Biri IŞİD’in baş kesme görüntüsünden etkilendi, lise öğrenimini bıraktı. Diğeri beş çocuğunu terk etti, örgüte katıldı. IŞİD’den kaçan kadınlar şimdi Türkiye’ye geri dönmek istiyor: “Evet biz IŞİD’de kadınlar olarak ezildik ama Türkiye’de de eziliyorduk” diyorlar.
Artı Gerçek’ten Gamze Kafar’ın röportajı:
İkisi de IŞİD’i sosyal medyada tanıdı. İmam nikahıyla evlendi. İstanbul’da bir süre kaldı. Ardından Antep üzerinden Suriye’ye geçti. IŞİD’e katıldı, Rakka’da yaşadı. Biri IŞİD’in baş kesme görüntülerinden etkilenerek örgütü tanımaya başladı. Diğeri dört çocuğunu bırakıp IŞİD’e katıldı. Ceylan Kaya ve Fatma Ulu şimdi pişman ve Türkiye’ye dönüp hayatlarına yeniden başlamak istiyor.
Demokratik Suriye Güçleri (QSD) IŞİD’in Suriye’deki başkentini denetimine aldıktan sonra örgüt çöküşe geçti. Çatışmalar sürerken Rakka kentinden binlerce sivil QSD denetimindeki güvenli bölgelere tahliye edildi. IŞİD’li aileler ise örgütün ölüm tehditlerine rağmen, kaçarak QSD’ye sığındı. IŞİD’den kaçanlar arasında Türkiyeli kadınlar da vardı. Bu kadınlardan ikisiyle Rojava bölgesinde güvenlikleri nedeniyle ismini veremediğim bir kampta tanıştım. Bursalı Ceylan Kara ve Kayserili Fatma Ulu. İlk başlarda konuşmak istemediler. Bir süre sohbet ettikten sonra başlarından geçenleri anlatmaya karar verdiler.
Ceylan Kaya, henüz 21 yaşında genç bir kadın. Ceylin adında bir yaşında bir oğlu var. O da diğer IŞİDli kadınlar gibi QSD’nin Rakka operasyonu esnasında kentten kaçmış. Şimdi QSD’nin gözetim altında.
Baş kesmeden etkilendi
Anlatımlarına göre, IŞİD’deki hayatı, lise öğrencisiyken bir gün internette gördüğü bir görüntüyle başladı. Görüntülerde IŞİD çeteleri sivillerin başlarını keserek infaz ediyordu. Bu görüntüden etkilenen Ceylan, örgütü araştırmaya karar vermiş. İnternette IŞİD’lilerle tanışmış. Ceylan, “Bazı sayfalardan öncelikle IŞİD’i takip ettim. Bu videoların da sünnet olduğunu söylediler. IŞİD’e katılmak gerektiğini bunun sünnet olduğunu ve burada şeriatın yaşandığını anlattılar. Ben de şeriatı yaşamak istiyordum” sözleriyle ilk günlerini anlatıyor.
‘Önce evlen sonra gel’
Sosyal medya üzerinden iletişime geçtiği IŞİD üyeleri Ceylan’a Suriye’ye gelerek IŞİD’e katılabilmesi için bir şart koymuşlar: Biriyle evlenmelisin…
Genç kadın “Bana birini önerdiler. O kişiyle görüşüp evlendim” diyor.
Ceylan evlendiği adamla önce İstanbul’a gidiyor. İstanbul’da bir hafta kaldıktan sonra Antep Elbeyli üzerinden Suriye topraklarına geçiyor. Sınırı kaçak geçtiklerini, Türk askerlerinin kendilerini fark etmediğini öne sürüyor.
Anlatımlarına göre, imam nikahlı eşi ile önce bir süre El Bab ve Tabka kentlerinde kaldılar. Ardından Rakka’ya geçtiler.
‘El Naim Meydanı’nda asılanları gördüm’
Rakka’da tanık olduğu vahşeti anlatmasını istediğimde çekimser davranıyor. Sadece “Bir kadın olarak evden pek çıkmıyordum. Kadınlar genelde evdedir. Zaruri durumlarda, hastane, çarşıdan zaruri ihtiyaçları karşılamak olsun öyle çıkardık. Genelde evdeydik. Bize pek bir şey anlatmazlardı. Kadın olmamız, evde oturmamız gerektiği bize söylenirdi. Pek bir şeye şahit olmadım” diyor.
