Ahmet Saymadi yazdı: Dün akşam, MİT TIR’ları davasında yargılanan Enis Berberoğlu mahkemenin verdiği kararla tutuklandı ve Maltepe Cezaevi’ne konuldu. Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından tanıdık olduğumuz bir tartışma başladı: Enis Berberoğlu’nun yanında mıyız, değil miyiz? Son söyleyeceğimi şimdiden söyleyeyim: Bu meselede yanındayız.
AHMET SAYMADİ
Dün akşam, MİT TIR’ları davasında yargılanan Enis Berberoğlu mahkemenin verdiği kararla tutuklandı ve Maltepe Cezaevi’ne konuldu. Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından tanıdık olduğumuz bir tartışma başladı: Enis Berberoğlu’nun yanında mıyız, değil miyiz? Son söyleyeceğimi şimdi söyleyeyim: Bu meselede yanındayız.
Dün Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasıyla devam eden süreç, geçen yıl Mayıs ayında başlamıştı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği teklifi parlamentoya gelmiş, değişiklik CHP’nin desteği ile 367’yi geçmişti. Dokunulmazlıkların kaldırılması hakkında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘‘Anayasa’ya aykırı olmasına rağmen Evet diyeceğiz’’ demişti. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise, "HDP’yi savunmak HDP’lilerin işidir. Net söyleyelim, seçilmişlerin seçimle gitmesi esastır ama bu seçilmişlere suç işleme hakkı vermez. Bu seçilmişler suç işlediyse onlara yargı mercileri tarafından yapılan çağrılara uymama ve meydan okuma hakkı vermez." demişti.
Anayasa değişikliğinin geçmesinin ardından önce Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı, ardından HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı. İlerleyen süreçte birçok milletvekili de gözaltına alıdı ve tutuklandı. HDP’nin halen 11 milletvekili tutuklu.
‘Yanındayız’ demeden önce, HDP’yle ve demokrasi güçleriyle yan yana gelmemek için ‘Anayasa aykırı’ hareket edenlerin, gereken dersleri çıkarması için bu hatırlatmayı yapmak şart.
Enis Berberoğlu’nun ise Hürriyet’in genel yayın yönetmeniyken Şemdinli dağlarının manzarasına karşı çiçekli bir masada kahve içerken verdiği bir poz hafızalara kazınmıştı. Onlarca Kürt gazeteci hapisteyken o pozu vermesi unutulur şey değil. Enis Berberoğlu dokunulmazlıklar konusunda da ‘Evet’ diyeceğini ve risk alınması gerektiğini belirten bir isimdi.
Lakin konumuz Enis Berberoğlu’nun veya CHP’nin daha önce yaptığı yanlışlar değil. OHAL döneminde yaşananlara artık kimsenin tahammülü kalmadı. Tabiri caizse, ‘Bıçak kemikte’. CHP’yi ve Enis Berberoğlu’nu sabahtan akşama kadar eleştirebiliriz, CHP’nin veya Enis Berberoğlu’nun yanlışları üzerinden kendi haklılığımızı ve ne kadar doğru söylediğimizi, kendimize defalarca ispatlayabiliriz. Ancak bu duygusal ve kişisel bir tatmin yaratsa da siyasal bir sonucu yok.
Benzeri bir durumu Gezi Direnişi’nden önce de yaşamıştık. Kimileri, Gezi Direnişi’nin içinde ‘ulusalcılar’ olduğunu belirtmiş, ‘Konunun bizimle ilgisi yok’ demiş, direnişten uzak durmuş ve mesafe koymaya çalışmıştı. Ancak, kısa süre sonra yanıldıkları ortaya çıkmıştı. Kürt hareketinin bütün bileşenleri, direnişin başlamasından bir süre sonra; içinde yer almamanın hata olacağını, demokratik talepleri olan böyle bir halk hareketinin içinde yer alınması gerektiğini belirtmişti.
Şimdi benzer tartışmalar devam ediyor. CHP’nin veya Enis Berberoğlu’nun daha önce yaptığı yanlışları sıklıkla hatırlatıp, ortaya çıkacak enerji azaltılmaya çalışılıyor. Sadece eleştirerek, bütün haklılığınızla yaşamaya devam edebilirsiniz. Ama bunun hayatın akışına zerre etkisi yok.
Ama neyse ki HDP adına açıklama yapan Merkez Yürütme Kurulu, Grup Başkanvekilleri Ahmet Yıldırım ve Filiz Kerestecioğlu daha ilk andan itibaren konuya sağduyuyla ve özveriyle yaklaştı. Ve son olarak HDP sözcüsü Osman Baydemir: "Selahattin Demirtaş'ın tutuklanmasına sessiz kalanlara, Demirtaş'ın yoldaşları olarak sessiz kalmayacağız" diyerek noktayı koydu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Ankara Güvenpark’tan İstanbul’daki Maltepe Cezaevi’ne kadar yürüyeceğini açıkladı. Yürüyüş bu sabah yirmi bine yakın insanın katılımıyla başladı. İstanbul ve İzmir başta olmak üzere birçok ilde insanlar sokaklara çıktı.
Yürüyüşe çocuğu KHK ile işten atılan insanlar, OHAL döneminde mağdur olanlar, tutuklananların yakınları da katılmaya başladı. Yürüyüş bugünkü ritmiyle devam ederse, bütün mağdurların, ezilenlerin taleplerini dile getirdiği bir çığlığa dönüşebilir.
Ayrıca şu ana kadar Demokrasi İçin Birlik Hareketi (DİB), ÖDP, Halkevleri ve SYKP sokaktaki harekete destek olacağını açıkladı. Hasılı direniş olması gereken yere evriliyor. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevi yarın 100. Gününe girecek. Bu yürüyüş aynı zamanda onlar için de olmalı..
Umarız ve dileriz ki, yürüyüşün başını çeken CHP daha önce yaptığı yanlışları tekrarlamaz, kitlelerin hareketinden korkmaz, halkın çıkarlarını devletin çıkarlarına kurban etmez, diktatörlüğe karşı demokrasiyi savunmakta ve bir o kadar da kendi onurunu korumakta kararlı davranır. Bunu yaptığı sürece, bu yönde en ufak bir adım attığı sürece CHP’yle birlikte hareket etmekten kaçınmamalıyız.
Gezi Direnişi’nde birleşmekte, ortak mücadele etmekte biraz geç kalmıştık. Oradan çıkardığımız dersler olmalı. Kimsenin yanında koşulsuz olmaktan bahsetmiyorum. Herkes sokağa kendi talebiyle çıkabilir. Böylesine büyük bir adalet yürüyüşü, böyle bir hareket başladıysa şayet, bunu bir; özgürlük, eşitlik, adalet ve demokrasi yürüyüşüne-hareketine çevirmeliyiz. Tek çözüm, sokağa çıkan, sesini yükselten bütün kesimlerin ortak mücadelesidir.
Hem bir hatırlatma, hem de rehber olabilir şu cümle: ‘Bize lazım olan Yenikapı ruhu değil, Yüksel Caddesi ruhu’