SYKP Eş Genel Başkanı Tuncay Yılmaz yaşanan rejim krizi ile ilgili bir açıklama yaparak, tüm halk güçlerini başta Taksim olmak üzere meydanlara çıkmaya çağırdı. Yılmaz’ın yazısı şöyle:
Sermaye iktidarının rüşvet ve yolsuzluk dolu bağırsakları orta yere saçılmış durumda. Her geçen dakika yeni rezillikleri çıkıyor gün yüzüne. Maskeleri düştü, makyajları aktı ve gerçek yüzleri ortaya çıktı.
Ortaya çıkan bu pisliğin müsebbipleri suçu birbirlerine atmakla meşgul. Ama biz Cemaati, AKP’si, sermayesi, ABD’si hep birlikte kurdunuz bu yeni rejimi çok iyi tanıyoruz! Bu düzenin parçaları olan iktidarıyla, muhalefetiyle birbirinizden farkınız yok.
İnsanlık tarihinin engin deneyimlerinden iyi biliyoruz ki zenginin ekmeğini yiyen kılıcını yoksul için sallamaz. Siz ezilen ve emekçi halklarımızın değil, kendi çıkarlarınızın peşindesiniz. Tüm yalanlarınız, inkârlarınız, ifşaatlarınız, operasyonlarınız, istifalarınız bizleri değil, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yemelerine rağmen doymak bilmeyen yedi ceddinizi korumak için.
Ama siz de şunu bilin; biz de kendi çıkarlarımızın, yani eşit, özgür, adil ve barış içinde bir düzenin peşindeyiz. Ve sizin cüzdanlarınızın gücü, bizim vicdanlarımızın gücü karşısında çaresiz kalacaktır!
Sizin sömürü düzenini sürdürme çabalarınız değil, bizim eşitlik hülyalarımız gerçek olacak.
Sizin yasaklarınız, baskılarınız, zulmünüz değil, bizim özgürlük sevdamız baki kalacak.
Sizin halklarımız arasına nifak tohumu ekerek beslediğiniz savaş çığırtkanlığınız değil, bizim din farkı, dil farkı bilmeden kucaklaşmamız barış getirecek.
Sizin düşman hukukunuz değil, halkın adaleti kazanacak.
Bütün bu olup bitenler karşısında “yesinler birbirini” diyerek kenarda duracağımızı bekliyorsanız daha çok beklersiniz! Paylaşmaya çalıştığınız, daha doğrusu paylaşamadığınız babanızın malı değil bu halkın emeğidir!
Emeğimizi, özgürlüğümüzü, geleceğimizi size yedirtmeyeceğiz! Bizden çaldığınız her kuruşun, daha önemlisi her hayatın hesabını soracağız sizden! Birbirinize sadakatinizden şüpheniz olabilir ama bundan asla olmasın!
Önümüzdeki günlerde daha da rezilleşeceğinden emin olduğumuz iktidar kavganıza asıl darbeyi biz vuracağız. Her tarafınızı sarmış pisliğin dışında eşitlikçi ve özgürlükçü bir seçenek yaratacağız! Sizin sahte seçeneklerinize ihtiyacımız yok.
Bu ülkenin doğa dostları, yoksulları, işsizleri, kadınları, LGBTİ’leri, Alevileri, Kürtleri, Arapları, yoksul demokrat Müslümanları, gayrimüslimleri, dinsizleri yani bilcümle yok sayılan, dışlanan, hor görülen ezilenleri ve emekçileri kendi seçeneklerini sokakta, mücadelenin ateşinde yaratacaklardır.
İşte bunun mütevazi adımlarını Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Halkların Demokratik Kongresi – Partisiyle (HDK-P) attık bile. Böl-parçala-yönet taktiğiyle iktidarlarını sarsılmaz kılanlar artık daha fazla endişelensin. Batısıyla doğusuyla, işçisiyle kadınıyla, Alevisiyle Kürdüyle bu coğrafyanın mazlum halkları birlikte mücadeleyle, birlikte zaferin kodlarını Haziran direnişinde çözdü. Diğer devrimci demokrasi güçleriyle birlikte büyüteceğimiz bu zemin, zalimlerin değil mazlumların kazanacağı bir mücadelenin üzerinde yükseleceği zemindir.
Arkamızda zulüm ve talan düzenine isyan etmiş, günlerce sokakları, parkları devlete dar etmeyi becermiş bir Gezi İsyanı var. Gezi isyanından çok daha önce başlamış ve bin bir badireyi atlatarak bugünlere kadar başarıyla gelmiş Kürt Halk hareketi var. Türkiye işçi sınıfının, kadın kurtuluş mücadelesinin, devrimci gençlik hareketinin, yok sayılan Alevilerin, LGBTİ hareketinin deneyimleri ve birikimleri var.
Artık yeni bir durumla karşı karşıyayız. Coğrafyamızın tüm devrimci demokrasi güçleri bu imkânı değerlendirmeyi başarmalı ve bölgede yeni bir dönüşümün önünü açmalıdır. Bölge ve Türkiye, Latin Amerika’daki gibi, Rojava’daki gibi halkçı, demokratik seçeneklerin alternatif hale gelmesine hiç de uzak değil. Yeter ki cüret edelim, yeter ki cüretimizin gerektirdiği sorumluluk ve uyanıklıkla davranmayı başaralım.
Şimdi yapmamız gereken gücümüze güvenmek ve bağımsız bir seçeneği büyütebileceğimize inanmaktır.
Şimdi yapmamız gereken ¨Revizyon yetmez revolution/devrim istiyoruz!¨ diyerek sokakları yeniden doldurmaktır.
Şimdi yapmamız gereken hükümeti istifaya sürükleyip, halkı iktidara taşıyıncaya dek sermayenin bütün kanatlarından bağımsız mücadelemizi büyütmektir.
27 Aralık akşamı saat 19.00’da Taksim meydanında yeniden çakacağımız bu kıvılcım büyük yangının tutuşturucusu olacaktır.