KORKUT AKIN yazdı: “Alphan Akgül, Oktay Rifat’ın şiirlerini incelerken, bize diğer şairlerin şiirlerini anlamamız için de yol gösteriyor aynı zamanda. Daha geniş bakma, daha fazla empati kurma, daha çok mecazla (burada metafor sözcüğü daha kabul görürdü sanki… eğretileme hiç uymaz) yeni düşler kurma izni veriyor.”
KORKUT AKIN
Güneş Yalnız Dirileri Isıtır -Oktay Rifat’ın Şiirleri Üzerine-
Şiir tanımlarına bir yenisini Alphan Akgül ekliyor: “Sonsuz sayıda mecaz yapabilme özgürlüğü.” Oktay Rifat’ın şiirleri üzerine incelemesinde, özellikle güneşi odaklayarak şairin mecazlarla okura aktardıklarını anlatıyor. Haksız da değil…
Okurun düş gücü belirleyicidir şiirde. Peki, şairin mecazları onun arkasında mı kalır? Tabii ki hayır! Şair okuru gerçekten yönlendirir. Zamana ve zemine uygun olarak da şiir anlam (burada mecazi anlamı öne çıkartmalıyız) yüklenir. Kimi zaman, kitapta da geçen güneş, ışık ve ışın gibi birincil ve şamdan, tekerlek, ekmek, bereket gibi farklı anlamları kendimizce yorumlarız. Tabii, şairin dizeleriyle açtığı yolda.
‘Dünya döner, zaman akar…’
Doğa, bu süreçte bize kendi düşümüzü kurma fırsatı tanır. Bilgi birikimimiz ve deneyimlerimiz ışığında o düşü hayata geçirmeye çabalarız, başaramayacak olsa bile, düşümüzde heyecanlanarak. Şairler bu düşleri hayata geçirmeyi başaranlardandır. Bağlı olarak bize de yol gösterirler. Rehberliklerini mitoloji, tarih, duygu, yaşama sevinci, hüzün gibi birikimlerden süzerek sunarlar bize…
Oktay Rifat, önemli şairlerimizden; okurun da sevdiği hem… Toplumsal değerlere de, tarihe de, yaşamın kendisine yani aşka da yönelik şiirleriyle ölümünden sonra da sevilmeyi sürdürebilen Oktay Rifat’ın şiirinde okurun düş kurması her halükarda mümkün. Mecaza yönelik gücü bunu pekiştiriyor…
Anlam da yorum da bireye özgüdür. Okur, neyi nasıl ve niye isterse öyle olur. Bu, beraberinde yeni düşler de doğurur. İyi de olur kuşkusuz. Oktay Rifat şiiri bunu hayata geçirmemizi sağlayan en güzel örneklerdendir…
Mitoloji…
İncelemede de görüldüğü üzere, güneş, önemli bir mecaz Oktay Rifat’ın şiirinde. Akgül, incelemesinde şairin mitolojiyle de ne denli iç içe olduğunu, mitolojiden bir estet olarak ne denli yararlandığını söylüyor. Bunu, şiirle sınırlandırmamak dahası kısıtlamamak gerekir, çünkü hayatın her anlamında, her anında vardır mecaz; güneş durdukça da var olacaktır. Çünkü aynı mecaz hem hayattır hem aşk, hem acıdır hem sevinç… tıpkı şu an içinde bulunduğumuz ortam gibi.
Sinema için söylerdim: Edebiyat imaj yaratır, sinema imajın imajı olduğu için yaratamaz… Şiir de okurun içinde canlanır, anlam kazanır. Duyularımızla birlikte duygularımızı da hareketlendirir.
Mitolojiden yola çıkıp dile, anlambilime, duyguya ulaşıyoruz sayfaları devirdikçe. Oktay Rifat’ın şiirinin gücünü de kavrıyorsunuz. Tarihin derinlikleriyle bağ kuruyorsunuz, her biriyle de düşler oluşturuyorsunuz… Şiirin özelliği, güzelliği bu zaten; onun için de sürekli okuruz aynı şiiri bile. İmajın anlamlı olmasını bekleyemeyeceğimiz gibi birbiriyle uyumlu olmasını da bekleyemeyiz.
Anlam kazanmak…
Alphan Akgül, Oktay Rifat’ın şiirlerini incelerken, bize diğer şairlerin şiirlerini anlamamız için de yol gösteriyor aynı zamanda. Daha geniş bakma, daha fazla empati kurma, daha çok mecazla (burada metafor sözcüğü daha kabul görürdü sanki… eğretileme hiç uymaz) yeni düşler kurma izni veriyor.
Şimdi, daha iyi anlayacağım şiirleri de şairlerini de… Sevincim ondan.
Güneş Yalnız Dirileri Isıtır, Oktay Rifat’ın Şiirleri Üzerine, Alphan Akgül, inceleme, Yapı Kredi Yayınları, Haziran 2017, 134 s.