KORKUT AKIN yazdı: “Irkçılık o denli işlemiş ki içimize, hayatın her anına, her alanına o çerçeveden bakıyoruz, ister istemez. Kurtuluş Savaşı ile ilgili bir şey olur, ‘Yunanı denize döktüğümüz’ hatırlatılır. Zulme ve baskıya başkaldıranlara hemen Kürt örnekleri verilir. Ermenileri hiç saymıyorum bile, ‘affedersiniz’. Rumlar da öyle…”
KORKUT AKIN
Halkların yaşadığı zulüm ve dayatılan baskılar sınır dinlemiyor. Bizde yaşananlarla komşu halkların yaşadıkları arasında hemen hiçbir fark yok. “Affedersiniz Ermeni” olmak nasıl bir küfürse bizim ülkemizde, Kürt olmak da, Rum olmak da, Alevi olmak da… hatta muhalif olmak da aynı. Sınırlar engelleyemiyor bu ayrımcılığı…
Savaşla birlikte
Yunanistan da iki büyük savaşın acılarını yaşayan bir ülke. Birinci Dünya Savaşı sonrasında emperyalist güçler yeniden pazar paylaşımına girişince açlık ve yoksulluğa bu kez kan da eklendi yeniden. Acılar gözyaşı oldu aktı derelerce. Dimitra Sotiri Petrula, kendi çocukluğunu, yaşadığı acıları, o çocuk bedeniyle karşı karşıya kaldığı çirkin cinselliği anlatıyor, “Anan Nerede Ulan?”da.
Küçük bir kız çocuğudur, ama savaş yaş da dinlemez, küçüklük de… Şairin şiirce dillendirdiği gibi babasıyla, annesiyle yaşı birdir çocukların da. Duygusuz ve gaddardır faşistler. Öldürmekten zevk alırlar. Hem zaten değil midir ki, sadece kendileri içindir tüm istedikleri. Yandaşlarını bile gözlerini kırpmadan yok edebilirler.
Panayot Abacı’nın çevirisiyle, Yunanistan’ın yakın tarihindeki önemli tanıklığını okuduğumuz bu anılar, okuru da duygulandırıyor. Sizin de içiniz acıyacak Dimitra’nın başına gelenlerle, gözyaşlarınızı tutamayacaksınız.
Gün günden ağır
Yine şair, “neler çekmiş halkım türküler şahit” diyor şiirce. Biz, türkülerden değil, anılarından öğreniyoruz yaşanan acıları. Filmde görseniz, “olmaz ki, bu kadar da abartılmaz ki” diyeceğiniz bir acı yaşadığı küçük Dimitra’nın. Annesinin “bebeğim” diye sevdiğini anımsıyor, kıvırcık saçlarıyla oynadığını… Savaşla birlikte sadece babası değil, neredeyse bütün erkek yakınları katılıyor partizanlara, düşmana karşı mücadele için. O kadar küçük ki, annesinin toprağa saklandığını düşünüyor gömülürken. Ondan sonraki tek amacı, gidip onu gömüldüğü çukurdan çıkarmak ve sarılmaktır doyuncaya.
Ağır bir miras
Kendisine bırakılan değerli ve bir o kadar da ağır bir miras olduğunu söylüyor yazar, arka kapakta. Ekliyor hemen ardından, bu mirası kendisiyle paylaşanlara sorduğunu… Belli ki yaşananlar, yani katliamlar sadece kendi ülkesinde değil, Şili’de, Nikaragua’da, Libya’da, Afrika’da ya da başka bir yerde yaşananlardan pek farklı değil.
Peki, Türkiye yok mu benzeri katliamları yaşayan ülkeler arasında? Var kuşkusuz. Bir farkla: Adı konmuş bir savaş değil Türkiye’de yaşananın. Bir fark daha var: Oralarda bitmiş acılar, ama bizim ülkemizde hala devam ediyor.
“Anan Nerede Ulan?”, Dimitra Sotiri Petrula, Anılar, Pencere Yayınları, 158 s.