Ceylan Kaya, yalnızca bir gün meydandan geçerken, öldürülen ve asılanları gördüğünü anlatmakla yetiniyor. Anlattığı meydan, IŞİD’in 2014 yılında hilafet ilan ettiği yer ve Ezidi kadınlar başta olmak üzere birçok kadın esirin köle gibi satıldığı, yapılan işkenceler, infazlarla ünlü olan El Naim Meydanı’ydı. QSD Rakka’yı IŞİD’den temizledikten sonra bu meydanda zafer kutlaması yapmıştı.
Ancak Ceylan’ın meydanda yaşananlarla ilgili detayları anlatmaktan çekindiğini gözlemliyorum. O’nun IŞİD ile ilgili en net eleştirisi “İslamı yaşamak için gelmiştik. Ama düşündüğümden daha da aşırısını gördüm. Fazla aşırılar” oluyor. Bu konuda fazla konuşmak istemediğini de sözlerine ekliyor.
‘Kaçmaya çalıştık ama yakalandık’
Ceylan Kaya, birlikte IŞİD’e katıldığı imam nikahlı eşiyle 12 Ekim’de Rakka’dan kaçtı. Eşinin, Suriye Demokratik Güçleri’nce yargılaması sürüyor. Kendisi de gözetim altında. Eşinin IŞİD’deki göreviyle ilgili, “İlk geldiğimizde eşim yaralılara pansuman yapıyordu. Son altı ay çalışmadı. İşsiz geziyordu” iddiasında bulunuyor, detay vermiyor.
Bursalı genç kadın, Suriye’ye geldikten bir süre sonra pişman olduklarını ve defalarca kaçmak istediklerini öne sürüyor ve şöyle diyor: “Kaçmaya çalıştık ama yakalandık. Bir keresinde kaçakçılar tarafından paramız alındı ve kandırıldık. Son süreçte Rakka’daki savaşın şiddetlenmesiyle birlikte çıkmak için daha da çok yol arar olduk. Bizi vurmaya kalktılar. En son ne olursa olsun çıkacağız dedik. Rakkalı sivillerin gittiğini gördük. Onların arasına karışıp çıktık.”
‘İnşallah ülkeme geri dönerim’
Ceylan Kaya, IŞİD’de gördüklerinden dolayı pişman olduğunu belirterek, “Ailemi, her şeyimi, okulumu yarıda bıraktım. Okulumu tamamlamak isterdim. Şimdi mümkün değil. Çok pişman oldum. İnşallah ülkeme geri dönerim ve beni kabul ederler. Burada çocuğum oldu, onun için ve daha iyi bir yaşam için çaba sarf edeceğim” ifadeleriyle yeni bir hayat özlemini dile getiriyor.
‘İnterneti tanıdığım güne lanet olsun’
Aynı kampta tanıştığım Kayserili 45 yaşındaki Fatma Ulu da Ceylan Kaya’nın yaşadıklarına benzer bir hayat yaşadı. O da IŞİD’e 2014’ten sonra katıldı. IŞİD’li diğer kadınlar gibi örgütle internet aracılığıyla tanıştı. IŞİD’e katılmak için evlilik yaptı. Fatma Ulu, IŞİD’e katılmak için dört çocuğunu terk etmiş. Şimdi çok pişman. IŞİD’e katıldığı için çocuklarının kendisiyle konuşmadığını belirtiyor. O da diğer Türkiyeli IŞİD’liler gibi Türkiye’ye dönmek istiyor.
Anlatımlarına göre, IŞİD’e katılmadan önce iki evlilik yapmıştı. Dört çocuğu vardı. Ev hanımıydı. Çocuklarıyla vakit geçiyordu. O’nun deyimiyle ta ki “o lanet interneti tanıyana kadar’.
Fatma Ulu, “İnternette çok farklı insanlarla tanıştım. IŞİD’liler fikirleri ve düşünceleriyle bende sanki İslam’a çok yakın oldukları gibi bir düşünce oluşturdu” diyerek öyküsüne başlıyor.
