Adalet Yürüyüşünün 15. gününde HDP’nin ‘HAVET’ tutumunun devam edeceği görülüyor. Dolayısıyla yürüyüşe dair HDP’nin tutumunu ölçü almak, yol gösterici olmuyor. Bu gelişmeler karşısında doğru bulduğu yönde anlık ve hızlı tutum almak her siyasi öznenin hakkı ve kaçınılmaz görevidir.
AHMET SAYMADİ
MİT'e ait TIR'ların durdurulmasıyla ilgili görüntülere ilişkin davada, hakkında 25 yıl hapis cezası verilen CHP milletvekili Enis Berberoğlu 14 Haziran Çarşamba günü tutuklandı. Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’dan Enis Berberoğlu’nun tutuklandığı Maltepe Cezaevi’ne yürüyeceğini açıkladı. 15 Haziran Çarşamba sabahı Ankara Güvenpark’ta 20 bin kişinin katılımıyla başlayan ve 15. gününe giren yürüyüş, başladığı andan beri siyasetin ana gündem maddesi haline geldi.
Yürüyüşe şu ana kadar; Haziran Hareketi (TKP, ÖDP, Devrimci Hareket), EMEP, Halkevleri gibi sol örgütler destek verdi. SYKP de bir yazılı açıklamayla yürüyüşü olumlu bulduğunu ortaya koydu. Saadet Partisi ve Meral Akşener yürüyüşü olumlu bulduğunu belirtti. Hak ve Adalet Platformu’nda yer alan Eski AKP’li Cihangir İslam, Fatma Bostan Ünsal, Faruk Gergerlioğlu yürüyüşe destek verdi. KHK ile ihraç edilen İbrahim Kaboğlu, Nejla Kurul, Murat Sevinç ve Cenk Yiğiter dahil bir çok akademisyen yürüyüşe katıldı. Yürüyüşe birçok sanatçı da katıldı. KHK’yla atılan ve OHAL döneminde tutuklanan birçok insan ve aileleri yürüyüşe katıldı. Gezi’de yaşamını yitiren canlarımızın aileleri katıldı. Maçka’daki adalet nöbetine Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Hayır Meclisleri desteğe verdi. Birçok sendika ve kurum Maçka’ya desteğe geldi. Maçka’ya son olarak HDK bir destek ziyareti gerçekleştirdi.
16 Nisan’da ‘Hayır’ blokunda yer alan hemen hemen herkes, her siyasi yapı yürüyüşe destek verdi. Ancak HDP’nin ne dediği tam olarak anlaşılmış değil. Bir yandan destek açıklamaları gelirken bir yandan da olumsuz açıklamalar geliyor. Adalet Yürüyüşü’ne dair berraklaşma yok.
Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından, HDP Grup Başkanvekilleri Ahmet Yıldırım ve Filiz Kerestecioğlu daha ilk andan itibaren konuya sağduyuyla ve özveriyle yaklaştı. HDP sözcüsü Osman Baydemir ise "Selahattin Demirtaş'ın tutuklanmasına sessiz kalanlara, Demirtaş'ın yoldaşları olarak sessiz kalmayacağız’’ dedi.
Bu açıklamaların ardından, CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger bu yürüyüşün aynı zamanda tutuklu HDP'li vekiller için de olduğunu belirterek, ''Berberoğlu bırakılsa da bitmeyecek'' dedi.
Karşılıklı oluşan bu olumlu hava, 16 Haziran’da Sırrı Süreyya Önder’in yaptığı açıklamayla dağıldı. Sırrı Süreyya Önder şöyle dedi, ‘‘HDP’ye yapılacak olan çağrının bir özeleştiri anlamı da olacaktır. Çünkü bu hoyratlığa varan yolun taşları hep CHP’nin omuz vermesi ile döşendi. Enis Berberoğlu özelinde yaşanan olayın trajik bir dışa vurumu var ki, hem bir milletvekilinin tutuklanması, ‘anayasaya aykırı ama evet’ diyen CHP’nin sayesinde gerçekleşen bir şeydir hem de Berberoğlu’nun itham edildiği mesele Suriye’de hükümetin geliştirdiği operasyonların açığa vurulmasıdır. Suriye tezkeresinin altında yine bakıyoruz loğ taşı gibi CHP’nin mührü var. Onun için CHP’nin çağrısı tüm bu geçmişe yönelik bir özeleştiri taşımalıdır. Yoksa biz gidiyoruz hadi siz de gelin söylemi siyaset kültürü açısından demokrasi mücadelesi bakımından da eksik bir yaklaşım olacaktır.”
