‘Bağzı Üniversiteli’ bir öğrenci yazdı: Hocama Dokunma
Bugün bir hocamı TCK 301. maddeden dolayı savcılığa ifade vermeye çağırdılar. Kendisi barış bildirgesini imzalayan akademisyenlerinden biri.
Fakültenin hiç tartışmasız en birikimli, en özverili hocalarından biridir. Bunu herhangi bir siyasi görüşü savunan başka bir akademisyene sorup doğrulatabilirsiniz.
Meslek örgütünde görevler almıştır. Sayısız makalesini bulabilirsiniz internetten. Piyasalaşan sağlık sisteminin çarkına girip ortalamaya göre lüks sayılabilecek bir yaşam arzulamak yerine, sermayeden değil halktan yana şimdiden tavır alabilen bir avuç hekim yetişmişse veya yetişecekse bunda onun fikir işçiliğinin büyük katkısı vardır.
Üniversite hayatımda hakkımda açılan her disiplin soruşturmasında, ki hepsi şiddetten uzak akademik-demokratik eğitim talebi ile ilgili meseleler oldu, desteğini hiç eksik etmedi. Küsuratla ölçülebilecek bir notla dönem tekrarı yapacağım zamanda da ailemden önce ilk onu aramıştım. Aşk acımı, ailemle sorunlarımı sayısız kere anlatmışımdır. O da her seferinde dikkatlice dinlemiştir.
Şu ana kadar herhangi bir öğrenciye kızdığını, bağırdığını görmedim. Selamınıza tenezzül etmeyen, yanına çekine çekine gidebildiğiniz hocalara benzemez yani. Fakültedeki odasının kapısı gün içinde genelde açık olur. Her türlü probleminizde çekinmeden yanına gidebilirsiniz.
Kimsenin hangi üniversiteden nasıl mezun olduğu hakkında kesin bir şey diyemediği birisi, iki gündür aralarında hocamın da olduğu 1128 akademisyeni hedef gösteriyor. Bundan yetki alanlar kalemlerinden, fikirlerinden başka silahı olmayan bu insanları her mecrada tehdit ediyor şu an.
Atatürkçü olduğunu iddia eden ve konumu itibariyle en azından bu insanların fikir özgürlüğünü savunmasını bekleyeceğimiz Barolar Birliği Başkanı bile bu linççi koroya katılıyor.
Gözümüzün önünde 1128 bilim insanını, aydını linç etmek, güçleri yeterse sürmek hatta zarar vermek istiyorlar. Onlara salamadıkları korkuyu ailelerine yaşatmak istiyorlar. Devlet beslemesi eli kanlı katiller kanlarında banyo yapmak istiyorlar!
Bugün el üstünde taşımamız gereken aydınlardan biri olan hocamın kapısına "VATAN HAİNİ" yazdılar. "BURADAN DEFOLUN GİDİN" yazdılar.
Evet, çok değil kısa bir zaman önce çalışmaları üniversite yönetimi tarafından da kutlanan, birçok hocamın hakkında övgüler söyleyebildiği hocam bugün itibariyle "VATAN HAİNİ". Önceden, derslerinde özgürlükten ve demokrasiden dem vuran hocalarım arasında bugün bir telefon açacak yüreği bulamayanlar var.
Sanırım unuttunuz çoğunuz. Bu ülkede 33 aydını gözümüzün önünde yakarak öldürdüler. Ahmet Kaya ardına gözyaşı ile baka baka "siktir çekildiği" kendi öz yurduna hasretten öldü. Sabahattin Ali' yi sürgün yolunda başını eze eze öldürdüler. Uğur Mumcu' ya , Bahriye Üçok' a, Abdi İpekçi' ye ne oldu?
Demokratik bir ülkeden yana biriyim diyor ve hala susuyorsanız yazıklar olsun. Üzerine ceberrut karanlığın çöreklendiği bu insanları yalnız bırakırsanız yazıklar olsun.
Bugün, sınav dönemime rağmen yanından ayrılmadığım hocamın ailesinin gözlerindeki endişeyi gördüm. Nazım' ın "Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim." dizelerini bağıra bağıra sokağa çıkasım var.
Bugün ağız dolusu sövesim var.
Bugün malum şahsa hakaret edesim var.
15.01.2016
‘‘Bağzı Üniversiteller’’den bir tıp öğrencisi