Kayseri’deyken, ailevi problemleri olduğunu, depresyon ilaçları kullandığını dile getiriyor. “Bunalımdaydım. Sorunlarım vardı, o kısımlara girmeyeceğim. Sorunlarımın hepsi üst üste gelmişti” diyor.
‘IŞİD’den çıkamayacağımı bilmiyordum’
İnternet üzerinden tanıdığı IŞİD’den etkilendiğini anlatıyor. İnternette tanıştığı bir kişiyle imam nikahıyla evlenerek, birlikte IŞİD’e katılma kararı almışlar.
Fatma Ulu, şöyle diyor: “Eşim de IŞİD’e katılmak istiyordu. Ama ben savaş olduğunu hiç bilmiyordum. ‘Buraya geleceğiz sadece İslami bir hayat yaşayacağız’ diye düşündüm. Çocuklarımı bırakırken çok zorlandım. Aslında ilk başta çocuklarımı getirmeyi düşündüm ama önce gelip görmek istedim. Daha sonra çocuklarımı da yanıma getirmeyi düşünüyordum. Ancak IŞİD’e girince geri çıkamayacağımızı bilmiyorduk. İnternette insanların dört ayda, altı ayda bir Türkiye’ye ziyarete gittiğini sonra geri döndükleri yazıyordu. Ama bu doğru değildi”
IŞİD’e nasıl ve ne şekilde katıldığını Fatma Ulu’dan dinleyelim: “Önce İstanbul’a yeni eşimin yanına gittim. Bize rehberlik yapan kişi Konyalı’ydı. Konya’ya gittik. O da bizimle beraber buraya geldi. Üç ay sonra da Türkiye’ye döndü. Hapiste olduğunu duyduk, şimdi çıkmış mı bilmiyorum. Konya’da iki erkek bize katıldı. Onlarla Antep’e geldik. Başka şehirlerden gelen kişilerle otogarda toplandık ve bir minibüs bizi aldı. Askerlerin olmadığı bir zamanda kaçakçılar sınırdan geçiş işini ayarlıyorlardı. Askerlerin olmadığı en uygun zamanı denk getiriyorlardı. Sınırı geçmek için 45 dakika boyunca koştuk. Askerler bizi fark ettiklerinde durdurmaya çalıştılar ama biz sınırı geçmiştik.”
‘Başta her şey çok güzeldi’
Fatma Ulu ve imam nikahlı eşi sınırı geçtikten sonra Rakka’ya geldi.
Ardından Telafer’de Hay El Kifah adında Azeriler ve Türklerin yaşadığı bir köye yerleştirildiler.
Ulu “İnsanlar çok kalabalık kafileler halinde geliyorlardı. İlk başta her şey çok güzeldi. Bedava ekmek, su veriyorlardı. Elektrik bedavaydı. İstediğin kadar ev vardı. Çünkü hepsi terk edilmişti. Eşyalar, kıyafetler, yiyecekler hepsi çok güzeldi ve bizimdi. Sonra insanlarla yavaş yavaş tanışıp kaynaşmaya başladık. O an için her şey normal gidiyordu. İlk 5-6 ayımız iyiydi” diyor.
Kayserili kadın, altı ay sonra çocuklarını görmek için Türkiye’ye gitmek istediğini IŞİD’lilere söyler ancak aldığı yanıt “Yasak.” Örgüte katıldıktan altı ay sonra çıkışların yasaklandığını dile getiriyor.
‘Para için evleniyorlardı’
Fatma Ulu şimdi IŞİD’lileri, “Ahlakı bozuk İslam’la alakası olmayan insanlar. İslam için İslam devleti için diyorlar ama sadece İslam’ı kendi çıkarları için kullanma var” sözleriyle tanımlıyor.
IŞİD içinde evliliklerle ilgili bilgiler veren Ulu, IŞİD’li erkeklerin kendi deyimiyle “meraklarından” ya da “kadınlara verilen dul maaşını almak için” evlendiklerini belirtiyor.
Anlatımlarına göre, IŞİD’in içinde eşi ölen kadınlara bin dolara yakın örgüt için ‘şehit maaşı” denilen bir para veriliyordu. Ancak kadınlar başka erkeklerle evlenmeye başladığında, maaşlarına yeni eşlerince el konuluyordu.
