Suriye’nin Kesab kasabası, Antakya’nın 60 km güneyinde, Akdeniz kıyısında, deniz seviyesinden takriben 1800 m yükseklikte bulunan “Cebel Aka” yani Aka Dağı’nın eteğinde yerleşmiş bir kasabadır. Cebel Aka’nın güney doğusunda, takriben 1250 m yükseklikte ‘’Ballum’’ veya ‘’Barlum’’adı verilen bir adak yeri bulunur. Buranın Roma İmparatorluğu zamanından kalan bir katedralin yıkıntısı olduğu sanılır. Bazı tarihçilere göre, bu katedralin Hıristiyanlık öncesi dönemlerde eski bir “Zeus” tapınağının yıkıntısı üstüne inşa edildiğine inanılır.
Kesab kuzeyden ve doğudan Türkiye’ye, güneyden Türkmen köylerine, batıdan ise Akdeniz’e komşudur.
Bölgenin eski zamanlarda Ermeni Prensi Büyük Dikran ve Roma İmparatorluğu dönemlerinde geliştiği düşünülür. Kesab’ın ilk kuruluş tarihi hakkında elde sağlıklı veriler olmamasına rağmen, bölge hakkında ilk defa Haçlı Seferleri tarihinde bahsedildiğini görürüz. Çoğu Ermeni tarihçiler Kesab kasabasının Ermeni Kilikya Prensliği döneminden beri yerleşim bölgesi olduğunu iddia eder.
Kesab kasabasının adını, “Kasbis” veya “Cassa-Bella” (Güzel Ev) sözcüklerinden aldığı söylenir.
13-14. yüzyıl Memluk ve Osmanlı istilası sonucunda Antakya ve çevresi yıkıma uğrar, bölge halkı göçe zorlanır, bölgede yaşayan Ermeniler kendilerini bu afetten korumak umuduyla dağlara, Kesab kasabasına ve Musa Dağı’na sığınırlar.
Kesab ve çevresinin gelişmesi 16-19. yüzyıllar arasına rastlar. 19. yy ortalarına doğru Kesab, Halep vilayetine bağlı Antakya valisinin yönetimi altındadır. Valiyi Sultan atamaktadır.
1922’de Fransızlar bu yönetim şeklini ve idari yapıyı değiştirir, Kesab bağımsız yerel yönetime kavuşur, yönetimin başına da, bölge nüfusunun çoğunluğunu teşkil eden Ermenilerden biri atanır.
19. yüzyılın ikinci yarısında ticaret ve alışverişin gelişmesiyle birlikte ticaretle uğraşan ağalar ve tüccarlar çoğalmaya başlar, feodalizm gelişir. 1850 yılında bölgeye misyonerlerin gelmesiyle cemaat hayatı hız kazanır. Katolik, Protestan, Latin cemaatlerinin kurulması, beraberinde cemaatler arasında sorunların doğmasına da yol açar. Ancak bölgede misyonerlerin olumlu faaliyetleri de görülür. Örneğin, özellikle eğitim ve öğrenim alanında, eğitim ve kültür merkezleri kurulur. Hatta Kesab ilk üniversitesini 1908’de misyonerlerin finansmanına borçludur.
Ermenilerin bölgede ilk siyasi faaliyetleri 1890 yılında başlar ve Ermeni partileri kurulur. 1910’da Kesab’da “Eğitim ve Öğrenim Severler” derneği, bölgenin sosyal, kültürel yaşamını zenginleştirir.
Kesab’ın 1900’lü yıllarda tahminen 6 bin kişilik nüfusu, 20’den fazla okulu vardır. İlk nüfus sayımı 1911’de Ermeni ruhani önder Rahip Movses Vosgeriçyan tarafından yapılır ve nüfus 6115 kişidir. 1909 büyük Adana katliamları sırasında Kesab’a da saldırılması ve kentin bombalanması, bunun yol açtığı ekonomik sorunlar ve yoksulluk sonucunda Kesab’dan büyük bir dış göç başlar.
1915’de Kesab, 5000 canını kaybeder. Kalanlar memleketlerini terk eder. 1919’da yapılan sayım sonucunda Ermeni nüfusu 2000 kişi, 1955’te 1932, 1955’te 1632, 1993’te 1277 kişi olarak tesbit edilir. Bugün ise Kesab’da 5000’i Ermeni olmak üzere takriben 6000-6500 kişi yaşamaktadır. Ayrıca Kesab’dan Beyrut’a, ABD’ye, Kanada’ya ve Arap ülkelerine göç etmiş, buralarda yaşayan binlerce Kesab’lı Ermeni vardır.
Kesab asırlar boyunca binlerce Ermeni’nin vatanı, yurdu olmuştur. Kesab’lı Ermeni ilk acıyı, felaketi 1909’da Adana katliamında yaşamıştır. Binlerce saldırgan, gözlerini kan bürümüş vaziyette Kesab’a saldırarak 161 Ermeniyi öldürmüş, Ermeni mal ve mülklerini talan ve yağma etmiş, Ermeni evlerini yakmış, kasabayı yıkmış, sağ kalan Ermenileri yurtlarından etmiştir. Bu yaşananlar daha da geniş kapsamıyla 1915’te tekrarlanmış, insanlar katledilmiş, tehcir edilmiş, Der Zor çöllerine sürülmüş, 5000’den fazla Kesablı Ermeni öldürülmüştür. Bu insanlık dışı felaket ve faciaya Suriye “dur” demiş, hayatta kalan Ermenileri koruması altına almış, onların tekrar yaşama bağlanması için, insanlık adına şefkat kucağını açmıştır.
Kilikya Ermeni Krallığının var olduğu zamanlardan beri yüzlerce yıldır Ermenilerin yaşadığı Kesab kasabası 21 Mart 2014 günü aşırı uç radikal İslamcı, tecavüzcü suç gruplarının canice saldırısına maruz kalmıştır. Haber ajanslarından ve basından elde edilen bilgilere göre bölgede askeri tesisler bulunmamaktadır. Yine aynı verilere göre saldırılarda 100’e yakın sivil hayatını kaybetmiş, şans eseri kurtulan, evsiz ve barksız kalan 800’e yakın Ermeni ailesi kasabayı terk etmek zorunda kalmıştır. Saldırıya uğrayan Kesab halkının tek suçu, ülkenin kanunlarına ve Suriye Arap Cumhuriyeti’ne sadık olmalarıydı. Şu anda kasaba halkının çoğunluğu komşu kasaba Latkiye’deki akrabalarına ve kiliselere sığınmış, evsiz, barksız, aç ve susuz durumdalar.
Sarkis Adam
(Tıp Doktoru / Hessen, Almanya)