Bu süreç, kapitalist devletlerin artık krize karşı kullanabilecek hiç bir silahın kalmadığı (merkez bankalarının parasal genişleme politikaların sonuç vermediği, negatif faizlerin sökmediği) koşullarda yıkıcı depresyon önünü açacaktır.
VOLKAN YARAŞIR
Kapitalizmin organik krizi yeni bir faza giriyor.
Bu fazı belirleyen en büyük etkenlerden biri Çin’in ekonomik büyümesinin ya da sermaye birikimin sınırına ulaşması oldu. Çin ekonomisinin kademeli yavaşlamaya başlaması, yeni bir moment kabul edilebilir.
Çin’de yaşanan son borsa krizi, yeni Çin merkezli bir krizin ne derece yıkıcı olabileceğini ortaya koyuyor. Bugün Çin’de emlak balonu patlama noktasına ulaştı ve finansal köpük kontrolsüz bir noktaya geldi.
Çin, hızla bir borç krizi içine girebilir. Kapitalist entegrasyonun ulaştığı boyut itibariyle, böylesi bir krizin küresel etkisi finansal bir tsunami niteliğinde olacaktır.
Krizin yeni fazının ikinci etkeni, emperyalist-kapitalist devletlerin sermaye ve mal ihracatının gerçekleştiği, yükselen piyasalar adı da verilen ikinci kuşak kapitalist ülkelerin artık bu işlevlerini yerine getirememesidir.
Depresyon riski attırıyor
Çin ve Rusya kriziyle birlikte krizin odak alanları ya da 2008 sonrası krizin üçüncü odağı (ABD ve Avrupa’dan sonra) gelişmekte olan piyasalar oldu. Başta kırılgan 5’li olmak üzere, en başta Türkiye kriz sarmalı içine girdi. Bu ülkelerde şirket borçları ve büyüme oranlarında ciddi sorunlar yaşanmaya başladı. Aynı zamanda son bir yıl içinde yüksek oranda sermaye çıkışları görüldü.
Bu gelişmeler küresel düzeyde ekonomiyi kırılganlaştırdı. Yeni ve yıkıcı bir kriz sarmalının önünü açtı. Bir taraftan Çin’de küresel ekonominin kaderini belirleyecek, ekonomik büyümede yaşanan gerileme ve bunun bir kronik hal almaya başlaması ve borç krizi olasılığı, diğer taraftan merkez ülkelerdeki krizin ihraç edileceği ve aynı zamanda sermaye ve mal ihracatının merkezleri olarak işlevlenen yükselen piyasalar adı verilen ülkelerin işlevlerini kaybetmesi, yeni ve yıkıcı bir mali krizi tetikleyebilir.
Güney Amerika’da senkronize gerçekleşme ihtimali olan, yükselen piyasalarda yaşanacak krizlerin ya da özelikle Çin merkezli gerçekleşecek bir krizin, “büyük ve uzun durgunluğu” hızla, yeni ya da ikinci bir mali krize dönüştürebilir.
Krizin yıkıcı anaforu
Bu süreç, kapitalist devletlerin artık krize karşı kullanabilecek hiç bir silahın kalmadığı (merkez bankalarının parasal genişleme politikaların sonuç vermediği, negatif faizlerin sökmediği) koşullarda yıkıcı depresyon önünü açacaktır.
Yani içine girdiğimiz konjonktür, küresel düzeyde yaşanacak bir mali krizin, hızla depresyona dönüşebileceği potansiyelleri bünyesinde taşıyor. Mali krizin depresyonu tetiklemesi yüksek bir olasılıktır.
Depresyon, uluslararası boyutta sınıfsal çelişki ve çatışkıların en ekstrem boyuta yükselmesi demektir. Bunun anlamı açıktır: Ya katastrof, ya da devrimin imkanı…
Dünya hızla dönmeye başladı.