Fatma Ulu, şöyle diyor:
“Daha sonra da kadınlara ödemiyorlardı. Kadınlarla üç dört ay evli kalıp, ‘senin çocuğun var, yüzün çirkin, dişlerin şöyle’ deyip sudan sebeplerle, bahanelerle kadınları boşuyorlardı. İslam devleti (IŞİD) şehit kadınlarıyla evlenenlere ya da ilk evliliğini yapanlara 1.000-1.500 dolar gibi bir meblağ veriyordu. Sırf bu paraları alabilmek için şehit kadınlarıyla evlenip, üç dört ay sonra boşuyorlardı. Bunların İslam’la ilgisi yok.”
‘Giderseniz QSD sizi öldürür’
Kayserili kadın, IŞİD’de gördüklerinden sonra pişman olduklarını ve geri dönmek istediklerini iddia ediyor. Ama bunun çok tehlikeli olduğunun farkında olduklarını dile getirerek, devam ediyor: “Biz kaçmayı denemedik. Halktan biri kaçarken onu IŞİD vurup, öldürmüştü. Bunları duyduğumuz için korkuyorduk. Demokratik Suriye Güçleri tarafından kaçan erkeklerin öldürüldüğünü, kadınlara tecavüz edildiğini, kadınların çırılçıplak soyulup fotoğraflarının internette yayınlandığını söylüyorlardı. Bu da bizi tedirgin ediyordu. Gideceğimiz yerin içinde bulunduğumuz durumdan daha kötü olduğu düşüncesi bizde oluştu. Kalmakla gitmek arasında bocalayıp durduk.”
‘Çıkmamızı istemiyorlardı’
Ekim ayıyla birlikte IŞİD’in kentte sonu gelmeye başlamıştı. Örgüt küçük bir bölgeye sıkışmıştı. Ancak zorla tuttukları sivilleri kalkan olarak kullanması QSD’nin operasyon yapmasını engelliyordu. Fatma Ulu, bu süreçte eşi ile ne olursa olsun IŞİD’den kaçma kararı aldıklarını anlatıyor.
IŞİD’li kadının o anlara ilişkin anlatımları şöyle: “Baktık artık öleceğiz. Son noktaya gelmiştik. Üç aile kentten çıkma kararı verdik. Askerler (IŞİDliler) bizi durdurup, bunun yasak olduğunu söyledi. Eşlerimiz askerlere ‘kadınlarımızı güvenli yerlere yerleştireceğiz’ dedi. Askerler ‘geri dönmezseniz kadınlarınızı da sizi de vuracağız’ dedi. Biz de mecburen eve geri döndük. Eşlerimiz başka yollar araştırmaya koyuldu. Halkın bir yoldan geçtiğini öğrendiler. Biz de halkla birlikte oraya gittik. Başka türlü geçişimizin imkanı yoktu.”
‘Bunalım beni yanlışa itti’
Fatma Ulu, şimdi her şeyi geride bırakıp yeniden hayata başlamak istiyor.
O, “Benim IŞİD’e katılmadan önce içinde bulunduğum bunalım ve stresten dolayı boşluğa düşmem ve dinime olan zaafım beni hata yapmaya itti. Yanlış insanların yanında, yanlış şeyler yaşamama neden oldu” ifadeleriyle pişmanlığını dile getiriyor.
Kayserili kadının en büyük pişmanlığı ise çocuklarını terk etmesi:
“Çocuklarıma karşı çok bencillik yaptığımı düşünüyorum. Ailemi, çocuklarımı, annemi, kardeşlerimi çok üzdüm. Telafi etmeyi düşünüyorum. Bundan sonra daha önce ne yapıyorsam onu yapmayı düşünmüyorum. Normal evimde ibadetimi yapıp, kendimce ne kadar yapabiliyorsam dinimi yaşayıp çocuklarımı yetiştirmek istiyorum.”
Fatma Ulu, Türkiye’ye dönmek istediğini dile getiriyor ve “Evet biz IŞİD’de kadınlar olarak ezildik ama Türkiye’de de eziliyorduk. Ekonomik özgürlüğümüz olmadığı için eziliyorduk. Türkiye ve dünya için söylüyorum. Herkesi eşit duruma getireceğiz diyen herkes için söylüyorum. Kadın mazlum ve çok eziliyor” diyor.