaşık 200 bin kişilik seçmen iradesinde nasıl çözümlenir, o bilinmez ama etkin siyasetin yokuş aşağı çöken, bağımlı ekonomisinde her gün yeni bir değişime gebe olduğu nor peyniri gibi bembeyaz ortadadır. Çünkü kendini oluşturan; Ada’dan geçmiş ya da onda varolmuş, onca farklı halkların gelenekleri, yenilmez özgür ruhu, kıvrak ve muzip zekası “linobambagi” diye kendinden bahsedebilen naifliği mutlaka sahneyi gerici şakşakçısı, şarlatan demagoglardan geri teslim alacaktır.
Dilerseniz manasını yeni öğrendiğim linobambaginin hikayesini, beytambal galanlara ithafen aktararak bu bahsi kapatayım:
Linobambagi Kıbrısça muşamba demek. Yani bir yüzü pamuklu diğer yüzü parlak, pvc ya da keten. Rivayete göre Osmanlı adayı vergiye bağladığında vergi ödememek için Müslüman olduğunu, askere gitmemek içinse Hristiyan olduğunu söyleyen bir halk, diyor mizah ustası bir akademisyen büyüğümüz, kendi halkı için; gülümseyerek anlatırken… Aslında Anadolu’yu da ifade eden bir haldir bu muşambalık hali. 17 yıllık bir iktidar talanıyla Anadolu’ya çöreklenenler de bu muşambanın “öteki” yüzünü, diğer yüzde 50’sini hiç görmezler ama bu muşamba mutlaka tersyüz olacaktır. Saraylarda otursa da daha şimdiden beytambal galan…