CHP milletvekillerinin yüzde 85’inin ‘Hayır’ dediği bir oylamada 20 milletvekilin ‘Evet’ demesi, oylamanın sonucunu değiştirdiği için, CHP’nin bu oylamadaki görüşü, tarihe ‘Evet’ olarak kaydedildi. Dokunulmazlıklara ilşkin süreç çok kötü yönetilse de Türkiye siyaseti açısından 138 ‘Hayır’ oyunun önemi büyüktür.
AHMET SAYMADİ
TBMM’de kabul edildiği tarihe kadar hakkında fezleke olan bütün milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik anayasa değişikliği teklifi, dün mecliste yapılan oylama sonucunda 373 ‘Evet’ oyu ile kabul edildi. Oylamada AKP, MHP milletvekilleriyle birlikte 20 kadar da CHP’li milletvekili ‘Evet’ oyu verdi. AKP ve MHP milletvekillerinin toplamı, teklifin referanduma gidilmeden mecliste direkt olarak kabul edilmesine yetmiyordu, 367 sayısı için CHP’nin desteğine ihtiyaç vardı. CHP’den de sadece 367 sayısını geçirecek kadar ‘Evet’ oyu geldi.
Aslında AKP bu teklifi hazırladığı anda bu teklifin her halükarda kabul edileceği biliniyordu. AKP ve MHP’nin milletvekili sayısı kanun teklifi mecliste kabul edilmese de, referanduma götürecek 331 sayısını geçiyordu. AKP ve MHP’nin son genel seçimde aldığı toplam oy ise yüzde 65 civarında. Dolayısıyla referandumdan geçmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Yani kanun teklifinin, HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılarak meclis dışına itilmesinin esas sorumlusu AKP ve MHP’dir.
Ancak 13 Nisan 2016 tarihinde CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programına katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dokunulmazlık oylamasında CHP’nin ‘Evet’ oyu kullanacağını belirtti. Hemen ertesi gün birçok CHP milletvekili, Kemal Kılıçdaroğlu ile farklı düşündüklerini oylamada ‘Hayır’ oyu kullanacaklarını belirtti.
CHP’ye yakın birçok yazar ve gazeteci de, bu oylamanın dokunulmazlık oylaması değil, Erdoğan’ın başkanlık ve diktatörlük yolunda atılan bir adım olduğunu belirtti. Bu görüşün genel bir kabul gördüğünü söylemek mümkün.
Oylamada AKP milletvekillerinin bir kısmının da ‘Hayır’ oyu vereceği tahmin ediliyordu. Bu sebeple AKP, oylamayı iki turlu yaparak AKP milletvekillerinin tamamının ikinci turda ‘Evet’ oyu kullanmasını garanti altına aldı. 17 Mayıs’ta yapılan birinci turda, teklif maddeleri 356 oy aldı. Teklif, 367 sayısını bulamadı ama referanduma gidecek olan 331 sayısını geçti. 20 Mayıs’ta yapılan ikinci tur oylamada ise, 20 civarında CHP’li milletvekilinin desteği ile, teklif 373 alarak referanduma gitmeden direkt geçti.
Hürriyet gazetesinden Deniz Zeyrek, 20 CHP’li milletvekilinin ‘Evet’ oyu vermesini CHP kulislerinden aldığı bilgiye dayanarak şöyle açıkladı:
‘‘1. İlk tur oylamaları, AK Parti ve MHP’nin tavrı ‘evet’ oylarının 330 altına düşmeyeceğini gösterdi. 330-367 arasındaki ‘evet’ oyu sayısı, ‘zorunlu referandum’ anlamına geliyor. CHP destek vermezse 330 aşılacağı için, AK Parti ve MHP’nin tavrı referandumu kaçınılmaz yapacak. Olası bir dokunulmazlık referandumu öncesinde tarafların atacağı adımlar, yüksek gerilim hattındaki Türkiye’yi daha sıkıntılı günlere taşıyabilir.
