Korkut Akın ‘Önce Dans Vardı’ hakkında yazdı
İnsanlığın gelişim eğrisi, bize “bilimin bittiği yerde inanç başlar” sözünün ne denli gerçekçi olduğunu gösteriyor. İnsanlık geliştikçe körü körüne inanmak yerini sorgulamaya, her açılan soru işareti de bizi bilimsel gerçeklere götürüyor. Böylelikle daha iyi kavrıyoruz, daha iyi anlıyor ve anlatıyoruz. Bağlı olarak her geçen günün daha iyiyi aydınlattığını söyleyebiliriz.
Neden inanıyoruz?
İnsan tanımadığı/bilmediği şeylerden korkar (edinilmiş bir korku değilse). Bu korkulardan kurtulmanın yolunun ona tapınmaktan geçtiği düşüncesindeki insan, çözümleyemediği her şeyi “tanrı” olarak görmüş… Zamanla “tek tanrıya” kadar indirgese de bu kavramı bırakmamış, yaşamın her anında, her alanında her şeyini ona bağlamış. Kayıplarını ve/veya erişemediklerini “öbür dünyada” kazanacağını, yerine getireceğini düşünerek o korkularının üzerine gitmekten kaçınmış.
Yine de dayanamayıp bir şeyleri araştırmaktan, keşfetmekten de geri durmamış… İşte, günler, yılın 365 gün oluşunu (en ilk bilinen gerçeklerdendir, çok kolay bulmuştur insan bir yılın 365 gün olduğunu, bakmayın söylenenlere…) kışın soğuktan yazın sıcaktan korunmanın, barınmanın, beslenmenin, bilgi birikimlerini kendisinden sonrakilere aktarmanın (yani eğitimin) yollarını bulmuş. Yerine yenisini koyamadığı her şeyi tabu olarak yasaklamayı da ihmal etmemiş.
Öyle bir dil olmalı ki…
Zaman içerisinde küçük topluluklar bile, onca kötü koşullara rağmen büyümeye, yerine sığmamaya, ürettiği herkese yetmemeye başlamış. Korku, inanç, tabu, ruh ve bunların hepsi, kendileri dışındaki herkesi/her şeyi düşman görmeye yol açmış. Öyle bir şey olmalı ki hem derdini anlatabilsin hem de kendisinden ayrılmasın… Genel bir bakış açısıyla Hüseyin Yavuz’un, “Tanrılar Dünyasına Geçişin Büyülü Sanatı” alt başlıklı “Önce Dans Vardı” kitabı bu gelişimi, bağlı olarak da günümüze dek gelen inanç sistemlerini irdeliyor.
Su günahları yıkamaz
Semavi olarak tanımlanan dinler de, diğerleri de hep mutsuzluk üzerine inşa etmişler yapılarını. Acı çekmenin temelinde “öbür dünya” yatar; orada, burada yaşananların hepsinin karşılığının bulunacağına inanılır. Tam da bu nedenle zaten, tecavüze uğrayan çocuklarını suçlayabiliyor, egemen erk olarak gördüğü erkeği suçlarından arındırabiliyor günümüz insanı.
Bu günlerde giderek artan taciz ve tecavüz haberlerini veren gazete ve televizyonlar, sanki bu durumun yeni oluştuğunu, teknolojik gelişme başta olmak üzere tanrı inancının eksilmesinden kaynaklandığını ileri sürüyor. Kökenine inerse, altında yatanın ne olduğu ortaya çıkarsa bu gücünü bir daha tutamaz elinde… Önceden görmezden, duymazdan geliyorlardı, ama artık tepkiler o kadar güçlendi ki, savunmak zorunda kaldılar. İşte, Aile Bakanı, işte Milli Eğitim Bakanı, işte gazeteler, kurumlar ve kişiler… Kuşkusuz bu savunularının sonucunu alacaklardır, muhalefet -ki çok güç, özellikle tabularla çevrili toplumlarda- edilmedikçe kulaktan kulağa yayılan bu savunu siyasal iktidarın kozu olacaktır.
Cennete ulaşmak…
Sadece bizim toplumumuzda değil bütün toplumlarda, sadece İslamiyet’te değil bütün dinlerde gücü elinde tutan -her ne kadar ruhban sınıf yoktur dense de, bizde din adamlarının her dediği kanun hükmündedir ve muhakkak savunulur onlar, her ne olursa olsun- kendisini dokunulmaz kılacak bir yol, yöntem buluyor.
Bu yıl “En İyi Film” Oscar’ı alan Spotlight, tam da bu konuyu işliyordu. Bir farkla, orada Katolik kilise ve papazlar, burada din ve dini eğitim veren vakıflar var ama değişen hiçbir şey yok. Bunun temelinde cinsiyet ayrımcılığıyla birlikte köleleştirme mantığı da yatıyor. Bıkmadan, yılmadan usanmadan mücadele etmek gerekir.
Önce Dans Vardı
Hüseyin Yavuz, bilimin ışığında bile dinin sosyal, ekonomik hatta psikolojik etkisinin azalmadığını, bu baskılardan kurtulunmadıkça da dinin yaşamı belirleyeceğini söylüyor. Sıkı bir araştırma sonucu yazıldığı belli olan “Önce Dans Vardı”, bu kapsamda, okurun geleceğe bakması için pencere açıyor. İnsanlık tarihi boyunca süren gelişme eğiliminin daha bir hızlanması, daha bir güçlenmesi için anlaşılır bir dili olan, örneklerle çok kolay okunur bu kitabı başucu kitabı olarak elinizin altında bulundurmalısınız. İnsanlığın gelişiminde dinin rolü için güçlü bir kaynak.
Önce Dans Vardı, Hüseyin Yavuz, inceleme, Derlem Yayınları, Kasım 2015, 411 s.