Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yaşanan olaylar ile ilgili olarak “Aniden bir heykel olayı çıktı Lice’de. Ben Perşembe günü çözüm süreci ile ilgili önemli açıklamalarda bulunuyorum, İmralı heyeti önemli açıklamalarda bulunuyor iş en ciddi şekilde yürüyor tam o günde bir heykel çıkıyor ortaya. Bir iki gazete hemen ertesi gün haber olarak veriyor bunu. Çözüm sürecinden mutlu olmayan bu işlerin bitmesini istemeyen kesimlerden de beyanatlar geliyor” dedi.
Lice’de yaşanan heykel krizinin çözüm sürecine ilişkin bir provokasyon olduğu değerlendirmesinde bulunarak “Tabi olayla ilgili araştırıyoruz kabul edilebilir bir şey değil. Mülki idarenin de konuyla ilgili fazla bilgisi yok. Esas bilgisi olması gereken jandarmadır ama onların yeterli bilgisi yok. Bilgi olunca gereken yapıldı tabi. Sürece provokasyondur bu. Provokasyon her yerde var siyaset içinde de var, orada da var basın içinde de var. Hepsinin işbirliği ile bu provokasyon atlatılmış oldu. HDP heyetiyle filan da görüşüldü onların da bilgisi olan bir şey değil onlar açısından bu bir provokasyondur. Olan bir cana oldu yazık oldu.
Heykelin dikilmesi önceden engellenmez miydi, sorusu için “Olabilirdi ama bölgeden bilgi gelmedi bize de. Kırsal kesimde ve haberlere yansıdığı gün oraya dikilmiş oldu” diyen Beşir Atalay, çözüm sürecine ilişkin eve dönüşlerin bir takvime bağlı olup olmadığı sorusuna ise “Çözüm sürecinde ikinci yılı doldurmak üzereyiz. Biz AK Parti hükümetleri olarak 12 yıldır çok insani çok erdemli ve çok demokrat bir tavır içindeyiz. Ülkemizde bu tür sorunlar varsa çözelim, geçmişte yapılan haksızlıklar yapılmışsa ki yapılmış bunları çözelim. Kürt vatandaşlarımızda haksızlıklar yapılmış dilini konuşamamış, çocuğuna istediği ismi verememiş. Bunlardan devlet adına özür dileyen bunları telafi etmeye çalışan bir politika izledik. Bu yönde çok adımlar attık. Sonrasında da şiddeti ve terörü tamamen bitirmeyi hedefleyen bir politika ortaya koyduk. Kürt vatandaşlarımızın vicdanının bunları çok iyi anladığı kanaatindeyim ben. Geldiğimiz noktada biz çözüm süreci ile ilgili en önemli adımı da Haziran ayında parlamentoda süreçle ilgili yasayı çıkararak attık. Meclisin yüzde 80’inin oyuyla geçmiş oldu. Ana muhalefet partisi ilk defa bizimle birlikte böyle bir çalışmaya destek vermiş oldu” şeklinde yanıt verdi.
Çözüm süreci ile ilgili olarak devletin kendi üzerine düşeni büyük oranda yaptığını savunan Atalay, “Devlet kendine düşeni büyük oranda yaptı. Bundan sonrası sınırları iyi çizilmiş bir yol haritası. Bir yandan partimizin olayları var ama bir yandan Türkiye’nin en büyük sorununu çözmek için uğraşıyoruz. Karşı taraf dediğimiz bizim MİT müsteşarlığımız daha çok İmralı ile görüşüyor ama görüşme heyetleri bundan sonra biraz genişleyecek. MİT dışından da devletin diğer kurumlarında da katılım olacak. HDP heyeti ile siyasi boyutta biz görüşüyoruz. Oluşacak yeni heyetimizin Kandil’le de direkt görüşmesini ben arzu ediyorum. Hem MİT hem kamu güvenliği müsteşarlığından oluşacak heyetimizin. Bu yasanın getirdiği hususlardan birisi açık bir politika” dedi.