2.Diğer taraftan, zorunlu dokunulmazlık referandumu ile birlikte, Cumhurbaşkanı’nın beklediği ‘partili cumhurbaşkanlığı’ sistemini içeren bir anayasa değişikliğinin de aynı gün referanduma götürülmesi ihtimali var. MHP, partili cumhurbaşkanlığı konusunda da AK Parti’ye destek verebilir, haliyle iki sandıklı referandum gündeme gelebilir. Partili cumhurbaşkanlığı, aynı safta duracağı dokunulmazlığın kaldırılması referandumunun rüzgârından destek bulabilir.
3.Tartışmalar sırasında AK Parti’nin anayasa değişiklik teklifinin ‘toptancı bir yaklaşım’ ile ele alındığı, birçok yanlışı bünyesinde barındırdığı, hatta anayasaya aykırı olduğu, AK Partililerin de arasında bulunduğu birçok kesim tarafından kabul gördü. Teşhir etme amacı hasıl oldu.’’
CHP destek vermese de teklifin referandum götürülecek sayıya ulaşması ve referandumdan ‘Evet’ sonucunun çıkmasının kesin olduğu doğrudur. Ancak teklif yine de referanduma götürülebilir. ‘Partili cumhurbaşkanlığı’ formülü yine meclise gelebilir, referanduma götürülebilir. Teklifin toptancı yaklaşımının teşhir edildiği sonucu da doğru değil. Nihayetinde, teşhir edilmiş olsa bile sonuca etki etmedi. Ayrıca, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu sabah yaptığı bir açıklamada, ''Dokunulmazlıkların kaldırılması TBMM'nin kaldırılmasıdır.'' dedi.
Sonuçta, CHP milletvekillerinin yüzde 85’inin ‘Hayır’ dediği bir oylamada 20 milletvekilin ‘Evet’ demesi, oylamanın sonucunu değiştirdiği için, CHP’nin bu oylamadaki görüşü, tarihe ‘Evet’ olarak kaydedildi ve CHP, benimsemediği bir olayın siyasi sorumluluğunu aldı.
CHP, oylamanın sonucunu değiştirerek, Kürt halkı gözünde AKP ve MHP’den farkı olmayan bir parti görünümüne büründü, bunu değiştirmesi çok zor olacak. Zaten Kürt illerindeki örgütlülüğü yok denecek bir düzeydeydi. Ayrıca, HDP'nin giremedği bir seçimde, Kürt illerinde zaten örgütlü olmayan CHP ve MHP o illerden vekil çıkaramayacak. Olası bir erken seçimde AKP vekil sayısını 30-35 tane daha arttıracak.
Referanduma gitmesi durumunda, ‘Hayır’ mitinglerini barış mitinglerine çevirme, AKP politikalarını teşhir etme, savaştan beslenen AKP’nin karşısında demokratik alana vurgu yapan, siyasal bir çözümü savunan bir hattı öne çıkarma imkanını ortadan kaldırdı. Kasım seçimlerinden bu yana siyasette olan bitenleri, sokağa tahvil etme imkanı, ‘Hayır’ cephesini büyütme ihtimali yok oldu. Bunları hayata geçirmenin zor olduğu doğrudur, ama ihtimal dahilindedir.
Dokunulmazlık oylamasında atılan geri adım, Kürt sorununun çözümü konusunda AKP’ye büyük bir koz verdi. AKP, savaş politikasının devamının CHP’yi de teslim aldığını net bir şekilde gördü. Bundan sonra savaşı sürdürme, ihtiyaç duyduğunda derinleştirme yoluna gideceği çok açık.
CHP, nihayetinde karşı olduğu bir kanun teklifine tarafmış gibi bir konuma itildi. Bunda sürecin kötü yönetilmesinin, bazı önyargıların payı çok büyük. Cesur adımlar atılsa idi şayet, Rıza Türmen’in de önemle vurguladığı AKP karşısında bir demokrasi cephesinin kurulması daha da kolaylaşabilirdi.
Ancak Türkiye siyaseti açısından 138 ‘Hayır’ oyunun önemi büyüktür. AKP diktatörlüğünü geriletmek için bir başlangıç noktası olacak dirayette ve güçtedir. Bu zemini güçlendirmekten, bunu vurgulamaktan başka bir çaremiz de yok…