“19 Mayıs 1919, İttihatçıların başlattığı ve ilk olarak Ermeni, Süryani ve Rumları kapsayan Hristiyanlara yönelik imha planının ikinci etabının başlangıç tarihidir. 19 Mayıs Pontoslu Rumlar için acı, hüzün, işkence, ölüm; Soykırım demektir.”
TAMER ÇİLİNGİR
İngiliz vizeli İstanbul Meclisi onaylı kurtuluş savaşçıları
19 Mayıs 1919 günü Samsun limanına yanaşan Bandırma gemisi 19 Osmanlı subayını taşıyordu. 19 Osmanlı subayının da ceplerinde İngiliz vizesi vardı.
Vizeyi kendilerine İstanbul’daki İngiliz Karargahı’nda istihbarat subayı olarak görevli yüzbaşı Bennett kendi elleriyle vermişti.
Oysa 100 yıldır okuduğumuz tarih kitapları, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının İngilizlerden, saltanattan ve İstanbul hükümetinden gizlice, yıkık dökük bir gemiyle Samsun’a doğru çıktıklarını yazıyordu.
Ama Mustafa Kemal’in cebinde sadece İngiliz vizesi yoktu. Onun cebinde 6 Mayıs 1919 tarihinde Meclis-i Vükela[1] tarafından onaylanmış 9. Ordu (12 Haziran 1919’dan başlayarak bu unvan 3. Ordu olarak değiştirilmiştir) Müfettişliğine atanmasıyla ilgili bir yönetmelik de vardı.
Yani Mustafa Kemal’in Nutuk’u ile birlikte yazılan yeni resmi tarihe göre “vatan haini” ilan edilmiş İstanbul’daki Meclis’te alınmış bir karardır, Mustafa Kemal’in Samsun’a gidişi. Üstelik de bu onayla Mustafa Kemal’e verilen yetki, askeri yönden “başkomutanlık”, mülki idare yönünden “Genel Vali” yetkisidir.
Kimlerden Kurtuluş Savaşı?
19 Mayıs 1919’da “Kurtuluş Savaşı”nı başlatacak olan bu tarihin daha ilk sayfalarında karşımıza çıkan bu denli gerçeklere uymayan anlatımın sebebi ne idi?
Bunun sebebi elbette ki 19 Mayıs 1919’dan sonra Karadeniz’de yaşanacak olanlardı.
Yürütüldüğü iddia edilen savaş “yedi düvele” karşı verilmiş bir savaş değildir. Zira ne İngilizlerle ne Fransızlarla ne de İtalyanlarla bir çatışma yaşanmıştır.
Yunanlılarla yaşanan iki cephe çatışması dışında asıl savaş Pontoslu Rumlara yönelik yapılmış ve memleket işgalcilerden değil, binlerce yıldır o topraklarda doğup büyüyen Rumlardan “kurtarılmıştır”.
Rumlara öyle bir tütsü vereceğim ki…
Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun’a varmalarıyla birlikte ilk önce başta Topal Osman olmak üzere çete liderleriyle görüşmeler yapacak ve Pontos’daki (Karadeniz) Rumların imhası için talimatlar vereceklerdi. Hasan İzzettin Dinamo anlatıyor:
”Topal Osman’la bizzat görüşüp, ona, ‘Bundan sonra el ele çalışacağız’ diyerek şöyle devam eder: ‘Madem ki Türk halkı tamamen seni destekliyor; hiç durma teşkilatını yap. Git, belediye reisliği makamına otur. Sen kaçıp dağa çekileceğine, Pontosçular ve Rumlar kaçsın. Kanunsuz yola adım atar göründüler mi onları temizleriz.’ Bunun üzerine Topal Osman, şu cevabı verir: ‘Sen hiç merak etme Paşam! Bu Pontos Rumlarına öyle bir tütsü vereceğim ki, hepsi mağaralarda eşek arısı gibi boğulup gidecek”[2]
Soykırımın itirafı…
4 Mayıs 1920 – 13 Aralık 1920 tarihlerinde TBMM Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı), 24 Aralık 1921 – 27 Ekim 1923 tarihlerinde Sağlık Bakanlığı yapmış olan Dr. Rıza Nur’un Topal Osman ile yaptığı aşağıdaki konuşma ise soykırımın itirafı:
“Ağa, Pontus’u iyi temizle!” dedim.
“Temizliyorum” dedi.
“Rum köylerinde taş taş üstünde bırakma” dedim.
“Öyle yapıyorum ama kiliseleri ve iyi binaları lazım olur diye saklıyorum” dedi.
“Onları da yok et, hatta taşlarını uzaklara yolla, dağıt. Ne olur ne olmaz, bir daha burada kilise vardı diyemesinler” dedim.
“Sahi öyle yapayım. Bu kadar akıl edemedim” dedi.[3]
1921 yılına kadar çeteler aracılığıyla sürdürülen bu imha planı 1921’de -çeteler de orduya dahil edilerek- kurulan Merkez Ordusu ile Nurettin Paşa’nın komutasında; 1922 yılında ise lağvedilen Merkez Ordusu’nun yerini alacak 10. Fırka yönetiminde, 1923 yılında Lozan’da imzalanacak Mübadele Anlaşması’na kadar sürecekti.
19 Mayıs 1919 Pontos Rum Soykırımıdır
19 Mayıs 1919’un tarihi karşıtlığı, İttihatçıların başlattığı ve ilk olarak Ermeni, Süryani ve Rumları kapsayan Hristiyanlara yönelik imha planının ikinci etabının başlamasıdır. Birinci etapta katledilen 150 bin Pontoslu Rum ile birlikte 353.000 kişinin canına, 1 milyon 250 bin (Karadeniz’den 200 bine yakın) Rum’un Mübadeleyle sürgün edilmesine yol açacak Soykırıma evrilme sürecidir.
19 Mayıs Pontoslu Rumlar için acı, hüzün, işkence, ölüm; Soykırım demektir.
[1] Meclis-i Vükela Osmanlı Devletinde Sadrazamın başkanlığındaki Şeyhülislamla diğer bakanlardan meydana gelen meclisin adı; vekiller meclisi. Bu meclis, devletin iç ve dış siyasetiyle ilgili önemli konularda kararlar alırdı. Buna “Meclis-i Has”, “Meclis-i Hass-ı Vükelâ” da denirdi ki Kabine, yani Bakanlar Kurulu demektir.