Çözüm sürecinde son adımların belirlenme safhasına gelindiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Atalay, şöyle konuştu: “Hiç kimsenin çekinecek bir şeyi yok. Biz bu yol haritasını oluşturduğumuzda her kesimin burada kabulü ve mutabakatı şart. Biz sadece HDP heyetiyle görüşüyoruz. Bu işin artık son adımların belirlenmesi safhasındayız. Gerekiyorsa Avrupa kanadıyla da olacak. O mutabakatlar sağlandıktan sonra da görüşmeler başlayacak. Eylül sonu dediğim bir genel belirlemedir. Parlamento açılmadan bu yaz dönemini değerlendirelim. Çerçeve belli zaman belli kimin ne yapacağı belli hale gelsin”
Eve dönüşlerin sağlanabilmesi için bir yasa değişikliği hazırlığı olup olmadığı sorusu için Atalay, “Burada ilk safha belki bu konuda tarafların önce bütün eylemlerini durdurması. Son zamanlarda duyuyorsunuz bölgede kimi gene yasadışı silah kullanmayan belki ama vatandaşa baskı yapan, oy kullanmada köylere gidip baskı yapan olaylar yaşandı. Örgüt tarafından yapıldı bunlar bunu biliyoruz. Bunlar sanki çözüm sürecinin bir sonucu gibi kullanıldı. Bazı basın organları çözüm sürecinden mutlu olmayan paralel yapının bazı gazeteleri çözüm süreci var ama örgüt şöyle geniş alanlarda yayılıyor gibi. İlk safha bunlarla ilgili gerekli kararların alınması ve bunların durdurulması olur. Bunların hiç birisi çözüm süreciyle irtibatlı değildir. Ankara’da olsa aynıdır, Diyarbakır’da olsa İstanbul’da da olsa aynıdır güvenlik görevlileri müdahale edecektir bunlara. Bu tür yasadışı vatandaşa baskı yapan, haraç toplayan eylemler filan hiç birisi çözüm süreci ile irtibatlı değildir bunlara gereken müdahale yapılmalıdır. Çözüm sürecini yıpratıcı argüman olarak kullanıyor birileri. Bu tür konulara tereddütsüzce müdahale edilsin bunu bir defa daha buradan söylemiş oluyorum. Orada bir sürü provokasyon olabilir. Bu heykel olayı gibi daha neler çıkacaktır önümüze ama bunların niçin yapıldığını bilerek zamanında müdahale etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde çözüm süreci atmosferi kullanılarak oy tahvil etme gibi ya da baskı gibi bilgiler edinildi mi sorusuna Atalay, “Geldi tabi. Oradaki valilerle jandarmayla emniyetle toplantılar yaptım bunlara müdahale edeceksiniz diye” diye yanıt verirken; bundan sonraki süreci takip etmek amacı ile bir izleme bir kurulunun oluşturulması gündemde mi, sorusu için ise “O tür bir talep var ama biz bir karar vermiş değiliz. Bu tür mekanizmalar düşünülebilir. Zaten bu konularda bizim bir büyük heyetimiz var akil insanlar heyeti oralarda geliştirilebilir” dedi.
Sürecin bir protokole bağlanması gibi bir adım söz konusu olabilir mi, diye sorulan Beşir Atalay, “Bu eylem planı zaten budur. Gerekiyorsa yeni yasalar çıkarılabilir. Eve dönüş çok kapsamlı bir şey. Dünyada bu sorunları çözenler bu konuların hepsini çalışmıştır ve yasalar çıkmıştır. Çıkar yine de. Bunlardan tereddüt etmemek lazım. Bir defa Türkiye’de büyük bir sorunu çözüyorsunuz. 30 yıldır devam eden adeta bir iç savaş. İnsan özgürlüğünün en başta geleni korkusuz yaşama. Eğer bir ülke vatandaşını korkusuz yaşatamıyorsa hürriyetlerin en özü ile ilgili sorunlar vardır. Bu sorunu çözmek için çok adımlara değer. Bu konularda süreci zedeleyecek sözlerden hep kaçınırız ama devlet kendine düşen kısımların çoğunu yaptı. Yol haritasını ortaya koyacağız artık dışarı çekilme silahı bırakma ondan sonrada eve dönüş süreçleri, ondan sonra Türkiye’de normal hayatlarını yaşamaları” şeklinde yanıtladı.
IŞİD’in yok edilmesi Türkiye’nin yararına mı olur sorusunu Atalay, şu şekilde yanıtladı: “Bizim tavrımız çok tutarlı. Irak’tan gelen büyük bir göç dalgası var bize bütün bunları yönetmeye çalışıyoruz. Bu konularda Türkiye olarak bizim kendi sınırımızın içine doğru bir risk görmüyoruz ama insani boyutlarda da oradaki olayların sonucu elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz”
NTV canlı yayınında Ezidiler ile ilgili olarak beklenmeyen bir olaydı yorumunda bulunan Beşir Atalay, “Çalışmalarımızın ilk kısmı önce Türkmenlerle ilgilidir Ezidiler sonradan çıkmıştır. Türkmenler için özel bir kamp kurmayı kararlaştırdık. Önce Sincar’da kurmayı planladık ama sonra işgale uğrar diye Dahok civarında 20 bin kişilik Türkmen kampı kuruluyor. Bir kampın kurulması bir şehir kurulması gibi. Şu anda lojistik olarak her şey oraya ulaştı. Bir iki gün içinde taşınmalar başlayacaktır orada. Ezidiler olayı beklenmeyen bir şeydi. Yaklaşık 50 bin Ezidi hareket halinde. 2 bin Ezidi şu anda Türkiye’de okullara filan yerleştirdik. Midyat’ta bir çadır kente bir kısmı yerleştirildi iki tane de Zaho civarında küçük kamplar oluşturuldu. Sadece çadır değil gıda ihtiyacı, ilaç ihtiyacı hijyen ihtiyacı çok kapsamlı. Bu konuda Türkiye’ye hiç kimse üzerinde düşeni yapmadı diyemez. Türkmenler konusu bazen istismar ediliyor. Ekmeği suyu bu olan bir partimiz var ya terörle ilgili konulardan beslenir ya da bu konudan. Türkmenlerin oradaki lideri açıklama yaptı Türkiye olmasaydı halimiz haraptı diye. Türkmen kardeşler arasında da Şii Sünni ayrımı var. Buna da çalışıyoruz bunu gidermeye çalışıyoruz. Telafer’de hem Sünni var hem Şii var hepsi Türkmen” ifadelerini kullandı. (DHA)