Suriye’de Kürtlerin kazanımlarını savunmamızı gerektiren nedenler haklı ve haksız, yanlış ve doğru gibi ahlaki kategorilerle sınırlı değil. Suriye’de savaşın son aşamasına ulaşıldığında, Suriyeli Kürtlerin kazanım ve kayıpları, ilk olarak, Irak ve Türkiye’de ki politik gelişmeleri de yakından etkileyecektir.
EROL YEŞİLYURT
Tarihi Palmira şehrinin Esad güçleri tarafından ele geçirilmesinin ardından Rusya tarafından desteklenen Esad rejiminin siyasi ve askeri hedefleri tartışılmaya başlandı. Palmira'nin IŞİD’den kurtarılması öncesi Kürtlerin ülkenin kuzeyinde federasyon ilanı ve Esad'ın ülkenin bir federatif rejimi gerekli kılmayacak kadar küçük olduğu gerekçesiyle bu çözümü reddi, bu tartışmaların ilk satırlarını dolduruyor.
Suriye'de savaşın bugün vardığı aşamada IŞİD'in ülkeden sürülmesinin ardından devletin alacağı yapıya ilişkin kaygılar ön plana çıkmış durumda. Başkan Esad merkezi ve güçlü bir devleti savunurken, ABD'nin gevşek bir federasyonu savunduğuna dair tahliller var. Örneğin Juan Cole, Informed Comment sitesinde, Palmira ve daha sonra da Rakka'nın ele geçirilmesinde ki amaçlardan birinin ABD'nin zayıf bir federal hükümet ve bazıları sağcı olan güçlü Sünni eyaletler kurulmasına yönelik eğilimine set çekmek olduğunu yazdı. Cole, ayrıca, sözü edilen sağcı Sünni federal bölgelerin Türkiye ve Suudi Arabistan'ın etkisi altında olacağını varsayıyor.
Türkiye'nin Kürtlerin federasyon deneyimini tehlikeli görerek tehditlerde bulunması ve ülkedeki savaşa dolaylı ve dolaysız yollardan müdahalesinin amacı demokratik bir Suriye değil, otoriteryen ancak Esad tarafından yönetilmeyen, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın etki alanında kalan yeni bir Suriye yaratılması olduğunu Cole'un analizine eklemek gerekiyor. Ancak, Türkiye'nin itirazlarına rağmen, Rusya ve ABD arasındaki yakınlaşma ve işbirliği rejimin askeri başarılarıyla birleşirse gerek federasyon gerekse de merkezi devlet çözümlerinin dışında başka çözümler aranması; örneğin, otonom eyaletler yaratılması, en azından kağıt üzerinde mümkün gözüküyor.
Suriye de sürmekte olan iç savaşta IŞİD gericiliğin ve karanlığın temsilcisi olarak öne çıkarken, Suriyeli Kürtler ve Arap müttefikleri gerek askeri başarıları gerekse de yönetimleri altındaki bölgelerde gösterdikleri demokrasi deneyimi nedeniyle demokratik ve ilerici olan kesimi teşkil ediyorlar. Mükemmel olmaktan ve birçoklarımızın beklentilerine yanıt vermekten uzakta olduklarını varsaydığımızda, haklı bir mücadele verdiklerini ve demokratik çözümlere herkesten daha fazla sahip çıkıp uygulamaya çalıştıklarını da vurgulamak gerekiyor. Ayrıca, Suriye'de Kürtlerin kazanımlarını savunmamızı gerektiren nedenler haklı ve haksız, yanlış ve doğru gibi ahlaki kategorilerle sınırlı değil. Suriye'de savaşın son aşamasına ulaşıldığında, Suriyeli Kürtlerin kazanım ve kayıpları, ilk olarak, Irak ve Türkiye'de ki politik gelişmeleri de yakından etkileyecektir. Irak'ta ki Kürdistan yönetimi uzun zamandır sözünü ettiği bağımsızlık isteğini ya bir adım daha ileriye götürecek ya da yeni bir geri adım daha atacaktır. Türkiye'de ki AKP hükümeti, aynı Esad rejimi gibi güçlü bir merkezi devletten yana olduğundan, demokratik çözümler yerine sürekli bir çözümsüzlük ve çatışma ortamını tercih edip otoriteryenizmi pekiştirirken Suriyeli Kürtlerin kazanımlarını kısıtlamayı veya ortadan kaldırmayı deneyecektir. Bu nedenlerden dolayı Suriye'de kanlı iç savaş son aşamalarına girerken demokrasi ve barış için mücadelenin federasyon talebinin savunusunu gerekli kıldığını not etmek gerekiyor.