Sırrı Süreyya Önder’in ardından HDP Milletvekili Mithat Sancar, 17 Haziran’da farklı bir açıklama yaparak havayı tekrar olumlu bir yöne çevirdi; ‘‘Demokratik talepler ve adalet için yürüyenler doğru yapıyor, yürüyüş haklıdır. Bizim yapmamız gereken açıktır. Güçlerimizi birleştirelim. Küçük nehirler büyük derelere dönüşsün, o nehirler büyük okyanuslara akar. Faşizme direnen onurlu insanlara yürekten selam gönderiyoruz. Demokratik güç birliği ve ortak demokratik mücadele için üzerimize düşeni yapacağız, herkesin de bu sorumluluğu göstereceğine inanıyoruz. Dünkü hatalarına rağmen bugün adalet ve demokrasi için yürüyenler doğru yapıyor. HDP olarak birlikte yürümek için üzerimize düşeni yapmaya hazırız.”
19 Haziran’da Osman Baydemir, ‘‘Bugün Türkiye'de eğer Ankara'dan İstanbul'a yürünüyorsa, bu Selahattin Demirtaş'ın bulaştırdığı cesaretin sonucudur. Aşk olsun sana genel başkanım aşk olsun. Aşk olsun ki sana, orada bile önünü açıyorsun, yol açıyorsun" dedi.
21 Haziran’da HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, "Adalet yürüyüşü demokrasi yürüyüşünün bir parçasıdır, barış, özgürlük, eşitlik arayışının bir parçasıdır. Bu yürüyüşü destekliyoruz. Daha da ileri taşınması için üstümüze düşen sorumlulukları da yerine getirmeye hazırız" dedi.
Buraya bir not düşelim:
Bu açıklama yürüyüşe katılım açısından CHP’den bir çağrı veya davet beklendiğini de ortaya koyuyor. Nihayetinde Kemal Kılıçdaroğlu HDP’nin katılımına dair, ‘‘Parti bayrağı olmadan katılabilirler’’ dedi. Yürüyüşe katılanların parti bayrağı taşımadığı düşünüldüğünde, HDP’liler yürüyüşe bayraksız da katılsalar zaten basın ve de toplum meseleyi ‘HDP’liler yürüyüşe katıldı’ diye okuyor.
Devam edelim…
27 Haziran’da Ahmet Türk, ‘‘Partideki arkadaşlarla görüştük. Günü kararlaştırıp ona göre hareket edeceğiz. Yürüyüşü yapan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret edeceğiz. Sağlığımın el verdiği kadar yürüyüşe eşlik edeceğim” dedi.
Ancak Ahmet Türk’ün açıklamasından sonra Pervin Buldan’dan 28 Haziran’da tersi yönde bir açıklama geldi. Pervin Buldan, "Sadece bir milletvekili tutuklandı diye yollara düşülüp adalet arayışı elbette ki yanlıştır. Bu adalet yürüyüşünün gideceği yer, bu adalet yürüyüşünün gideceği nokta, Edirne Cezaevi'dir" dedi.
Gelinen aşamada HDP’nin tutumunda bir netlik olmadığı görülüyor. HDP, yürüyüşe, Figen Yüksekdağ’ın tutulduğu Kandıra Cezaevi’nin bulunduğu kavşaktan katılma kararı alsa da bu katılımın temsili olacağı açık. Çünkü sıcak dolayısıyla yürüyüşün temposu düştü. Büyük bir ihtimalle yürüyüşün Kandıra’ya ulaştığı gün 4 Temmuz olacak. 4 Temmuz’da Figen Yüksekdağ’ın duruşması var. Dolayısıyla bu katılım bir nevi, ‘görev savma’ olacak gibi duruyor.
Yürüyüş 10 gün sonra 9 Temmuz’da İstanbul Maltepe Meydanı’ndaki mitingle son bulacak. HDP yürüyüşe 4 Temmuz’da Kandıra’da ‘temsili’ olarak katılacağı için, HDP’nin yürüyüşe dair atak yapmak için sadece 5 günü kalıyor.
Bu belirsizlik içerisinde HDP’nin yürüyüşe ‘HAVET’ tutumunun devam edeceği görülüyor. Dolayısıyla yürüyüşe dair HDP’nin tutumunu ölçü almak, yol gösterici olmuyor. Bir tarafta Mithat Sancar, Ahmet Türk ve Serpil Kemalbay'ın açıklamaları; diğer tarafta Osman Baydemir, Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş'ın açıklamaları var.
İki haftadır ülke gündeminin merkezine oturan bu yürüyüşe karşı HDP’nin hala net bir tutum geliştirememesi kabul edilemez. Öte yandan siyasi gelişmeler önemli sonuçlar yaratarak devam ederken, hayat bizleri beklemez. Bu gelişmeler karşısında doğru bulduğu yönde anlık ve hızlı tutum almak her siyasi öznenin hakkı ve kaçınılmaz görevidir.
(29 Haziran 2017)