İZZET KOLDAN – Diğer Yazıları …
Yaşamın Kıyısından, Savaşın Ortasına
52 yıllık hayatımın 40 yılını yaşadığım şehrin, bir gün dünyanın gündemine, savaşın yol açtığı katliamla gelebileceği asla aklıma gelmezdi. AKP ve uğursuz lideri RTE’nin politikaları nedeniyle 2012’nin ilk aylarından itibaren dünyanın dört bir yanından şehre gelen haramilerin Reyhanlı halkına şer’den başka bir şey getirmeyeceği belliydi, ama bunu insanların anlayabilmesi hiç de kolay değildi. Kapitalizmin yarattığı bencil, parayı her şeyden önemli gören insan yapısının Reyhanlı gibi yoksul bir şehri de kapanına alabilmesi, tabii ki uluslararası savaş lobisinin ve ülkemizdeki taşeronlarının işini kolaylaştırmaktaydı.
Arap ülkelerindeki isyanların ateşi sönmeye başlayıp, toplumsal hareketlerin dünya oligarşisini tehdit edebilme olasılığı savuşturulunca sıra Ortadoğu’nun diğer devletlerinin hesabını görmeye geldi. İran, Irak ve de öncelikle Suriye’nin defteri dürülmeliydi. AKP’nin ateşli desteğini arkasına alan ABD ve müttefikleri, Suriye’nin işini bitirmenin çok kolay olacağı sanısıyla planlarını 3-4 aylık bir zamana göre yapıp Türkiye’ye ihale ettiler. Bu durum, AKP’nin bölgesel güç olma hayallerine denk düşen, Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” olarak formüle ettiği “Yakın Kara Havza Stratejisi”nin Ortadoğu’da hayata geçirilmesi için mükemmel bir fırsat oluşturmaktaydı. Artık uygulama zamanı gelmişti, Ortadoğu’ya açılan her kent, her kasaba bu uygulamanın kapsamına alınmalıydı.
Reyhanlı
Suriye sınırında yaklaşık 60 bin nüfusa sahip Reyhanlı ilçesi, Ortadoğu’ya açılan önemli bir yerleşim. Cİlvegözü Gümrük Kapısı nedeniyle birçok ülkeye uluslararası ticaretin geçiş noktası. Savaş başlamadan önce özellikle Halep’le önemli ticari ilişkiler gerçekleştirilmekteydi. Ancak oldukça verimli topraklara sahip olmasına rağmen Hükümet’in tarım politikaları nedeniyle yoksullaşma gün be gün artıyor. Yüzde 70’e yakını bedevi Araplardan oluşan halkın önemli bir bölümü 2002 yılından bu yana AKP’yi desteklemektedir. Reyhanlı’nın mütedeyyin halkının, Suriye’ye karşı olası savaşta dini temelde kullanılması hiç de zor olmaz gibi görünüyordu.
Fakat ABD ve müttefiklerinin Suriye’yi işgal için ileri sürdüğü bahaneler Reyhanlı halkını ikna edemedi; zira hemen hemen her kesimin Suriye halkı ile akrabalık ilişkisi vardı. Hem komşumuzla ne alıp veremediğimiz olacaktı! Uluslararası paramiliter güçlerin bu haliyle Reyhanlı’ya yerleştirilmeleri, işlevsiz hale getirilmiş olan sınırlardan saldırılar düzenlemeleri problemler doğurabilir ve tepkilere neden olabilirdi. Bu sebeple savaş lobisi dünyanın her yerinde uygulaya geldiği bir yöntemi Reyhanlı’da da gerçekleştirecekti; paramiliter güçlerle eş zamanlı Dolar ve Riyal devreye sokuldu.
İnsanlar birden savaşın getireceği felaketleri düşünmeden, savaş rantı kırıntılarının esiri oldular. Uluslararası kaçakçılık, yüksek kira geliri, gasp, hırsızlık, yevmiyeci savaşçılar vs Reyhanlı’ya hükmetti. Reyhanlı artık ne güvenli bir şehirdi, ne de başına geleceklerinin farkındaydı. Üstelik çok büyük destek verdikleri belediyeleri, hükümetleri savaş kışkırtıcılığından başka bir iş yapmıyor, devletin olanaklarını savaşa aktarıyordu.
2. Cenevre Toplantısı ve 11 Mayıs
ABD ve Rusya’nın Suriye’de siyasi çözüm için ön mutabakata varması, önümüzdeki günlerde Cenevre’de uluslararası bir toplantının yapılacağı, savaşın sona ereceği umudunu Reyhanlı insanına vermiş olabilir, ancak AKP hükümetinin askeri operasyonda ısrar etmesi 11 Mayıs saldırısına önemli bir zemin hazırlamış, El Kaide, En Nusra gibi cinayet şebekelerinin eylemlerine davetiye çıkartmıştır. Suriye’de gerçekleşebilecek siyasi bir çözüm, AKP hükümetinin Ortadoğu politikasının iflasının tescili olacağı gibi, halen Türkiye’de ve Suriye’de konuşlanmış olan savaş örgütlerinin de bölgeden tasfiyesini getirecektir. RTE’nin 16 Mayıs’ta ABD’ye yapacağı ziyaret öncesinde, savaşın devamı için, elinde öyle bir gerekçe olmalıydı ki ABD ikna edilebilsin. Masaya mazlum Reyhanlı halkının kanından daha etkileyici ne konabilirdi. Gün geldi, plan devreye konuldu. 11 Mayıs günü Reyhanlı halkı bu dünyada cehennemi yaşadı. Parçalanmış cesetler, yanan bedenler, kaybolan insanlar, onlarca ölü, yüzlerce yaralı, harabeye dönen şehir. Reyhanlılılar bu manzara karşısında, büyük bağlılık gösterdikleri Başbakanlarının en azından tesellisini alacağını düşünmüş olabilirler. Bilemediler ki onun esas arzusu Reyhanlı halkının taze kanını soğumadan dünyanın en büyük kan emicilerinin masasına ulaştırmak ve bir pazarlık kozu olarak kullanmaktır.
Reyhanlı halkının katledilmesi ile beraber AKP’nin bölgesel güç liderliği hesabı da, Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik paradigması da, Anadolu’nun bir sınır kasabasının daracık caddelerinde rogar kapaklarının altında kalmıştır. Şimdi biz tüm emekçiler ve ezilenlere düşen görev, AKP ve savaş baronlarının iktidarını tarihin çöp sepetine göndermektir.