KORKUT AKIN yazdı: “Aytaç Araz Selçuk, duyarlı bir fotoğrafçı. Yaşanmışlıkların yaşanacakları etkileyeceğini savunuyor. Buna bağlı olarak Van ve çevresinde yaşayan bütün toplumların geleneklerini, kültürel varlıklarını kitlelere ulaştırmaya çalışıyor.”
KORKUT AKIN
Yaşar Kemal, çiçekler çelenk örsün başucunda, Akhtamar Adasını, adadaki kiliseyi önemsemese belki de bugün yıkıntısı bile kalmamış olacaktı. Restorasyondan önce görme şansına erişenlerden biriyim, ahır olarak değerlendirildiği için insan beline gelecek kadar pislik doluydu o güzelim kilise. Yaşar Kemal, sahiplenip de devleti uyarınca (sahi, o zamanlar gazete-ci-lerin anlamı varmış besbelli, bir haber bile harekete geçmelerine yetmiş) kurtulmuş. Kilise kurtulduğu gibi artık, yılda bir de olsa ayin yapılıyor ve yurtiçinden, yurtdışından gelenlerce hem kent hem kilise şenleniyor.
Küçük bir adım…
Aytaç Araz Selçuk, duyarlı bir fotoğrafçı. Yaşanmışlıkların yaşanacakları etkileyeceğini savunuyor. Buna bağlı olarak Van ve çevresinde yaşayan bütün toplumların geleneklerini, kültürel varlıklarını kitlelere ulaştırmaya çalışıyor.
Yadigâr-ı Akhtamar, Van’da izleri bulunan Türkmen, Ermeni, Kürt, Asuri, Ezîdî, Kurhesin (Azerbaycan Türkü) vb. gibi toplumların geleneksel kıyafet kültürlerini tarihsel ve doğal mekanlar eşliğinde izletmeyi amaçlayan bir dizi çalışmanın ilk adımı. Aytaç Araz, bu düşünceyi yakaladıktan sonra başlamış çalışmaya… Önce Julia Mutlu ile buluşmuş. Onun koleksiyonundaki geleneksel Van Ermeni kıyafetleriyle fotoğraflar çekmiş. Tabii, yine tarihi ve kültürel mekanlarda. Yıkıntı, döküntü dememiş -ancak böylelikle belgelenebilirler zaten artık, çünkü siyasi erk pek önemsemiyor tarihi ve kültürel değerlerimizi, değilse mezar kalıntılarının üzerine tuvalet yapılmasını nasıl anlayabileceğiz- manastır, kilise, mezarlık, hatta sivil mimari örneklerinin ileride kanıt olacağının da bilincinde belgelemiş.
Kültürler pasaport istemezler
Cetvelle çizilen devlet sınırları kültürler için hiç değerindedir. Kadim kültürlerin her şeyi zamana yayılır, mekana yayılır, koşullara uyum sağlayarak kalıcılaşır. Aytaç Araz Selçuk’un kırk kadar fotoğrafı, bu kalıcılığı estetik açıdan da yüceltiyor bizlere sunarken. Işığın değeri önemli, rengin önemi belirgin, çerçeve ise isteneni öne çıkarıyor.
Zaman ve ışıksa fotoğraf, estetik de ekleniyorsa sanat oluyor. Aytaç Araz Selçuk başarıyor bunu. Selçuk’un titizliğiyle, bir yıla yayılan Yadigâr-ı Akhtamar çalışmasından izleyicinin etkilenmemesi mümkün değil. Tabii, asıl önemli olan orada yaşayan kadim halkların bu güne kadar olduğu gibi hor görülmemesi, geleneklerini ve kültürlerini yaşatarak zenginliğimizi daha da çoğaltmalarıdır. Tüm bunların sanat yoluyla yapılacağına inanıyorum. Değil mi ki, Yaşar Kemal başarmış, Aytaç Araz Selçuk azimli başarmaya (ve diğer alanlarda çaba harcayan sanatçılar da)… bir umut yeşeriyor içimde…
…yeşerdi bile; bakın, Beyoğlu Belediyesi Gençlik Hizmet Merkezi Sanat Galerisi’nde açıldı Yadigâr-ı Akhtamar sergisi.
10 Aralık’a kadar açık kalacak Yadigâr-ı Akhtamar sergisinin ardından Aytaç Araz Selçuk, bu çalışmayı aynı coğrafyada kök salmış diğer kültürlerle de sürdüreceğini söyledi, bildirmek bile heyecanlanmama yetiyor…
Yadigâr-ı Akhtamar, Aytaç Araz Selçuk, fotoğraf sergisi, 27 Kasım – 10 Aralık 2017, Beyoğlu Belediyesi Gençlik Hizmet Merkezi Sanat Galerisi, Şahkulu Mahallesi Meşrutiyet Cad. 127, Şişhane – Beyoğlu – İstanbul
Dipnot (niyetine)
Vanlı fotoğrafçı Aytaç Araz Selçuk, daha önce de “Sardur’un Matemi” (Van, 2009), “Edremit: Doğa ve Kültür” (Van, 2010) ve “Bêrî Masalı – Çîroka Bêrîyê” (İstanbul, 2014 ve Ankara, 2015) adlı fotoğraf sergilerini açtı.