Kim olduğu, kim doldukları malum… Birisi, ‘‘Biz istediğimizi yaparız kimse bize bir şey diyemez’’ diyor. Adeta bir mahalle kabadayısı elinde silahıyla, mahallenin orta yerinde, her gün, ‘‘Var mı bana ayan bakan’’ diyerek, mahalledeki dükkânların, evlerin camlarını indiriyor.. Mahalleli ise dişlerini sıkıyor, ‘‘Ya sabır, ya sabır, ya sabır”
AHMET SAYMADİ
Kim olduğu, kim doldukları malum… Birisi, ‘‘Biz istediğimizi yaparız kimse bize bir şey diyemez’’ diyor. Adeta bir mahalle kabadayısı elinde silahıyla, mahallenin orta yerinde, her gün, ‘‘Var mı bana ayan bakan’’ diyerek, mahalledeki dükkânların, evlerin camlarını, çerçevelerini indiriyor.. Mahalleli ise dişlerini sıkıyor, ‘‘Ya sabır, ya sabır, ya sabır!’’
Mahallenin orta yerinde duran eli silahlı kabadayı şöyle diyor:
İstediğim cemaati, tarikatı devlete yerleştiririm. O cemaatleri siyasi rakiplerimi ortadan kaldırmak için kullanırım. Çok güçlendiklerinde de ‘Bunlar paralel devlet, bizden önce sızmışlar’ derim. Devlete sızdırdığım eski dostlarım tankla gelirse, kalkışma yaparsa tasfiye eder, yerine yeni bir cemaati yerleştiririm. Hatta o cemaate cumhurbaşkanlığı sarayında zikir töreni bile yaptırırım. Kimse de bir şey diyemez!
Güneydeki komşu ülkenin iç işlerine karışırım, komşu ülkenin yakılıp yıkılması için elimden geleni yaparım, talan ederim. Olmadı bir bölümünü işgal ederim. Savaşla birlikte yerinden edilen insanlar mecburen ülkeme sığınınca da, misafirperver ayağına yatarım. ‘‘İyi de kardeşim, bu insanlar niye yerinden yurdundan oldu, senin hiç mi payın yok?’’ diye soranı da içeri atarım. Kimse de bir şey diyemez!
Kürt yurttaşlarıma özgürlük verilmeli tabi, ama ne kadar özgür olacaklarına ne kadar Kürt olacaklarına ben karar veririm. Birileri, ‘‘Kürt yoktur, onlar dağda yürürken ayaklarından kart kurt sesi çıkmış dağ Türkleridir’’ diyordu. Bakın artık Kürt olanlar rahatça ben Kürdüm diyebiliyor. Ama Kürt de artık, ‘‘Tek devlet, tek millet, tek dil, tek din’’ altında yaşamayı bilmeli. Yani: Rabia. Biri kalkıp, ‘‘Yahu Kürdün derdi zaten bunlarla’’ derse bilin ki O kesin terörödür.
Az önce de belirttim, devletimiz bütün tarikatlara cemaatlere açıktır diye. Ama sadece Sünni olanlara demeyi unutmuşum. Aleviler, Sünni inancına mensup olmadıkları için devlet içerisinde yer alamazlar. Cemevi cümbüş evi değildir ama ‘netekim’ Cemevi ibadethane de değildir. Ayrıca Alevilerin ne kadar Alevi olacağına, Aleviliği nasıl yaşayacaklarına da ben karar veririm. Herkes kafasına göre Alevi olursa memlekette dirlik düzen kalmaz. Ne demişti Hacı Bektaş-ı Veli, ‘‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım’’ Ben de onu diyorum: Rabia
Ermeniler, Rumlar, Yahudiler herkes gibi bu ülkenin yurttaşı. Ama üç beş öfkeli genç cihatçı onları Müslüman yapmaya kalkarsa ben karışamam. Nihayetinde bu öfkeli gençlerin alınları secde görüyor… Alnı secde görenle görmeyen bir olur mu hiç?
Kadınlar, kadınlarımız… Onlar da artık ne kadar çok çocuk yaparız meselesine odaklanmalı, öyle doğum kontrolü yaparım, istediğim gibi, istediğimle gezerim, ‘‘Çocuk da yaparım kariyer de’’ dönemleri bitti. Fabrikaya işçi, orduya asker, tarlaya ırgat lazım; muasır medeniyet seviyesini yakalamamız için, nüfusun gençleşmesi için doğurmanız lazım. Ya malını ya canını! Pardon; ya kariyerini ya çocuğunu.. Ama sen en iyisi mi kariyerini bırak, çocuğuna bak. Ya da kariyeri dert eme doğur, ben kariyer için gereken kolaylığı sağlarım.
Gençler, gençlerimiz, yarınlarımız… Bilimden uzak durun, terörönün başı bilimdir! Sorgulayan genç, genç değildir. Beni dinleyin, bugünün biat edeni, yarının biat ettireni olur. Beni örnek alın. Örnek alınacak daha iyi birisi var mı? Var mı ulan!
Kalkışma anında hepimiz bir olabiliriz. Ama o birlik kalkışma bastırılana kadardır. Kalkışma bastırıldıktan sonra, babamı tanımam. TBMM’yi de kapatmam ama işlevsizleştiririm. İlan ederim bir olağanüstü hal, çıkarırım bir kanun hükmünde kararname.. Ne yapçan, ülkeyi mi terk etçen? Tıpış tıpış kalacaksın..
Biat etmeyeni işten atarım, ama FETÖ ama Terörö… Hepinizi işten atarım, itiraz yolunu da kapatırım. diplomanızı yakarım, ekmeğe muhtaç ederim. Başkaldırmak, itiraz etmek neymiş görürsünüz. İtaat edip uslu duranı da güvencesiz, sözleşmeli köle gibi çalıştırırım. ‘‘İmamın sözleşmelisi olmuyor da öğretmenin neden oluyor’’ diye soran varmış. İmam oldun da itiraz mı ettik. İmam ol, canımı ye, kadro neymiş…
Bu şehrin tek nefes alınacak yerini imara açtım, ortasından da hançer gibi bir yol geçirdim, ucuna da köprü yaptım, bu şehirde yeşil görmeyeceksin, nefes bile almayacaksın! Her canlı ölümü tadacaktır, ama hızlı ama ağır… Ama bizim elimizden ama karbonmonoksitten…
Köprü yaptırdım, geçsen de geçmesen de parasını ödeyeceksin! Biz Deli Dumrul’un torunlarıyız, ecdadımız belli… Ayrıca bir köprü daha yaptırdım. Bağlantı yolu olmasa da yolunuzu 130 kilometre uzatsa da saatlerce kuyrukta bekleseniz de tıpış tıpış geçeceksiniz!
Bu arada en demokratınız benim, nöbetini bile geçirdim, pardon tuttum.. Birisi bana diktatör mü dedi? Bak bir daha söylüyorum: Diktatör olsam duramazsın..
(6 Eylül 2016)