KORKUT AKIN yazdı: “24 Mayıs’ta Galeri FE’de açılan ve 24 Haziran’a dek sürecek olan Mustafa Pilevneli’nin “Pilevneli’nin Dünyası” sergisi, bir renk cümbüşü, bir duygu seli, bir başka dünya.”
KORKUT AKIN
Resim, duyguları özgürleştiren bir sanat dalı… Kuşkusuz tümü aynı hedefi işaret ediyordur, ama resimle daha bir kendi içinizle baş başa kalıyor; kimseye hesap vermek ve/veya sormak zorunluluğu hissetmiyorsunuz. Ne diyorsanız o.
24 Mayıs’ta Galeri FE’de açılan ve 24 Haziran’a dek sürecek olan Mustafa Pilevneli’nin “Pilevneli’nin Dünyası” sergisi, bir renk cümbüşü, bir duygu seli, bir başka dünya. Çağdaş resim sanatının önemli ismi Mustafa Pilevneli, sergiyle birlikte 77’nci yaş gününü de kutladı.
Renk cümbüşü
Her geçen gün daha da kararan hayatımız (açlık grevleri, işsizlik, basın özgürlüğünün yok edilmesi ve sayamayacağımız kadar çok nedenle), Pilevneli’nin ışıl ışıl renkleriyle izleyeni bir başka dünyaya taşıyor. Fazıl Hüsnü’nün dizeleri çok daha iyi anlatacaktır benden: “İnsan, dallarla, budaklarla bir / Aynı maviliklerden geçmiştir. / İnsan nasıl ölebilir, / Yaşamak bu kadar güzelken?” Pilevneli de bu güzelliği gösteriyor bize ve neden uzak kaldığımızı soruyor. Tabii ki bana göre.
Duygu seli
Zeytin ağaçlarını yok ediyorlar ya, beton yığını yapacaklar ya… Hoca’nın, o görkemli ağacına merdiven dayayarak bereketi simgeleyen zeytin toplayanlar resmini görünce; hayatı nasıl da çekilmez bir hale soktuğunu görüyorum, o karara imza atanların. “Ölmez Ağacı” dediğimiz, ölümsüzlüğün, bereketin ve kalıcılığın simgesi olan zeytin bir kez daha anlam kazanıyor gözümde…
Ya balıklar? Sadece Boğaz’ın 67 çeşit balığından kala kala ikisi kalmış. Gökyüzüne çıkarmış onları Hoca, değer vermiş, değerliliğini sokmaya çalışmış gözümüze. Bir başka ülkede olsa bunca deniz, nasıl değerlendirilirdi kim bilir. Bizse, güzelim kıyıları beton ormanına çevirmişiz. O güzellikleri görmeyelim, göstermeyelim diye…
Dünya Çevre Günü…
5 Haziran Dünya Çevre Günü, ama biz çevreyi yok etmeyi, ağaçları kökünden kesip atmayı, kıyıların güzelliğini berbat etmeyi başarmışız. Belki de o nedenledir “barbar” demeleri bize… Gitmeli, gezmeli Mustafa Pilevneli’nin Dünyası’nı. Güzellikleri süzmeli ve umudu Hocanın renkleriyle boyamalıyız.
Erguvanı İstanbul’un…
Erguvan ki, en çok yakışan bu kente… Bırakın kendisini görmeyi, adını duyunca bile bir hoş olur insanın içi… Umut dolar, coşar aşk ile. Gökyüzüne sıçrar bir sevinçle.
Nasıl da mutluluk verir insana o güzel renk. Tam da zamanı, sergiden çıkınca, erguvan renkli bir akşamüstünde mutluluğunuza mutluluk katmak gerekir.
Mavisi Bodrum’un…
Dinginliğin göze görünüşüdür Bodrum mavisi. Rahatlığın dile gelişidir, huzurun, iç huzurunun da… “Karıncanın su içtiği” diyor Yaşar Kemal, Karadeniz deyişiyle… Onun yaşayan halidir Bodrum. Pilevneli’nin resmi de o deyişin sonsuza kadar kalacak görselliğidir. Kim karşı çıkabilir, kim itiraz edebilir? Değil mi ki o duyguyu yaşatıyor, yaslanın arkanıza, gitmeseniz de gidemeseniz de tadını çıkarın renkler eşliğinde o güzelliğin.
Kitabı da var…
Serginin bir de kitabı var, kocaman. Evladiyelik. Ömer Faruk Şerifoğlu, titiz bir çalışmayla, hemen hiçbir eksik bırakmadan kaleme almış. Mustafa Pilevneli’nin dolu dolu yaşadığı 77 yıl seriliyor gözünüzün önüne, resim, vitray, seramik, heykel çalışmalarıyla, ödüllerle… Bir yanlışı düzeltiyor bence bu kitap… Suluboya ressamı olarak tanınıyor, Pilevneli. Bir dönem gerçekten de suluboyalarıyla çıkmıştı öne. Ancak bu retrospektif özellikli kalın ve içerikli kitap suluboya ile sınırlamamak gerekliliğini vurguluyor.
Mavi gezi…
Satın almaya gücüm yetmediği için (haklıdırlar, baskısının titizliği, telifinin yüksekliği, kalınlığı, araştırmanın derinliğiyle doğru orantılı fiyatına söyleyecek sözüm yok) bir köşede sayfaları arasında kendimi kaybettiğim “Pilevneli’nin Dünyası”nda, hocası Bedri Rahmi ile düşler dünyasına dalmalarına gıpta ettim. En sıradan sohbetleri bile kültür kokuyor, sanat yüklü.
Pilevneli’nin Dünyası, resim sergisi, Galeri FE, Çiftehavuzlar, 24 Mayıs-24 Haziran