HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel partisinin grup toplantısında partililere seslendi. Gelinen aşamanın önemine değinen Tuncel, 13 Mayıs 1974’te katledilen Leyla Qasım’ı, idam edilişinin yıl dönümünde, “Leyla Qasım ve arkadaşları yaşananlara sessiz kalmayı kendilerin yediremediler ve uçak kaçırma eylemi girişiminde bulundular. Ardından gözaltına alınarak yoğun işkencelerden geçti ve idam kararı verildi. O belki fiziki olarak aramızdan ayrıldı ama onun onurlu duruşu Kürdistan kadınında büyük bir direnişe sahne oldu. İşte onun yoldaşı Sakine Cansız da bu mücadelede hiç diz çökmedi. Diyarbakır zindanını yaşadı işkenceciler utandı ondan ve o da Paris’te katledildi” sözleriyle andı. Tuncel, aradan geçen onca zamana rağmen Kürtlerin halen aynı baskılar ile karşı karşıya olduğunu ve idam edildiklerini belirterek İran’da yaşanan idamları hatırlattı.
Tuncel, Meclis’in Mısır’daki idamlara karşı ortak bir deklarasyon yayınladığını ancak, Mısır’daki idamlara karşı çıkıp İran’daki idamları görmemenin ciddi bir sorun olduğunu belirterek, AKP ve muhalefet partilerine İran’daki idamlara karşı ortak tutum takınmaları çağrısında bulundu. Tuncel, İran hükümetini de uyararak idamlardan vazgeçmelerini söyledi. Kürt Dil Bayramı’nı kutlayan Tuncel, “Yıllarca bu ülkede Kürtçe var mıdır? Yok mudur? Tartışması yapıldı. Büyük bedeller verdik. Gençler asimilasyona maruz kaldı. Onlardan birisi de benim. Bu sadece benim gibi Kürtlerin suçu değil aynı zamanda bu devletin imha ve inkar politikasının sonucudur. Başbakan ‘inkar sona erdi’ diyor bu onun lütfü değil Kürt halkının direnişinin sonucudur” diye konuştu.
Engelliler ötekileştiriliyor
Engelliler Haftası’na da değinen Tuncel, Türkiye’de engellilerin ötekileştirildiğini söyledi. Tuncel, “Engellilere istihdam zorunluluğu var ama devlet bu sorumluluğunu dahi yerine getirmiyor. AKP’nin elindeki belediyelerin engellilere ilişkin yaptığı uygulamalara bakın birde dünyadaki örneklerine bakın. Engellilerin yeteneklerine göre konumlandırılması yapılmalıdır. Şehirlere bakın oralarda duraklar bile onlara göre belirlenmemiştir. Kentlerde yaşam engelliler için kolaylaştırılmamıştır” ifadesini kullandı. Tuncel ayrıca bugünün Vicdani Ret Haftası olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu hakkı tanıması gerektiğinin altını çizdi. Tuncel, “Zorunlu askerliğin olduğu yerde demokrasiden ve özgürlükten zaten bahsedilemez” ifadesini kullandı.
AKP IŞİD ve El Kaide’ye destek veriyor
Demokratik İslam Konferansı’nın önemine vurgu yapan Tuncel, konferansın ana akım medya tarafından görülmediğini belirtirken, konferansa katılanları ise selamladı. Ortadoğu’da din adına katliamların yaşandığı bir dönemde konferansın yapılmasının hayati önemde olduğunu söyleyen Tuncel, “Rojava’da yaşananlar bunu gösteriyor. İslam adı altında insanlar vahşice katledildi. Buna karşın İslam’ın önemini anlatan bir konferans yapıldı. Dini çeteler ile besleyen zihniyet inançlar arası çatışmanın nedenini de anlatıyor. İslam’dan bahsediyorsanız onun barışçıl yanını görmeniz lazım. AKP, İŞİD ve El Kaide’ye destek veriyor” diye konuştu. Tuncel, dinin milliyetçi kalıplara sığdırılmasının İslam inancının evrenselliğini ortadan kaldıran bir durum olduğunu belirtirken, konuşmasının devamında ise konferansın sonuç bildirgesinde yer alan maddeleri okudu.
