Filistinli Mahpusları Destekleme ve İnsan Hakları Örgütü’nün (ADDAMEER) ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararını imzalamasından bu yana İsrail’in yürüttüğü tutuklama ve taciz kampanyasının boyutlarını ortaya koyduğu açıklamayı sunuyoruz. (Çeviri: SiyasiHaber)
İsrail işgal güçleri, Trump’ın 6 Aralık 2017’de Kudüs’le ilgili kararını takiben şiddetli ve yoğunlaşan bir tutuklama kampanyası sürdürüyor. O tarihten itibaren 500 Filistinli tutuklandı. Sadece 18 Aralık 2017 Pazartesi sabahından 21 Aralık Perşembe günü sabahına kadar geçen sürede İsrail işgal güçleri Batı Şeria ve Kudüs’ün farklı bölgelerinde 85 Filistinliyi tutukladı. Bu tutuklamalardan bazıları işgal güçlerine karşı çeşitli yerlerdeki gösteriler sırasında, bazı tutuklamalar kontrol noktalarında ve son olarak bazıları da Filistinlilerin evlerine yapılan gece baskınlarında gerçekleşti. Geçtiğimiz birkaç gün birbirini izleyen bu tutuklamalarla devam etti ve bununla da sınırlı kalmadı.
Kudüs: Kudüs’teki gözaltıların sayısı, bir çocuk ve bazı insan hakları savunucularıyla birlikte 16’ya ulaştı. 18 Aralık 2017’de İsrail işgal güçleri 14 yaşındaki Ahmad Salaymah’ı tutukladı. Buna ek olarak 20 Aralık Çarşamba sabahı, Tutuklu Aileleri Komitesi Başkanı insan hakları savunucusu Amjad Abu A’ssab da bir diğer aktivist A’wad Salaymah ile birlikte tutuklandı. Kudüs’te tutuklananların çoğu şartlı tahliye ile serbest bırakıldı. Amjad Abu A’ssab ise 1000 Şekel kefaletle dün serbest bırakılmasına rağmen şu anda ev hapsinde tutulmakta ve 24 Aralık Pazar gününe kadar telefon kullanımı engellenmiş durumda.
Ramallah: Geçtiğimiz günlerde Ramallah’daki gözaltıların sayısı 3 kadın ve 4 çocukla birlikte 20’yi buldu. Örneğin, 14 yaşındaki Ahmad Daraghmah Bait El kontrol noktasındaki bir gösteri sırasında tutuklandı. Ayrıca İsrail Özel Kuvvetleri Ramallah yakınındaki Deir Jereer’de 4 Filistinliyi daha tutukladı.
Al-Tamimi Ailesi: 19 Aralık 2017 Salı gününün erken saatlerinde İsrail işgal güçleri al-Nabi Saleh köyüne saldırdı ve Basem al-Tamimi’nin evine baskın yaparak 17 yaşındaki kızı A’hed al-Tamimi’yi gözaltına aldı. Ertesi gün A’hed’in gözaltı süresi sorgulama için 25 Aralık’a kadar uzatıldı. A’hed İsrail işgal güçlerine saldırmak, onların işlerini yapmalarını engellemek ve kışkırtıcılıkla suçlanıyor. A’hed şu anda tutukluluğunun devamını ve cezalandırılmasını talep eden İsrail medyası tarafından yürütülen yoğun bir kampanyaya maruz kalmaktadır.
Aynı gün A’hed’in annesi Narmeen al-Tamimi kızının durumu hakkında bilgi almaya giderken Benyamin Polis karakolunda tutuklandı. Ayrıca 20 Aralık Çarşamba günü A’hed’in duruşması sırasında babası Basem’e sorgulama için celp verildi. A’hed’in anne ve babasının ikisi de eski tutukludur ve olup iskan ve duvara karşı mücadele eden insan hakları aktivistleridir.
Son olarak da 20 Aralık Çarşamba günü İsrail işgal güçleri Basem’in yeğeni olan 21 yaşındaki Nour al-Tamimi’yi al-Nabi Saleh’teki evinden alarak tutukladılar. Nour duruşmayı bekliyor.
Hebron: Hebron’daki gözaltıların sayısı 12’ye ulaştı ve bunların 5’i 21 Aralık günü tutuklandı.
Qalqiliya: İsrail işgal güçleri Yousef Eslayem ve 12 yaşındaki oğlu Ayhman Eslayem’i A’zoun köyünden alarak tutukladılar.
Bethlehem: 15 yaşındaki Muhammad A’gel ile birlikte 5 Filistinli İsrail işgal güçleri tarafından tutuklandı.
Trump’ın 6 Aralık 2017’de Kudüs üzerine yaptığı deklarasyondan bu yana İsrail işgal güçleri 170 çocuk ve 10 kadınla birlikte yaklaşık 500 Filistinliyi tutuklamış bulunuyor. Kudüs’teki gözaltıların çoğu genellikle kefaletle veya ev hapsine alınarakşartlı tahliye ile serbest bırakıldı. Batı Şeria’daki Filistinliler ise farklı yaşlarda olmalarına rağmen Ofer veya Salem askeri mahkemelerinde yargılanmaktadır. Şu anda Ofer’de 200 Filistinli çocuk alıkonulmakta ve bu çocukların 77’si Aralık ayında tutuklandı. Üstelik, belgeler Trump’ın Kudüs kararından hemen sonra Ofer’de alıkonulan 37 çocuğun gözaltına alınmaları sırasında İsrail işgal güçleri tarafından aşağılanarak acımasız bir şekilde dövüldüklerini ortaya koymaktadır.
Bu kitlesel tutuklamalar ve taciz kampanyaları, toplu cezalandırmayı yasaklayan 4. Cenevre Sözleşmesi’nin 33. maddesi ve Lahey düzenlemelerinin 50. maddesinin doğrudan ihlali anlamına gelen İsrail’in toplu cezalandırma uygulamalarının bir parçasıdır. Gerçek şu ki bu tutuklama kampanyaları, engelliler, çocuklar ve kadınlar fark etmeksizin hassas grupları hedef almanın bir İsrail politikası olduğunu gösteriyor. İsrail işgal güçleri sistematik bir biçimde çocukları hapsetmekte ve uluslararası savaş hukukunu ihlal etmektedir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 27. maddesinde altı çizildiği gibi, “Hiç bir çocuk kanunsuz ve gelişigüzel bir biçimde özgürlüğünden mahrum bırakılamaz.” Bu madde, tutuklama durumu için ise “Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması ve hapsedilmesi yasalara uygun olmalı, ancak son çare olarak tedbir amaçlı ve en kısa zaman dilimiyle sınırlı olarak uygulanmalıdır” demektedir.
ADDAMEER, tutukluların bir an önce bırakılması çağrısında bulunuyor. Buna ek olarak, uluslararası kamuoyuna İsrail işgal güçlerine karşı uluslararası insan hakları ve uluslararası savaş hukukunun zorunluluklarına saygı göstermeleri konusunda baskı yapmaları için çağrı yapıyor. Ayrıca çocuk, kadın ve engellileri içeren hassas grupları sistematik bir biçimde hedef alan politikaların durdurulmasını ve Filistinlilere barışçıl toplanma ve gösteri haklarının tanınmasını talep ediyor.
Çeviri: SiyasiHaber
Kaynak: http://www.addameer.org/news/500-palestinian-detainees-trumps-declaration-jerusalem-including-around-85-detainees-less-week