Ahmet Saymadi yazdı: 1 Mayıs’ın son yıllardaki en coşkusuz, en buruk 1 Mayıs olduğu söylenebilir. Bunun iki önemli sebebi var: Kürt illerindeki çatışmalar ve kentlerde patlayan bombalar. Ancak böyle bir ortamda 1 Mayıs’ta insanların alanları doldurması bile çok önemli bir adımdı. Sokağa çıkma iradesi gösterildi.
AHMET SAYMADİ
1 Mayıs İşçi Bayramı işçi sınıfının ve demokrasi güçlerinin taleplerini dile getirdiği, mücadelede gelinen noktayı değerlendirdiği en önemli gün.
Ancak Türkiye’de 1 Mayıs kutlamaları her sene, emek ve demokrasi güçlerinin taleplerinin ne olduğundan çok, İstanbul’daki kutlamanın Taksim’de kutlanıp kutlanmayacağına kilitleniyor.
Emek ve demokrasi güçlerinin verdiği mücadele sonucunda, 2008 yılında 1 Mayıs İşçi Bayramı, TBMM’de, ‘1 Mayıs Mücadele, Birlik ve Dayanışma Günü’ olarak kabul edildi, 2009 yılında 1 Mayıs resmi tatil ilan edildi. 2010 yılında Taksim Meydanı, 32 yıl sonra ilk defa 1 Mayıs kutlamalarına açıldı. 2012 yılında ise Taksim Meydanı’nı yaklaşık 500 bin insan doldurdu. 500 bin insanın Taksim Meydanı’nı doldurmasından sonra, AKP hükümeti Taksim alanını tekrar kapattı. 2012’den sonra hep birlikte üç yıl boyunca Taksim Meydanı’nı zorladık. 2013’te 1 Mayıs’ta Taksim’e giremesek de, 1 Mayıs’tan bir ay sonra Taksim Meydanı’nı 15 gün zapt ettik. Tarihimizin en önemli direnişlerinden birisiydi: Gezi Direnişi.
Üç yıldır Taksim’de kutlanamayan 1 Mayıs’ın nerede kutlanacağına dair tartışmalar bu sene, geçen yıllarda olduğu gibi çok sürmedi. Emek ve demokrasi güçlerinin belirli bir alanda taleplerini dile getirebileceği bir yerde mitingin yapılması noktasında ortaklaşma tahmin edilenden daha kısa sürede sağlandı ve İstanbul’daki 1 Mayıs kutlamasının Bakırköy’de yapılmasına karar verildi. Birkaç örgüt dışında hemen hemen her kurum Bakırköy Meydanı’ndaydı.
İşçi sınıfının ve demokrasi güçlerinin taleplerini dile getirdiği kitlesel bir miting fikri hayata geçirilse de Bakırköy’deki 1 Mayıs kutlamasının son yıllardaki en coşkusuz, en buruk 1 Mayıs kutlaması olduğu söylenebilir. Bunun iki önemli sebebi var: Kürt illerindeki çatışmalar ve kentlerde patlayan bombalar.
2015 1 Mayıs’ından bugüne dek, Türkiye siyaseti çok hızlı değişti. 7 Haziran’da AKP’nin tek başına iktidar olamamasının adından, 20 Temmuz’da Suruç Katliamıyla başlayan süreç, AKP hükümetinin Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı başlatmış olduğu çatışma süreciyle devam etti. Birçok şehirde sokağa çıkma yasakları uygulandı, yüzlerce insan yaşamını yitirdi. Sokağa çıkma yasağı hala Nusaybin’de tamamen, Şırnak ve Yüksekova’da ise kısmen sürüyor.
33 kişinin yaşamını yitirdiği 20 Temmuz’daki Suruç katliamının ardından, altı ay içerisinde 107 kişinin yaşamını yitirdiği 10 Ekim Ankara katliamı, 11 kişinin yaşamını yitirdiği 12 Ocak Sultanahmet saldırısı, 29 kişinin yaşamını yitirdiği 17 Şubat’taki Ankara saldırısı, 38 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara saldırısı, 5 kişinin yaşamını yitirdiği 19 Mart İstanbul İstiklal Caddesi saldırısı gerçekleşti.
1 Mayıs’tan üç gün önce 28 Nisan’da Bursa’da gerçekleşen ve TAK üstlendiği saldırının ardından 1 Mayıs sabahı Gaziantep’te Emniyet Müdürlüğü’ne de bir saldırı geçekleşti. Gaziantep’teki saldırıyı ise IŞİD’in yaptığı belirlendi. Son iki saldırıyla birlikte sokaklarda patlayan bomba sayısı 8 oldu.
Gaziantep’te bomba patlamasının ardından Adana ve Şanlıurfa’da 1 Mayıs kutlamaları iptal edildi. Komşu iller Hatay ve Mersin’deki 1 Mayıs kutlamaları ise önceki yıllara göre daha az katılımla gerçekleşti.
Ancak İzmir 1 Mayıs’ı bu yıl en coşkulu geçen 1 Mayıs oldu. Altı ayda üç bombanın patladığı Ankara korku duvarını yıktı. İzmit, Antalya, Samsun ve İstanbul önemli kalabalıkları toplamayı başardı. Böyle bir ortamda 1 Mayıs’ın kutlanması için insanların alanları doldurması bile çok önemli bir adımdı. Sokağa çıkma iradesi gösterildi.
Çocukluğumuzdan itibaren okuduğumuz masallarsa, öykülerde, klasiklerde korkan ve geri çekilen insanların kazandığı hiçbir şey olmadığını okuduk. Her hikayede hikayenin akışını değiştirenler umutlu ve cesaretli insanlar oldu. 1 Mayıs, bunca patlamaya, saldırıya, katliama rağmen insanların umudunu yitirmediğinin görülmesi sokağa çıkma cesaretinin ifade edilmesi açısından çok önemli. Yaşasın 1 Mayıs. (2 Mayıs 2016)