Kürt sorununda yaşanan gelişmelere değinen Tuncel, Kürtlerin direnişleri ile önemli kazanımlar aldıklarını, artık kalıcı barış beklentilerinin olduğunu ancak AKP’nin buna uzak olduğunu söyledi. Tuncel, “Milletvekili arkadaşlarımız gidip Sayın Öcalan’ı görüyorlar. Orada bize yansıyan bazı tartışmaların yapıldığıdır. Başbakan’ı izleyenler her gün ‘süreç ilerliyor’ sözünü duyuyor. Ama bunun gereklerini yapmıyorlar. Gidiyorlar askeri hareketlilik için zemin hazırlıyor ve karakol yapıyorlar” ifadesini kullandı. Tuncel, geri çekilme sürecinde AKP’nin yasal hiç bir değişiklik yapmadığının İHD başta olmak üzere raporlara yansıdığını anımsattı.
Barışıyoruz niye kalekol yapıyorsun? Bu nasıl barış?
Tuncel yeni bir yargı paketinin daha açıklandığını belirterek, AKP’nin adım atılmaması konusunda ısrarcı olduğunu dile getirdi. İHD raporuna bakıldığı zaman süreç içinde 341 kalekol yapımı ihalesinin yapıldığına işaret eden Tuncel, “Barışıyoruz niye kalekol yapıyorsun? Bu nasıl barış? Yine güvenlik barajları ve güvenlik yollarının yapımına devam ediliyor. Şırnak, Van, Bitlis ve Siirt ile bağlı illerde korucu alımları yapıldı. Siz barıştan ve çözümden bahsediyorsanız savaş döneminin yöntemlerini bırakacaksınız. Koruculuğu lağvedeceksiniz. Siz madem barışıyorsunuz niye yeni korucu alıyorsun” ifadesini kullandı.
Tuncel, hükümetin adım atmadığını ancak ağzından süreci düşürmediğini de belirterek şunları kaydetti: “Artık laf zamanı bitmiştir. Her zaman süreç diyorlar. Seçimlerde kendilerini kurtarmaya bakıyorlar. Türkiye halkları artık bunu kabul etmez. Biz HDP olarak AKP’nin biran önce adım atması gerektiğini düşünüyoruz. Bakın daha yüzleşme için Hakikatlerin Araştırılması Komisyonu’nu dahi kurmadılar. Şimdi faili meçhullerle katledilenlerin dosyası zaman aşımına uğrayacak. Nasıl yüzleşeceğiz.”
Tuncel, MİT yasasının apar topar çıkartıldığını ancak Toplumsal Barış ve Müzakere Yasası’nın ise görmezden gelindiğini ve çıkarılmadığını söyledi. Tuncel, AKP hükümeti döneminde çocukların faili meçhullerle öldürüldüğünü belirtti. Tuncel, “Daha dün Ali İsmail Korkmaz davası görüldü. Oradaki polis ‘Gezi eylemine katılan birinin tanıklığı nasıl kabul edilir’ diyor. Bu cesareti nereden alıyor. Başbakan Erdoğan’dan alıyor. Yine Şerzan Kurt davasında yaşananlar oradadır” dedi. Tuncel, Kürt sorunu çözülmediği zamanda gerçek anlamda demokrasi ve özgürlük sorunun bitmeyeceğini söyledi. Tuncel, Rojava’nın Ortadoğu halklarının dostu olduğunu söyleyerek, “Demokrasiden korkanlar bu devrimden korkarlar. Biz AKP’nin de demokrasi ile alakası olmadığını biliyoruz” dedi.
Danıştay toplantısında devlet krizi yaşandı
Başbakan Erdoğan’ın Danıştay töreninde TBB Başkanı Fevzioğlu’na çıkışını değerlendiren Tuncel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Danıştay bize davetiye göndermedi zaten. Fevzioğlu da konuşmasında Kürt sorununa değinmedi. Orada Başbakan’ın tiyatro göstergesi yapıldı. ‘Cüppeni çıkar gel’ diyor. Çıkarıp gelenlere ne kadar saygı gösteriyorsun. Cüppesi olmayan o kadar siyasi tutsak var cezaevinde. Aslında orada yaşanan bir devlet krizidir. Bu kriz artık aşılamaz noktadadır. Başbakan ‘Siyaseti sadece siyasetçiler yapar’ diyor. Siyaseti toplum yapar. Siyasetçiler bu ülkede 30 yıllık sorunu bile çözemiyor. 7 yıldır buradayız daha Meclis bir kere bile barış için toplanmadı.”
AİHM’nin Kıbrıs kararını da değerlendiren Tuncel, “Davutoğlu işine gelince ulusalararası mahkme kararıdır. İşine gelmeyince de tanımıyoruz. Karar, Türkiye’nin yanlış politikasının sonucudur” dedi.